Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Serhat BİNGÖL
Serhat BİNGÖL

TEK BİR BAKIŞLA YENİDEN DOĞUŞ

Yorum

TEK BİR BAKIŞLA YENİDEN DOĞUŞ

12

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

1327

Okunma

Okuduğunuz yazı 6.9.2014 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
TEK BİR BAKIŞLA YENİDEN DOĞUŞ

TEK BİR BAKIŞLA YENİDEN DOĞUŞ

İstanbullun orta hali bir semtinde, üç katlı taş evin giriş katında oturan 68 yaşındaki emekli matematik öğretmeni ihsan beyi,

Şubat ayının soğuk bir pazar günü, sabahın erken saatinde, evin kapısından uğurlayan 65 yaşındaki eşi nesime hanım, kısık ve yorgun sesiyle ihsan beye sesleniyordu.

- paltonun Yakasını kaldır üst düğmesini de ilikle üşüme kahvehaneye vardığında ilaçlarlarını almayı da unutma tamam mı?

-tamam, tamam sen gir içeri üşüyeceksin, ben iyiyim beni düşünme.

İhsan beyin kışın azan romatizmal ağrılarına birde soğuk algınlığı eklenmişti. Ayakta atlatmak zorunda kalsa da şiddetli öksürük nöbetlerinin tuttuğu gribe yakalanmıştı. Evine beş yüz altı yüz metre mesafedeki kahvehaneye ağır aksak yürüyerek ulaşmış, üşüyen ellerinin arasındaki anahtarla Köhne kahvehanenin kapısını açmıştı.
İçeriye sinmiş keskin nikotin kokusu karşılamıştı ihsan beyi, bu koku onu çok rahatsız ediyordu ama yapacak bir şey yoktu. İhsan bey o kahvenin çay ocağında çalışıyordu ve o kötü kokuya katlanmak zorundaydı. Öğretmenlikten aldığı üç kuruş emekli maaşını ancak evin kirasına odun kömür ve diğer faturalara yetiştire biliyordu. Mutfak ve giyim ihtiyaçlarını karşılamak içinde çalışması gerekiyordu.

Semtteki binaların birçoğu koca bir asrı geride bırakıp, ahşap yâda yığma taştan yapılmış. İki veya üç katlı binalardı. Kahvehanede yığma taş tan yapılmış, alt katı kahvehane üst katı da bina sahibinin oturduğu eviydi.

Yaşlı bir Rum kadına ait kahvehaneden,

İçeri girdiğinde kararmış tahta yer döşemelerinin ve duvarlarında asılı mahallenin önemli birkaç şahsiyetinin Siyah beyaz fotoğrafıyla, zamanla renkleri solmuş birkaçta eski manzara resimlerinin süslediği, otantik görünümdeki kahvehanenin. Çay ocağına geçip önce su kazanının altını yakmıştı.
Sonrada kahvehanenin ortasındaki içi tuğla dışı saçtan yapılmış, sobayı yakmak için buruşturduğu eski gazete kâğıtlarını sobaya atmış, üzerine de birkaç tahta parçası koyup bir kaçta odun ilave etmişti. Kibritle tutuşturduğu gazete kâğıtlarının alev aldığını gördüğünde sobanın kapağını kapamış, Yeniden çay ocağına geçmişti. Kaynayan su kazanının üzerindeki çaydanlıklara ikişer ölçek kuru çayı koyup sonrada kazanın musluğundan sıcak su doldurup demlenmesi için kazanın üzerine bırakmıştı.

Akşamdan yıkadığı kül tablalarını masaların üzerine birer birer koyup yapılması gereken bütün işleri yapmıştı.

Artık her şey hazırdı.

Kahvehane müdavimi olan müşterilerini bekliyordu.

Hararetle yanan soba, iyiden iyiye içeriyi ısıtmıştı.

İçerinin ısınmasıyla üzerindeki paltosun çıkaran ihsan bey, Nesime hanımın tembihlediği ilaçlarını da içmişti.

Küçük bir taburenin üstüne çıkıp çay, şeker paketleri gibi malzemeleri koydukları, ahşap dolabın üzerindeki radyoyu açmış,

Türk sanat müziği yayını yapan radyo kanalarının cızırtılı frekansları arasından güzel bir şarkı bulmaya çalışıyordu ki tamda istediği gibi güzel bir şarkıya denk gelmişti. Hem de en sevdiği sanat müziği eserlerinden biriydi bulduğu şarkı.
‘’anlatamam derdimi kimseye ağyar ağyar duymasın diye’’ hicaz makamındaki bu şarkıyı dinlerken kendisine bir bardak da çay doldurup gürül gürül yanan sobanın yanındaki sandalyeye oturmuştu.

Radyoda çalan şarkı ihsan beyi hüzünlendirmişti süveter kazağının yakasından ellini içeri sokup gömleğinin cebinde çıkardığı resme bakıp iç çekiyordu. Hep yanında taşıdığı resmi ara ara öpüp okşuyordu. duygusallıkla ve gözleri dolarak baktığı o resim üç yıl önce trafik kazasında kaybettiği çok sevdiği oğlunun fotoğrafıydı.

İhsan beyin ve nesime hanım’ın uzun yıllar çocukları olmamış, epeyi zaman süren tedavinin sonunda adını Tayfun koydukları bir erkek evlatları dünyaya gelmişti.

Gözünün içine baktıkları onlar için çok şey ifade eden evlatlarını özenle büyütmüş, kısıtlı imkânlarına rağmen iyi bir eğitim almasını ve makine mühendisi olarak hayata atılmasını sağlamışlardı. 28 yaşında ki oğullarının, üniversiteden tanışıp uzun süredir âşık olduğu Sevgilisi nilüfer ile nişanlamış birkaç ay sonrada yapacakları düğünlerinin tatlı heyecanı içerisindeydiler. evlatlarının mutluluğuyla mutlu olacakları o günü sabırsızlıkla bekliyorlardı.

Tayfun çalıştığı şirketin işleriyle ilgili çıktığı uzun yol seyahatinde kendisinin kullandığı şirketin aracı ile kaza yapmıştı. Uykuya dalmış şoförün kullandığı yolcu otobüsüyle çarpışmış bu çarpışmada Tayfun’un aracıyla birlikte otobüste uçuruma yuvarlanmıştı. otobüs yolcularından da onlarca insan öldüğü bu feci kazada ölenlerin birçoğu tanınmaz haldeydi. Öyle ki hastanenin morg’un da kefenlenip yakınlarının bile görmesine izin verilmeden defin işleri gerçekleştirilmişti.

İhsan bey ellindeki fotoğrafa bakıp içinden bir kez,bir kez olsun çocuğumu görebilseydim. Onun gözlerine bakıp yeniden seni çok seviyorum diyebilseydim. Ah aslan oğlum ah şu fani dünyada bizi bir başımıza koydun gittin. Diye İç geçirirken o esnada yolun karşısına park eden lüks otomobilden inen bir adam.
Kahvehaneye doğru yürüyüp İçerinin sıcaklığından yer yer buğu yapmış camdan içeriyi görmeye çalışıyordu.
Kısa süreli içeriyi görme çabalarının ardından kapıyı açıp içeri giren adam oğlunun resmine bakarken dalıp giden ihsan beye…

-hayırlı günler bey amca!

Diye seslenmesi üzerine kendine gelmiş ve ellindeki fotoğrafı yeniden gömlek cebine koymuştu.

-size de hayırlı günler buyurun oturun çay içer mi siniz? Yeni demledim.

-evet içerim.

Yüzün de koyu renk gözlükleri olan orta yaşlı iyi giyimli bu adamı ilk kez görüyordu belli ki mahalle sakinlerinden biri değildi.

Çay ocağına geçen ihsan bey biryandan cay doldururken bir yandan da sobaya yakın bir masadaki sandalyeye oturan daha önce görmediği bu gizemli adama sorular soruyordu.

-bu mahalleye yenimi taşındınız?

-hayır, ben burada oturmuyorum aslında İstanbul da da yaşamıyorum. Bir iş için buradayım

-öyle mi? özel değilse sorabilir miyim? Sabahın bu saatinde üstelik pazar günü nasıl bir işiniz var bizim bu mütevazı semtimizde.

-bir iş derken aslında birini arıyorum, onu sormak için girdim içeri.

İhsan bey adama çay dolu bardağı uzatarak karşısında ki sandalyeye oturup,

-kim, o birisi adı ne? Belki tanıdığım biridir.

-emekli öğretmen ihsan bey isminde birisi ihsan öztürk eşinin adı da nesime öztürk tanıyor musunuz?

Bir an eski öğrencilerinden bir olabileceğini düşünerek adamın aradığı ihsan beyin kendisi `nin olduğunu söyledi.
Adam ellindeki çay bardağını masanın üzerine bırakarak ayağa kalkıp nazikçe ceketinin önünü ilikleyip büyük bir saygıyla İhsan beyin ellini öptü.

-berhudar olun eski öğlecilerimden mi siniz? Özür dilerim tanıyamadım.

Adam cüzdanından çıkardığı ve o semtte birkaç ev alına bilecek kadar yüklü bir çeki elinde tutup konuşmaya devam etti.

- ben sizin eski öğrenciniz değilim fakat uzun zamandır sizi arıyordum. İsmim Hakan. İzniniz olursa? Sizinle önemli bir konu hakkında görüşmek istiyordum.

-tabi buyurun

-söze nereden başlayacağımı bilemiyorum ama dediğim gibi uzun zamandır görüşmek için sizi arıyordum.

-delikanlı ne söyleyeceksen lütfen rahat ol

-İhsan bey Trafik kazası geçiren oğlunuz hastaneye getirildiğinde henüz rahmetli olmamış ve bilinci acıkmış, ölmeden öncede sağlam organlarını bağışlamış. Yıllar önce kendi fabrikamda geçirdiğim bir iş kazasında gözlerimi kaybetmiştim oğlunuzun bağışladığı gözleri sayesinde yeniden görmeye başladım. Eğer kabul ederseniz bende sizin manevi evladınız olmak isterim. Minnettarlığımın ifadesi olarak ta şu mütevazı çeki, kabul etmenizi istirham ederim kabul ederseniz beni çok ama çok mutlu edersiniz.

İhsan bey adamın anlattıkları karşısında ne söyleyeceğini bilememişti söyleye bildiği tek şey.

-Oğlumun gözleri mi?

-evet efendim

Hakan bey yüzündeki koyu renkli gözlüğü çıkardığında, İhsan bey, çok sevdiği oğlu Tayfunun gözleriyle karşı karşıya kalmıştı.
O gözler İhsan beye adeta

-ben geldim baba diyordu.





Serhat BİNGÖL
05/09/2014







Edebiyat Defterinin Değerli Yöneticilerine,
Seçki kuruluna, yazımı okuyup değerlendiren dostlarıma çok teşekkür ederim.
Selam saygılarımla,




Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Tek bir bakışla yeniden doğuş Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Tek bir bakışla yeniden doğuş yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
TEK BİR BAKIŞLA YENİDEN DOĞUŞ yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Denizce
Denizce, @denizce
8.9.2014 11:23:39



Cumartesi günü sırf yazına yorum yazmak için siteye girdim
ama şanssızlık mı demeli bilemiyorum internet gitti... :)

Olsun - ben biliyordum zaten yazının güne geleceğini ki...


Okurken tüylerim diken diken oldu...
Çok yakın tarihlerde, çok yakın iki ayrı arkadaşım da biri 25 biri 21 yaşında oğullarını kaybettiler...
Birinin üstünden iki yıl geçti ama aile hala kendine gelebilmiş değil...

Allahım hiç kimseyi evlatlarıyla sınamasın inşallah...

Oğlunun gözleri İhsan amcamıza teselli olmuş...


Güne gelen küçük ama duygu açısından çok etkili olan öykünüzü kutluyorum değerli dostum :)


Yadigar Ünver
Yadigar Ünver, @yadigarunver
7.9.2014 10:26:40
Hayata başka bir gözle bakmak.Başka bir bedende en sevdiğinin gözlerini görmek...
İçim ürperdi.
Kutlarım.
Selam ile...

Billur T. Phelps
Billur T. Phelps, @billurt-phelps
7.9.2014 00:58:31
Hüzünlü bu hikaye güzel mesajı ile de güne yakışmış.
Kaleminize sağlık.

Sevgiler,
Mücella Pakdemir
Mücella Pakdemir, @mucellapakdemir
7.9.2014 00:35:14
Duygulanmamak elde değil. Hayat sürprizlerle doluya güzel bir örnekleme olmuş, her ne kadar hayal mahsulü olsa da.
Ancak şu organ bağışlama konusunda çok tereddütlerim var. Yani bir belge var, organlarımı bağışladım diyorsunuz ve doktorların elinde hayatınız. Para uğruna yapılıyor günümüzde cinayetlerin çoğu. Her kesimden namussuz var. Ya canınızı teslim ettiğiniz doktor paracı çıkarsa. çekiliverir fiş. Bu feci bir düşünce ama gerçekleşme olasılığı yüksek.

Yazıda imlâ hataları var. Düzelmeyecek bir şey değil. Onu da başarırsanız çok güzel. Yüreğinize sağlık.
glenay
glenay, @glenay
7.9.2014 00:13:44
Duygulandırdı öykü.

Allah kimseye evlât acısı göstermesin.

tebrikler,

selâmlar..
Etkili Yorum
CaNMaYBuLL
CaNMaYBuLL, @maybull
6.9.2014 23:42:58
10 puan verdi


Biraz Yeşilçam, biraz Serhat ve duyguların değişmiyen yüzü.


Hüzün, ölüm, oğul ve geçim zorluğunu yaşayan bir aile. Biraz ezber edilmiş duyguların sıralanışı gibi. Beklenmeyen ölüm, beklenmeyen bir kavuşma. İkincil bir kavuşma, sade bir şaşırmayı aşmadı. Anlatımın ve kullandığın kelimeler, hikayenin üstünde.


Aslında sürekli kendimizi, kendimizle tekrar mı ediyoruz? Takip ettiğim kişilerle, kendimi kıyaslıyorum hepimiz aynı konu ve çerçeve içindeyiz. Sorunun ne olduğunu kendime sorduğumda, sanırım okumadan uzak kalmak, diye düşünüyorum. Tabi kendime yakın gördüğüm insanlar için, böyle düşünüyorum.


Biz tüm duyguları bir konuya, bir konuyu tek sebep üzerinden görüyoruz. Önce körlük sanırım. Ardından görmek bizi açacak bundan eminim.


Saygılar, Sevgiler Değerli Dostuma
nitemtran
nitemtran, @nitemtran
6.9.2014 20:06:42
Evet hüzünlü bir öykü daha diye aklımdan geçirirken, hüzünsüz bir yaşamın da ne kadar sığ olacağını düşündüm.

Öyküdeki o şarkıyı ben de çok severim ama aktardığınız sözler yanlış. ‘’anlatamam derdimi kimseye o yar o yar duymasın diye’’ değil de "‘’anlatamam derdimi kimseye ağyar, ağyar duymasın diye’’ olmalıydı.

Kaleminize sağlık...
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA, @erayozgorsarikaya
6.9.2014 17:47:31
Çok güzel ve konu olarak anlamlı bir yazı

Bu gün çocuklarımla konuşyorduk . Eğer organlarımı bağışlayacak biçimde ölürsem kalbim hariç bütün organlarımı bağışlayın dedim. Onlarda inşallah olmaz ama senden önce ölürsek sende bizimorganlarımızı bağışla anne dediler. Evlat acısını güzel Allahım göstermesin.

Yinede Rabbim ani ölümden bizleri korusun

Tebrikler
Davidoff
Davidoff, @davidoff
6.9.2014 15:15:07


Konu güzel,

Fakat kurgudaki işleyişi biraz daha açık şekilde anlatabilirdiniz Sn. Bingöl. Dönüp tekrar okumak zorunda kaldım, acaba ben mi yanıldım diye.

Mesela ölen çocuğun yaptığı kazayı daha detaylı bir dille anlatabilirdiniz.

Yaşlı adamın maddi gücünün eksik yanlarını başka bir şeyler koyarak anlatabilirdiniz.

Bu şekilde, sanki çocuk aniden ortadan kaybolmuş gibi oldu. Tekrar okuyunca fark ediliyor. Sonra yaşlı adamın oğlunun gözleri karşısında para alması tuhaf oluyor. Oysa maddi imkansızlıkları daha detaylı anlatılmış olsaydı, o zaman okuyucuya Hızır gibi yetişmiş gelirdi. Yanlış mıyım bilmem.

Yine de benim düşüncem bu Sn. Arkadaşım, sakın yanlış anlamayın beni. Kötü eleştiri yapmak istemiyorum inanın, eleştiri doğrular demektir.

Düzeltin bence bu kısımları, konunuz çok güzel.


Saygımla efendim.


Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45), @emineuysal-emine45-
6.9.2014 14:24:58
10 puan verdi
Öykünün güzel olduğu kadar verdiği mesaj da güzel.

Toprak olacak organlarımızı bağışlasak bir başka insanın yaşamasına, kendimizi onda tekrar yaşatmaya başlayacağız aslında.

duralı yüreğinizi kutlarım

saygılar
Bir tutam hayat
Bir tutam hayat, @birtutamhayat
6.9.2014 10:51:38
Gerçekten çok anlamlı ve etkileyici bir hikaye olmuş.
Gözlerim yaşararak okudum.
Hem hikaye güzel,
hem sunuluşu güzel,
hem de verdiği mesaj anlamlı.
Ne demeli?
Yani,
resmen yaşadık İhsan hoca ile olayı.
Tek evlatlarını kaybedişleri de üzücü idi.
meslektaşım olması da, daha çok mu üzdü, nedir?
degaje8
degaje8, @degaje8
6.9.2014 02:45:30
10 puan verdi
Gece gece ağlattınız beni... Yaşlı adamcağız o kadar içten dilemişki evladını görmeyi... :-( inanın şu an ne yazsam boş... Allah herkese önce can sağlığı sonrada sağlık sıhhat versin... Bu kurgusu çok güzel yapılmış gerçek olarak hayatımızda yaşanan hikaye için teşekkürler... Sağlıcakla kalın....
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL