2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
634
Okunma

Kuşkusuz her insanın kendine özgü karakter biçimi olduğu gibi Defterdeki sayın üyelerin kendilerine has kalem kullanma alanları biçimleri paylaşımları olduğu da bir gerçek.
Örneğin ben, daha çok güncel olaylardan görüp yaşadıklarımdan ilgi duyduğum konulardan anılardan kısacası hayatın içinde olan birçok şeyden çok doğal ve içtenlikle söz etmeyi bunları paylaşmayı seviyorum.
Böylelikle rengarenk bir dünyanın içindeymişim gibi hissediyorum kendimi. Tabi kendi çapımda kendi algılarım ölçüsü ve doğrultusunda.
Evlenmek isteyen adaylara sorulan sorulardan biri de şu olurdu önceki yıllarda: Evleneceğiniz kişide aradığınız özellikler?
Cevabı: Genel kültürü yüksek olsun, olurdu genellikle.
Şimdilerde, entelektüel birikimli donanımlı olsun, gibi kavramlar kullanılıyor daha çok.
Bilgiden daha güzel daha yararlı ne olabilir ki sonuçta.
İyi de, bu zamanda bu o kadar kolay mı?
İddia edildiği gibi temiz ya da kirli, toplumların çılgınca bir bilgi bombardımanına tutulmuş olduğu inkar edilemez. Bu karmaşadan kaçıp kurtulabilene ne mutlu!
Öncelikli olan güzel bir ahlaka sahip olabilmesi değil midir insanoğlunun.
“Bütün cihanı araştırdım güzel ahlaktan üstün liyakat bulamadım”
Ne kadar derinliği olan bir söz. Bir meşale adeta.
Sevgi konusuna gelince üstüne söylenmedik söz kalmamış.
"Her güzel şey sevgiyle başlar"
"Sevginin açamayacağı kapı yoktur."
İlahi bir yasa misali yüreklere kazınmış olanı ise hiç kuşku yok ki:
"Yaratılanı severim Yaradan’dan ötürü"sözüdür.
Peki bu gönülleri titreten kutsal ve unutulmaması gereken sözü ne kadar hatırlıyoruz dersiniz..
Ardından hemen herkesin söylenen her söze ‘saygı’ duyduğu alışkanlığı yer etti dillere.
Sevgi gibi saygı kavramı da alaşağı edildi böylece.
Aslen Sinop’lu olduğu iddia edilen ünlü filozof Diyojen’ in muhteşem sözlerinden bir kaçına dokunmadan geçmemek gerek.
Bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa: Ben bir serseriye yol vermem, der. Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir: Ben veririm!
Büyük İskender Korinthos’ta "Bir dileğin var mı?" diye sorunca "Gölge etme, başka ihsan istemem" demiştir.
Çeşmeden avucu ile su içen bir çocuk görünce "Bu çocuk bana fazladan eşyam olduğunu öğretti" diye haykırıp su çanağını kırmıştır.
Gereksiz iltifatlardan övülmelerden hoşlanmam. Takdir edilmek içten bir şekilde değer görmek beni de mutlu eder elbette. Ancak bu hoşluklar beğeniler karakterime yönelik olursa…
Biraz sivri ve ayarını kaçırdığım olsa da onca tatlı dilime rağmen kimseye hak etmediğini düşündüğüm övgülerde bulunmak istemem.
Hak etmeyene verilen değer vereni de değerinden eder sözüm sevdiğim sözlerimden biridir.
Sanırım üç yılı aşkındır Defter üyesiyim. Fakat iyi bir üye olduğum söylenemez. Çünkü devamsızlıklarım çok. Ödevlerimi de ihmal etmekteyim. Sayın üyeleri pek tanımıyorum.
Ama bir DVİDOFF um var ki…
Ne desem ne söylesem içimden geçenlere başlık bile olmaz.Ne olur ne olmaz duygularım içimde kalmasın istedim. Aslında başka üyelere yazdığı yorumları okurken tanıdım kendisini ve tiryakisi oldum hemen. Lakabını “yorum sihirbazı” koydum. Ne muhteşem yorumlar aman Allah’ım...
Tabii o kadarla kalır mı benim elime düşen! Baktım gördüm izledim…
Yüreğim büyüdü büyüdü yutuverdi DAVİDOFF u…
Kompleksiz. İnsan sarrafı. Yürekli. Hazımlı. VE övgüleri gerçekten hak eden biri.