4
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
783
Okunma

Aşk Dediğin Nedir ki…
Sizce de öyle mi...
Oysa; Adem ve Havva’dan bu yana yaratılmış olan ademoğlunun hem baş belası hem gönül yarası ve hem de hayat iksiri olan Aşkın, bunca örselenmişliğine itilip kakılmışlığına ve uğradığı onca ihanete rağmen gördüğü rağbet ve ilgi yadsınamaz asla.
Her insanın aklı duyguları doğası ve dolayısıyla çeşitli versiyonlar. Patalojik psikolojik sosyolojik halleriyle karşılaştığımız aşkı tanımlamak, hakkında yazıp çizmek ciddi saptamalarda bulunmak hiç de kolay olmasa gerek.
Bu gönül hanesine girmek oldukça kolay gibi görünse de, çıkması ne denli kolaydır onu o gönüllere sormak gerekir sanırım.
Kaldı ki bu konuya yıllarını vermiş ünlü psikologlar psikiyatrlar ve konunun ciddi uzmanları dahi bildiklerini sandıkları kitaplar dolusu bilgilerinin çok yetersiz hatta geçersiz olduğunu bizzat kendileri itiraf etmişken.
Örneğin, Sayın Doğan Cücenoğlu. Sayın Üstün Dökmen Hocaların alanları olmasına rağmen, bu anlamda eksikleri olduğunu hatta ailelerini bile zora koştuklarını dinlemiştim kendi ağızlarından bir tv kanalında.
Bilimsel anlamda ise uzmanlar, aşka üç dakika ile beş gün arası bir süreç biçiyorlar.
Bir süre önce kaleme almaya çalıştığım, Senden Neden Vazgeçtim? Adlı yazıma değerli üyemiz Sayın Asude_Vuslat, yazıya getirdikleri yorumda, Seni Sevmekten Neden Vazgeçmedim le ilgili bir konuyu, ya kendisinin ya benim ki daha çok benim yazmamı içtenlikle önerdiklerinde, düşündüm biraz. Ve bunun hiç kolay olmadığını anladım.
Çünkü ortalık ve tv kanalları ki özellikle evlendirme programları bu konunun bilir kişleri haline gelmişken benim deneyimsiz görüşlerimin ne geçerliliği olabilirdi.
Ancak arada bir de olsa, bir edebiyat sitesinde ismim dolaşıyorsa eğer, bazı şeylere bigane kalmam doğru olmaz. En azından üyelerin şiirlerinden esinlenebilirim diye düşünüp, aldım sazı elime. Sürçü lisan ettiysem şimdiden af ola.
Seni sevmekten Neden Vazgeçmedim?
Hayatımda yerini kimsenin dolduramayacağını anladığım için.
Yaşadığımız onca güzel anılar aklımdan çıkmadığı için.
Sözlerinin güzelliği sürmeli gözlerinin bakışı aklımı aldığı için.
Beni çılgınlık anlarımda bile sakinleştirdiğin. Öfkelerimi hoş görüp, anlayışla karşıladığın için.
Oldukça ciddi hatalarımı bile yüzüme vurmadığın için.
Güler yüzünü sıcak tavrını en kötü koşullarda bile benden esirgemediğin için.
Beni her alanda yüreklendirip motive ettiğin için. Ne dosta ne düşmana beni dillendirmediğin için.
İlişkimizin şekli ne olursa olsun hep yanımda olduğun için.
Benim kendime güvenmediğim kadar bana güvendiğin için.
Hayata bakış açımı değiştirdiğin için
Bana yaşattığın onca güzelliklerin ayrımında olmadığım için.
Kendi kendime yetemediğimi anladığım için.
Yalnızlığın insanın başına gelebilecek en kötü şey olduğunu gördüğüm için.
Şarkıların dilini çiçeklerin rengini bana ezberlettiğin için.
Çocuklarımın annesi evimin dişi kuşu olduğunu çok iyi bildiğim için.
Gelen giden sevgililerin hepsinin bir panzehir olduğu yalanına kendimi inandırmaya çalıştığım için.
Senin varlığının bana Allah’ın en büyük lütfu olduğuna yürekten inandığım için…
Erkekler bu durumdayken, kadınların duygu ve pişmanlık rotaları nasıl bir seyir izliyor dersiniz?
Bilinenin aksine erkeklerin kadınlardan daha hassas duygulu duyarlı ve vefalı oldukları asla göz ardı edilmemeli bence. Erkekler iki damla göz yaşı dökmeyi, çok istedikleri halde gerçek bir özrü bile erkekliklerine yakıştıramazken.
Kadınlar bol göz yaşının arasında içtikleri bol köpüklü kahveyle birlikte kahkahalarını savurabilmenin rahatlığını yaşayabiliyorlar…
Gerçek aşkın ve sevginin kutsallığına vurgu yapan bir geleneği, ben de gerçek aşkın sahipleriyle paylaşmak istedim. Bu aşıklar ve aşklar her ne kadar çok gerilerde kalmış olsa da…
Misk ve amber kokularıyla kokulanmış, gül sularıyla yıkanmış, nakışlı ipeklere sarılmış saç tellerini birbirine sunmayan iki sevgili görmedim.
Bunu ayrılık zamanlarında bir hatıra olarak saklamak için yaparlar. Bazen kullanılmış eşyalar gönderirler. Görüşmeleri yasaklanmış sevgililer arasında sıkça görülür bu.Kimi zaman da çiğnenmiş sakız gönderir sevgili.’ Onun tükürüğü bana hayat suyudur’ der âşık...
O günü bayram bilir/ler…
Sayın Asude_Vuslat’a sevgilerimle.