23
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1914
Okunma


Dün 14 Şubattı.
Benim nazarımda sıradan bir gün olmakla birlikte bazı insanlar için Dünya Sevgililer Günüydü. Hatta bırakın Sevgililer günü olmasını Dünya Sevgi Günüydü. Nitekim katıldığım bir şiir etkinliğinde de böyle tanımlandı ve şiir okumak üzere kürsüye gelenlerin pek çoğu ‘’Dünya Sevgi Günümüz kutlu olsun ‘’ dedi.
Evet..Dünya Sevgi Günüydü 14 Şubat…Kim bilir kaç sevgili en az bir kırmızı gül alarak sevgilisine uzatmıştı. Kaç gariban ‘’ Sana layık değil ama ‘’ diyerek bir işportacıdan aldığı kolyeyi, küpeyi, broşu sevgilisine hediye ederken kaç ensesi kalın yine aynı ifadeyle yani ‘’Sana layık değil hayatım ama’’ diyerek en pahalı tek taşları, hatta son model arabaları hediye etmişti sevgililerine. Kim bilir kaç tane kadın ‘’ Üzülme kocacığım, biz seninle sevgili miyiz ayol. Biz karı kocayız’’ diyerek kendisine bir hediye alamayan, ya da almayan kocasını ve daha doğrusu kendisini teselli etmişti. Kim bilir kaç kişi benim gibi ‘’Oh beee azıcık aşım ağrısız başım. Sevgilisinin de aşkının da canı cehenneme. Kafam dinç. Yaşasın özgürlük ‘’ demişti kedinin, uzanamadığı ciğere ‘’mundar’’ dediği hesap.
Aziz Valentin’in kemikleri huzur bulmuştu mutlaka dün.
Oysa ‘’ Dünya Sevgi’’ günü olarak ilan ettiğimiz o günde çok çok büyük bir sevgisizlik yaşanıyordu. Her şeyden önce 13 Şubat 2015 günü akşamı sosyal paylaşım platformlarını Özgecan Aslan’ın ölümü ile ilgili haberler, bu vahşice katliamla ilgili protestolar ile doldurmuş olan vatandaşlar 14 Şubatta yani Dünya Sevgi Günü olarak ilan etikleri o günde o şiir etkinliğinde adını bile anmadılar Özgecan’ın… Bir tane bile şiir onunla ilgili değildi. Sosyal paylaşımlarda olayı yeterince kınamıştı ya herkes; görev tamamlanmıştı. Ama vahim olan bu değildi. Hani derler ya ‘’ Hafıza-i beşer nisyanla malüldür’’ diye; insanların hafızaları çabuk unutmuştu ama dediğim gibi vahim olan bu unutkanlık değildi. Daha da vahim bir durum vardı.
14 ve 15 Şubat ( Yani bu gün ) tarihlerinde sosyal paylaşımlarda Özgecan Aslan’ın vahşice katledilmesine olan tepkiler devam ediyordu yine…Yok yok yanlış anlaşılmasın. Vahim olan şey bu tepkilerin devam ediyor olması değil. ‘’Ben insanım’’ diyebilen her canlının elbette tepki göstermesi gerekir. Vahim olan husus bu tepkilerin aldığı boyut.Bunu nasıl izah ederim bilemiyorum ama deneyeceğim bakalım.
Bilindiği gibi bu ülkede on beş yaşında bir çocuk öldürülmüştü. Adı Berkin Elvan’dı. Yüreklerimizi yaktı kırk dokuz kilo olarak hastaneye giren bir çocuğun on beş kiloluk bir kütle olarak cansız bedeninin o hastaneden çıkması. O zaman da aynı şeyler oldu. Hatta ben bile ‘’ Ama ekmek almaya gitmemişti. Polise taş atıyordu’’ dedim. Sonra bir kız öğrencim bana, yani öğretmenine hayatı boyunca unutamayacağı bir ders verdi. Dedi ki ‘’ Hocam ! ben çocuk diyorum, siz taş atıyordu diyorsunuz. Ben çocuk diyorum, siz ama Kürttü diyorsunuz ( Bu hitap bana değil tabii ki genel bir hitap. Çünkü ben hiç bir zaman ama Kürttü demedim), Ben çocuk diyorum, siz ama Aleviydi diyorsunuz( Ben hiç bir zaman Ama Aleviydi de dememiştim )’’ Öğrencim bir Aleviydi.
Başka tepkiler de aldım. Kaldırdım yaptığım paylaşımı: Tamamen haklılardı. Ortada bir acı vardı paylaşılacak ama biz oturmuş ekmek almaya mı gidiyordu yoksa polise taş mı atıyordu, On beş yaşında mıydı, yoksa aslında on sekiz yaşını aşkın mıydı, cebinde bir kaç cam bilye mi vardı yoksa bomba mı taşıyordu, Alevi miydi yoksa Sünni miydi onu tartışıyor, ölenin bir insan, dahası bir çocuk olduğunu unutuyorduk. Ama…Bu olayın bir de aması vardı.
Başladım beklemeye. Neyi bekliyorum peki? Bana hayatımın dersini veren bu öğrencimin ve onun kafasında olan insanların ne kadar samimi olduklarını görmeyi bekliyorum. Çünkü ben bazı insanlar ağızlarını açtığı anda onların bağırsaklarına varıncaya kadar içlerini görebiliyorum artık. Nitekim çok geçmedi ‘’ Öfkeni kalbine, kurşunu namluya sür gerilla’’ diye yazması, bahsettiğim öğrencimin. Bu tabii ki sadece ona ait bir ifade değildi. Benzerleri ‘’ Ben çocuk diyorum siz Kürt’tü, Aleviydi diyorsunuz’’ diyerek sevgi ve barış pıtırcıklığına soyunmuş daha pek çok kişinin sayfasında ya da sosyal paylaşımlarda vardı.
Bir müddet daha bekledim. Bu arada bir çocuk daha öldürüldü. Başı taşlarla ezilerek vahşi bir şekilde… Adı Yasin Börü’ydü. Bekledim ki profil resimlerini Berkin Elvan resimleri ile dolduranlar bu sefer de hiç olmazsa ‘’ Kınıyoruz’’ diye yazsınlar. Tık çıkmadı… Yasin Börü’ye Sünni olanlar sahip çıktı ise de kesinlikle ve kesinlikle Berkin Elvan gibi ses getirmedi onun öldürülmesi. Çünkü Sünniler de ‘’ Ulan şimdi Yasin Börü deriz, bizi de Hizbullahçı, İşidci yaparlar neme lazım. Si..tir et’’ diyorlardı. ( Yasin Börü’nün ailesinin Hizbullahçı olduğu söyleniyordu )
Ben aldırmadım bana İşidci ya da Hizbullahçı denilecek olmasına. Beni bilen biliyordu, bilmeyen de umurumda değildi. Dedim ki ‘’ Yasin Börü de çocuktu’’ Anında cevaplar gelmeye başladı çığ gibi ‘’ Ama o Hizbullahçıydı, Ama o İşidciydi’’ Cevap verdim ‘’ Hani ben çocuk diyorum, siz ama polise taş attı diyorsunuz, Ben çocuk diyorum siz Kürttü diyorsunuz, ben çocuk diyorum, siz Aleviydi diyorsunuz’’ Demiştiniz. Ne oldu şimdi? Şimdi de ben çocuk diyorum, siz ‘’Hizbullahçıydı, İşidciydi diyorsunuz’’ dedim. Tabii ki laf çok: ‘’ Hocam ! Lütfen acıyı acıyla kıyaslamayalım’’
‘’Eh öyle olsun..Acıyı acıyla kıyaslamayalım madem.’’ dedim sustum. O gün bu gündür de ağzımı açmıyordum. Lakin bu gün görüyorum ki dün bana ‘’Hocam acıyı acıyla kıyaslamayalım’’ diyenler bu gün kendileri acıyı acıyla kıyaslamaya başlamışlar bile. Hem de Özgecan’ın toprağa verilen bedeni üzerinden.
Bakar mısınız şimdi şu ifadeye:
Özge Can sünni kız çocuğu olsaydı cenazesinde reisleri dahil cemi cemaat orda olur muydu olmaz mıydı? Kabataş’da bi bok olmadığı halde başörtülü bacıma işediler sıçtılar diyen yalancılardan bahsediyorum umarım aklın fikrin vardır
Ali Tezel.
‘’Alın O Rabia işaretindeki dört parmağı, g.tüze sokun’’ Bunun kime ait olduğunu yazamayacağım. O kadar çok ki. Pek çoğu zamanında ‘’ Esma denen bir Arap orospu için ağlayıp durdunuz ama Berkin Elvan’ı yuhaladınız orospu çocukları ‘’ diyen, Berkin Elvan’ın yuhalanmasına haklı bir tepki verirken başka bir çocuk maktul olan Esma’ya orospu demeyi çocuk katliamlarına karşı olmakla - her nasılsa ! - bağdaştırabilen tipler.
Şimdi bu ifadeleri sadece ve sadece ‘’ Kabataş’ta benim örtülü bacımın üzerine işediler’’ diyen zâta karşı bir tepkinin dile getirilmesi olarak görmek mü? Ki o zât ‘’ Aleviler ‘’ diye bir ifade de kullanmamıştır. Yani ‘’ Aleviler Kabataş’ta benim örtülü bacımın üzerine işediler’’ dememiştir. Hal böyleyken şimdi ne alakadır ‘’Özgecan eğer Sünni kız çocuğu olsaydı’’ifadesi?
Bir başka husus:
Özgecan’ı öldüren şerefsiz bir zamanlar bir fotoğraf çektirmiş. Fotoğrafında da bir eliyle bozkurt işareti yapıyor. Şimdi bu resmi alıp ‘’Özgecan tecavüze uğradı, Katledildi ve yakıldı…Tanrı Dağı kadar Türk, Hira dağı kadar Müslümanlarca’’ demenin bir alemi var mıdır? Tanrı dağı kadar Türk, Hira dağı kadar Müslüman biri olarak bu şerefsizlikten kendime pay mı çıkarmalıyım? ‘’ Ulan biz meğer ne kadar şerefsizmişiz’’ mi demeliyim? Yoksa Tanrı dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslüman olmayan bir başkasının dediği gibi ‘’ Nedir ulan…Yettiniz gayrı. Yavuz Sultan Selim keşke hepinizi yok etseydi’’ mi demeliyim? Ne yapmalıyım bu resmi gördüğümde Tanrı dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslüman biri olarak? Dinimi mi yoksa Türklüğümü mü değiştirmeliyim bu utanç batağında boğulmamak için?
Kaybolduğu haberini duyduğum anda ‘’inşallah sağ salim bulunur, annesine babasına kavuşur.’’ diye dua ettiğim, öldürüldüğü haberini aldığımda katillerine lanetler okuduğum Özgecan Aslan’ın şimdi bir Alevi çocuğu, öldürenin de bizden( Hem Sünni, hem de Ülkücü )(!) olduğunu öğrendiğime göre kınamamı, lanetlerimi, ‘’inşallah sağ salim bulunur ve evine döner’’ diye yaptığım duaları, hatta öldüğünü öğrendiğim anda yazmaya başladım ‘’Leyla bir ÖZGECAN dır ‘’ Şiirimi geri alıp. ‘’ Ulan bana ne öldürülmüşse öldürülmüş. İyi olmuş. O da Alevi olarak dünyaya gelmeseydi. Ben n’aapıyım.’’ mı demeliyim?
Yahut yakalarına mı sarılayım bazılarının ‘’Şu yukarıda resmini gördüğünüz Tanrı Dağı kadar Türk olmasa da Hira Dağı kadar Müslüman olan ve her nasılsa bozkurt’a gönül vermiş bu üç pırıl pırıl genç öldürüldüğünde sırf bozkurt işareti yaptıkları için mi sessiz kaldınız?’’ diye.
Bacım, Kardeşim,Dostum, Arkadaşım dediğim insanlarla selamı sabahı mı kesmeliyim ‘’Ulan şimdi ülkücü olduğum için bana da o şerefsiz katilmişim gözüyle bakar bunlar’’ diye?
Cümle kurmaktan aciz dangalağın biri çıkıyor artık ne demek istediyse ‘’ “Siz de Mini eteği giyip soyunup laik sistemin ahlaksızlaştırdığı sapıklar tarafından tacize uğrayınca da bas bas bağırmayacaksın” diyor. ‘’Siz’’ dediği kimlerdir ‘’Bağırmayacaksın’’ diyerek tekil yaptığı şahıs kimdir anlayabilene aşk olsun. Gelin görün ki böyle bir öküz bile muhatap alınıyor.
Yahut bir başkası… Bir bayan gazeteci beş tane tweet atıyor bu katliamla ilgili ve sırasıyla diyor ki:
1- KADINLARA UYGULANAN ŞİDDETİN CEZALANDIRILMASINDA YETERSİZ KALINDIĞI BİR GERÇEK, DİKKATE ALINMAK İÇİN TECAVÜZ YA DA YAKILMAMIZ MI GEREKİYOR?
2- ÖZGE’NİN KATİLİ CANİ OLDUĞU İÇİN BU CANİLİĞİ YAPTI ERKEK OLDUĞU İÇİN DEĞİL, MESELELERİ KARIŞTIRMAYA, TOPLU ERKEK DÜMANLIĞINA GEREK YOK.
3- DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ RAPORU: DÜNYADA 3 KADINDAN 1 İ YAŞAMLARININ BİR DÖNEMİNDE DÖVÜLMEKTE CİNSEL İLİŞKİYE ZORLANMAKTA VE TACİZ EDİLMEKTEDİRLER.
4- KADINLARA KARŞI ŞİDDET DÜNYADA EN YAYGIN, ANCAK EN AZ CEZALANDIRILAN SUÇ :’’ BRİTANYADA HAFTADA İKİ KADIN PARTNERLERİNCE ÖLDÜRÜLÜYOR’’ J. SEAGER
Bu dört tweewte bakılmıyor ama…Ya neye baklılıyor? 5. Tweete bakılıyor. Ne demiş 5. Tweette?
5- Müslüman ülke, tecavüz fırsatçılığına soyunmayın, Amerika’da her iki dakikada bir kadın tecavüze uğruyor. Şimdi çenenizi kapatın lütfen.
Bu tweetin bile sadece ‘’ İki dakikada bir kadın tecavüze uğruyor. Çenenizi kapatın’’ Bölümü alınıyor ve ‘’ Vay efendim sen ne biçimsin kadınsın, sen ne biçim ana ya da ana adayısın. Demek ki tecavüze uğrayanlar çenesini kapatmalı öyle mi? Sen nasıl sapık bir şeysin, sen nasıl fantezilere sahipsin ki iki dakikada bir tecavüze uğramak istiyorsun’’ mesajları yağıyor kadına.
Oysa kadın ne diyor? ‘’ Böyle bir katliamı bahane edip de Müslüman ülke- Tecavüz fırsatçılığına soyunmayın diyor. Kime diyor? ‘’ ’Özgecan tecavüze uğradı, Katledildi ve yakıldı…Tanrı Dağı kadar Türk, Hira dağı kadar Müslümanlarca’’ Diyen kışkırtıcı alçaklara diyor. Böyle bir vahşi cinayetten yola çıkarak Müslüman=Katil fırsatçılığına soyunmayın diyor. Peki bundan kim rahatsız oluyor?
Beş tane tweetin dördünü görmeyen, beşincisinin ise sadece ‘’ ’ İki dakikada bir kadın tecavüze uğruyor. Çenenizi kapatın’’ kısmını görenler rahatsız oluyor. Onlar kimler mi? Çok iyi tanıyorsunuz aslında…Kimileri ‘’ Öfkeni kalbine, kurşunu namluya sür gerilla ‘’ diyenler; kimileri de bizim bazı geri zekalı sözüm ona Ülkücü kardeşlerimizin de ellerinden düşürmedikleri gazetelerde köşe yazarlığı yapıyorlar… Aslında iyi tanırsınız onları.
Neyse…Söylenecek o kadar çok şey var ki aslında.Söylesem tesiri yok, sussam gönlüm razı olmadığı için yazdım bunları da zaten. Yine de bir şey daha diyeyim: ‘’ Özgecan’ın tabutuna erkek eli değmesin ‘’ diyenler acaba kocalarının eline değmeden mi girdiler akşam olunca onların koynuna, erkek evlatlarının, erkek akrabalarının ellerine dokunmuyorlar mı ‘’ Bu eller Özgecan’ı katletti’’ diye?
Allah akıl, fikir, feraset versin. Başka bir şey diyemeyeceğim.
Ah be Özgecen…Bir daha nasıl dinlerim o şarkıyı. Hani diyor ya:
Leyla Bir Özgecan’ dır
Kara gözlü ceylandır
Doyulmaz hüsn-ü andır
Kanılmaz bir içim su
Dillerde söylenen o
Yollarda gözlenen o
Yürekten özlenen o
Her gönülde o arzu
Aşıklar levend olsa
Sevdalar kemend olsa
Birbirine bend olsa
Ele geçmez o ahu
Ha Leyla ha Özgecan…Tüm dillerde söylenen sensin şimdi.