7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1246
Okunma

İşin içine siyaseti karıştırmak, olayı ‘’ Falanca partinin zihniyeti işte böyledir zaten’’ boyutuna indirgeyip bundan bir siyasi malzeme çıkarmak, yani olayı bir siyasi tartışma haline getirmek istemediğim birinci konuyu anlatırken yer ve şahıs isimlerini kullanmayacağım. Olay kahramanlarından birinin yüzünü de bu sebeple kararttım. Doğrudan doğruya olayın kendisine ve olaydan sonra yapılan açıklamaya odaklanalım lütfen.
Olayın cereyan ettiği tarih 3 Aralık 2014. Yani Dünya Engelliler Günü.
Bir ilçemizin Belediyesi de bu günde bir etkinlik düzenlemiş. Her ne kadar reis beyin bu etkinliğe ne kadar önem verdiği (!) kılık kıyafetinden belli olsa da neticede etkinlik mi etkinlik…
İşte bu etkinlik kapsamında da o ilçenin belediyesinde Engelliler Birim Sorumlusu olarak çalışan görme engelli bir vatandaş halka hitaben bir konuşma yapıyor. Konuşmasında tam ‘’ "Sevgili mahalle muhtarlarımız da burada. Sefa getirdiniz muhtarlarımız..." dediği sırada yanında bulunan o ilçenin belediye başkanı bu görme engelli vatandaşın ensesine bir tokat atıyor. Bu tokat üzerine görme engelli vatandaş arkasını dönerek tokatın nereden geldiğini anlamaya çalışıyor, Belediye Başkanı ise ’susun’ işareti yapıyor olayı şaşkınlıkla seyredenlere ve sonrasında bir tokat da yanağına atıyor aynı görme engelli personelinin.
Şimdi tokat dediysem öyle Osmanlı tokadı dediğimiz ve bir mandayı yere serecek tokatlardan değil bu. Yani görme engelli vatandaşta öyle fiziki bir hasar oluşturacak türden bir tokat değil. Onu hemen peşin peşin belirtelim. Zaten daha sonra yapılan açıklamaya baktığımızda bu tokatların şaka mahiyetli atıldığı hem tokadı atan, hem de yiyen tarafından belirtilmiş.
Şimdi gelelim o tokadı atanın belediye başkanlığı dışındaki işine. Bu kişi bir doktor. Operatör doktor hem de…Yani mesleği her ne kadar insanların beden sağlığı ilgili ise de ruh sağlığı hakkında da en az benden daha fazla bilgiye sahip olması gereken bir mesleğin erbabı.
Tabii ki bir Engelliler gününde bir engelliye böyle bir şaka yapılması. Böyle bir şakanın engelli vatandaş halka hitaben konuşma yaparken yapılması ve şakayı yapanın cahil-cühela biri değil bir opreratör doktor ve bir ilçenin belediye başkanı olması tepkilere yol açıyor ve sosyal medyada bazı vatandaşlar tepkilerini dile getiriyorler çeşitli şekillerde.
Bunun üzerine tokadı atan değil de tokadı yiyen vatandaş bir açıklama yapıyor. Aynen şöyle:
"Dün yaşanan güzelliğin ve selamlaşmanın, farklı şekillerde yansıtılması ve de hiçbir şekilde bilgimiz olmadan yansıtılması beni rencide etmiştir. Bilinmelidir ki …. belediye başkanımızın …..( İlçenin adı var o noktalı yerde ) da yaşayan bütün vatandaşlara , çalışanlara ve herkese karşı sevgi dolu, oldukça baba evlat ilişkisine dayanan bir ilişkiyi benimsemiştir. Bizimle ve şahsımla böyle bir ilişkisi söz konusudur. Bu ilişkiden kaynaklı olarak bir işaretleşmedir bizimkisi. Ben onun o hareketlerinden ses çıkarmadığı halde başkanımız olduğunu anlarım.
Böyle bir paylaşımdır bizimkisi. Bunu kalkıpta engelli vatandaşa çirkin hareket gibi addediyor olmak öncelikle … Belediye Başkanımız Op. Dr…..e büyük bir saldırıdır. Bu saldırı benim ve engelli arkadaşlarımızın üzerinden yapılan bir saldırıdır. Bu anlamıyla son derece rencide edici ve son derece inciticidir. Bu saldırıyı yapanların …. belediye başkanı sayın Op. Dr. ….den derhal özür dilemsini istiyorum. Belediyemizden ve kurumumuzdan özür dilenmesini bekliyorum. 3 Aralık Dünya Engelliler Gününde yaşanan olayın hemen ardından, bize göre selamlaşmanın ve paylaşımın hemen ardından konuşmasını yaptı sayın belediye başkanımız. Ve şahsıma dönüp ‘senden müsaade istiyorum’ diyerek şenlik alanından ayrılmıştır. Bu fotoğrafı görenler acaba bu benim söz ettiğim fotoğrafı göremeyecek kadar körler mi? Bu haberi yapan arkadaşların basın ahlakıyla ters düştüğünü düşünüyorum. Eğer burada böyle bir durum varsa bana ‘bir şiddete maruz mu kaldın’ diye sorulmalıydı. İşte o zaman ben onlara gereken yanıtı verirdim.
Bu birilerinin anlattığı gibi çirkin bir hareket değildir. Bu bir paylaşımdır. Bu bir baba oğul ilişkisinden öte başka bir şey değildir.
Bunu bu şekilde lanse etmek ….. Belediyesi’nin engelliler ile ilgili çalışmalarından rahatsızlık duyulmasından kaynaklanıyor. Siyasi anlamda ….. Başkanını zor durumda bırakmak istiyorlar. Bunu engellilerin ve bizlerin üzerinden yapmaları ahlaki değildir."
Evet…’’Kendisine -şaka yollu da olsa- halkın huzurunda tokat atılan engelli kardeşim olayı bu şekilde ifade ediyorsa konu kapanmıştır’’ Diyebiliriz.
Diyebilir miyiz acaba?
Bilemiyorum…Eğer ‘’evet konu kapanmıştır.’’ dersek o zaman kendisinden yaşam şartlarının daha da iyileştirilmesini isteyen bir görme engelli vatandaşa ‘’ "Gözlerin görmediği halde sana iş vermişiz, daha ne yapalım?’’ Diyen Sağlık Bakanına da hak vermiş olmaz mıyız? Öyle ya bu olayda da belediye başkanı gözleri görmeyen bir vatandaşa iş vermiş, bu yetmez gibi onu kürsüye çıkarıp halka hitaben konuşma yaptırmış; bütün bu iyiliklerinin(!) ve bu görme engelli kişiye sağladığı lütfun(!) karşılığı olarak enseye ve yanağa şaka yollu iki tokat atmışsa bunu böyle ağızlara sakız mı yapmalıyız?(!) Hele hele de görme engelli vatandaş ‘’ Yahu o olay bizim sayın belediye başkanı ile aramızda baba-evlat ilişkisine dayanan bir selamlaşmamız’’ mealinde açıklama yapmışsa? Bir engelli olan benim gidip o sayın belediye başkanına en azından bir buket çiçek sunarak ‘’Engelli vatandaşlara karşı gösterdiğiniz bu baba tavırlarınızdan dolayı sizi tebrik ediyor ve kutluyorum’’ demem icap etmez mi? (!)
Hani aklımdan geçmiyor dersem yalan olur(!) Lakin içimdeki şeytan dürtüyor. ‘’Ulan Sami. Ya o tokadı yiyen vatandaş bakandan yaşam şartlarının düzeltilmesini isteyip de’’ Kör olduğun halde sana iş vermişiz. Daha ne yapalım ? ‘’ Cevabını aldıktan sonra işi de elinden alınan görme engelli vatandaşın durumunu biliyorsa?’’
Yok yok değildir canım.Her ne kadar sol tarafımdan kulağıma aksini fısıldasa da lain şeytan, ben yine de görme engelli Engelliler Birim Sorumlusu kardeşimin böyle bir endişe ile kaleme aldığını sanmıyorum yaptığı açıklamayı(!)
Evet. Böyle bir endişe yok. İyi ama yine de aklıma şu soru gelip takılıp duruyor.
Ben çok çok sevilen bir öğretmenim. Aşağı yukarı bütün öğrencilerim bana baba der. Şimdi mesela şöyle bir durum olsa:
Bu yazıyı okuyan siz velilere sesleniyorum: Allah göstermesin engelli bir evladınız olsa. Diyelim ki ben de onun öğretmeniyim. Çocuğunuz bana baba diyor, ben de ona oğlum ya da kızım… Engelli çocuğunuz diyelim ki bir bayramda ya da özel günde konuşma yapıyor. Ben arkasından ensesine bir tokat atıyorum yavaşça, Çocuk tokadı kimin attığını anlamak için döndüğünde bir tane de yanağına dokunduruyorum. Tüm diğer arkadaşları evladınızın bu komik haline gülüyor. Bir veli olarak ne yaparsınız? ‘’ babasıdır döver de sever de’’ mi dersiniz? Yoksa amiyane tabirle ağzımın ortasına….( Anladınız siz onu) Hangisini yapardınız?
Yahut artık neredeyse hepinizin tanıdığı zihinsel engelli oğluma sizin yanınızda durduk yerde bir tokat vursam. Haa hemen belirteyim bırakın vurmayı elimi kaldırsam bile Yunus oldukça korkar ve pısar. İşte o ilk tokadı vurduğumda, Yunus pıstığında, ben ikinci bir tokat vursam. Yok öyle canını yakan türden değil yahu…Hafifçe. Ama yine de ruhunu rencide ede ede…Ne yaparsınız? ‘’ Aferin Sami Bey. Evladını ne de güzel seviyorsun’’ der misiniz? Yoksa ‘’ Sen ne biçim bir babasın, sen ne biçim bir öğretmensin ki o çocuğun korktuğunu göre göre ona el kaldırıyorsun ‘’ mu dersiniz? Hatta ‘’Özürlü bir çocukla dalga geçmek için tokat atmak ha; Tokat öyle atılmaz böyle atılır’’ diyerek bana bir Osmanlı tokadı aşketmek geçmez mi içinizden en azından?
Bir öğretmene yakıştırır mıydınız böyle dangalakça, salakça bir hareketi? O öğretmen ne kadar da çocuklarınız tarafından çok sevilen biri olsa da. Hem zaten şaştığım nedir biliyor musunuz? Engelli veya engelsiz, herhangi bir sevdiğinizin ensesine tokat atmak mıdır onunla selamlaşmanın, ona sevgilerinizi sunmanın yolu? Kucaklaşmaya ne oldu?
Mesela öğretmen Sibel Garip gibi
Van’ın Gürpınar İlçesi’ne 25 kilometre uzaklıktaki Ortaköy’de öğrencilerle yakından ilgilenen ve köylülerin sosyal sorunlarının çözümüne yönelik çalışma yapan, 2 derslikli - 85 öğrencili ilköğretim okulunun öğretmeni Sibel Garip, kısa sürede öğrenci ve köylüler tarafından sevildi. Başarılı kız ve erkek 12 öğrenciyi kendi çabaları ile ilk kez il dışında bir gezi kapsamında Ankara’ya götüren Sibel Öğretmen’in eş durumundan Bursa’ya tayin edilmesi köylüleri üzdü.
Tayin haberinin duyulması üzerine köylüler, Milli Eğitim Müdürlüğü’ne başvurarak Garip’in tayininin durdurulmasını istedi. Kendisine gösterilen sevgiden etkilenen öğretmen Sibel Garip, tayininin bu eğitim-öğretim yılı tamamlanıncaya kadar durdurulmasını istedi. Ancak bu istek kabul edilmedi.
Bursa’da görevine başlayan Sibel Garip için AK Parti Van Milletvekili Mustafa Bilici devreye girdi. Konu Bakanlığa ulaşınca Sibel Garip, yaklaşık bir buçuk ay görev yaptığı Bursa’dan görevlendirme ile tekrar Ortaköy İlköğretim Okulu’na döndü. Okullar kapanıncaya kadar Ortaköy İlköğretim Okulu’nda görev yapacak olan Sibel Öğretmen’i öğrencileri ve köylüler büyük sevinçle karşıladı.
Evet…Çok zor mudur sevgimizi Sibel Öğretmen gibi sunmak? Ne dersiniz?