6
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
689
Okunma

Günlük hayatta karşılaştığım bazı deyişler içerdiği bir tür negatif yüklemeyle beni öteden beri düşündürür. Sözgelimi "delikanlıyı bozmak" tabiri bunlardandır. Bazı sosyal kesimlerde sıklıkla kullanıldığı görülebilir. Argo ya da jargon kavramıyla da karşılanabilir.
Hiç şüphesiz eğitim, yaş dönemleri ve yoksunluklarda deyişi öne çıkarabilir. Sözgelimi gençlik dönemi arkadaş çevresi ya da maddi sorunlar, işsizlik süreçleri insanları değerler bazında erozyona uğratabilir. Köyden kente göç süreçlerinde ki çarpıklıkları da hatırlayabiliriz.
Okul yıllarımda gördüğümüz “Kent Ekonomisi” dersi aklıma gelir. Buna bağlı olarak Kemal Kartal tarafından hazırlanan “Ekonomik ve Sosyal Yönleriyle Türkiye’de Kentlileşme” başlıklı bir kitabı da anımsarım. Evet, “kentleşme ve kentlileşme” kavramları arasındaki fark diyorum. Açıkçası, her iki kavramında ekonomik ve sosyal bakımdan değerlendirilmesi gerekecektir. Kentleşme kavram olarak bir nüfus hareketini önümüze koyar. Kırsal nüfusun bir göç hareketiyle beraber kentlerde, önemli ölçüde de büyük kentlerde yoğunlaşmasının olgusal karşılığı olmaktadır.
Kentlileşme ise sayısal bir değişimden ziyade göçün niteliği etrafında değerlendirilmeye muhtaçtır. Ekonomik ve sosyal boyutta kentlileşme şeklinde kavramlaştırılacaktır. Ekonomik bakımdan kentlileşme kazanç elde etme ve harcama yapmanın aynı mekânda cereyan edip etmemesi hususu etrafında kendisini gösterir. Açıktır ki kırdan kente göç eden kimi insan kentte kökleşmeyi hedeflemez. Kentte kazandığı parayla köyüne yatırım yapar. Kırsal da değerlendirir kazancını. Bu kişinin ekonomik bakımdan kentlileştiği söylenemez. Oysa kentte kalıcılığı hedefliyorsa elde ettiği geliri kentte harcayacaktır. Hani gelirin elde edilişi ve kullanımı babında baktığımızda, kentsel bir döngünün dışına çıkılmaz.
Sosyal bakımdan kentlileşme ise takdir edersiniz ki zamana bağlı şekillenecektir. Demem o ki; Göç eden ilk kuşakta tesis edilmesi mümkün olmayacaktır. Köy de doğup büyümüş belli yaşta hatta ileri yaşta kente yerleşmiş nesil kalıcılığı hedeflese bile bu neslin entegre olması, olabilmesi meseledir. Kente çocuk yaşta gelmiş kuşak için elbette süreç daha kolay işleyecektir. Kentte doğup büyümüş çocuklar ya da torunlar ise biraz daha kentsel kültür kodları dairesinde büyüyecektir.
Yine kentlerin varoşları; Ne kent ne köy, bir nevi iki cami arasında kalmış beynamaz tabir edebileceğimiz duruşunu keskinleştirebiliyor. Kimi zaman karşılaştığımız köyleşen kentler tabiri de bir yozlaşma dairesinde hemen akla gelebilir.
Peki, sözünü ettiğimiz; Yoz tutum, davranış ve söylemler ne şekilde kendini göstermektedir? Mesela üstte yer verdiğimiz örnek üzerinden gidersek birisi bir davranışı ya da tavrı övüyor. Diğeri, olmadı abi senin dediğin delikanlıyı bozar diyor. Elbette bu demelerin bir bölümü şaka muhabbet cinsinden durumlardır. İronik bir duruş sergileyebilir. Ancak önemli bir bölümü ciddi bir tavır alma hatta yerine göre gardını almadır.
Burada sözkonusu olan durumu dürüstlük ve mertlik kavramlarıyla karıştırmamak gerekir. Bu nokta da ahlaki alanda paradoksal bir durum karşımıza çıkmaktadır. Dürüst ve mert dediğimiz insanlar bu kavramları edebiyatını yapmadan yaşayan, davranışlarıyla sergileyen insanlardır. Hani derim ki; Ahlaki kavramların içini boşaltmazlar. Davranışlarıyla örnek teşkil ederler. Günümüzün popüler deyişiyle rol-model oluştururlar. Oysa delikanlıyı bozar abi! Jargonuna sıkça yaslanan insanlar da bu yaklaşımın sözel bir tavır almadan, bir pozdan, efedayılık taslamaktan öteye gitmediği görülebilir.
Bu tarz değerler yozlaşmasının münferit ya da sınırlı durumlar olmaktan çıkıp sosyo kültürel bir yapılanmaya ve yozlaşmaya dönüşmesi, nedenleri ve sonuçları kapsamında ihmal edilebilir değildir.
Hani derim ki; Bu yaklaşım biçiminde, anlamsızlaşmış hayatına uydurma değer katma eğilimi görülebilir. Bir takım yoz kavram ve değerler bir tür psikolojik rant alanına dönüşmektedir. Çözüm sürecinde ise kanımca eğitim, kültür ve ekonomik gelişmişlik seviyesi öne çıkan kriterler olacaktır. Şu kadar ki; insanların maddi ve manevi doyumunun sağlanmasına bağlı olarak ancak aşılabilir.
L.T.