14
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
2144
Okunma

saat 10:00 da ki mahkemeye bir kaç saat kalmıştı. Gerginlikten iki gündür uyku tutmamıştı.
gözlerimin altı şişmişti. Kuaför olan arkadaşım haydi seni almaya geldim diye zorla beni dükkana
götürdü. ’kaçırdığı ne görsün’ yapma etme demelerim fayda etmedi saçlarımı boyadı, fön çekti makyaj
yaptı. Sanki düğüne gidiyorum olur mu dediğimde hepsi birden senin ikinci doğuşun bu eziyet zulum
bitecek dediler.
Gözlerimi uzaklara diktim. Düşünmeye belkide yalnızlığa ihtiyacım vardı. Ama anlamıyordu kimse konuşanlara
kulaklarım sağırdı dudakları kımıldıyordu herkesin ama ben hiç bir şey duymuyordum. Görüyordum ama kim var kim
yok farkedimiyordum.
Merdivenlere doğru adım attığımda yanımda beliren şahıs....Eşimmiydi...Yıllarımı verdiğim tam tamına ömrümün yarısının
beraber geçtiği kişimiydi ? İki evladımın babasımı bumuydu...Neden bu kadar yabancıydı yanımdaki.Oysa kokusundan gölgesinden
tanırdım . Attığı adımı bilirdim ...Dudağımın ucuna hayali bir gülümseme yerleşti...
’çiçeğim gelsene çiçeğim sevsene yine bana eskisi sen aşkımsın desene’
dengemi kaybedip düşüyordum elimi bir el kavradı soğuk bir el olmalıydı bu diye düşündüm. Oysa gözlerinde yakaran bir bakış
çakır gözleri....yeşil ile ela karışımı her baktığında içimde fırtınalar koparan bir zamanlar herşeyi silerek peşinden gittiğim o gözlerdeki
bakış ne kadar yabancıydı...
Elimi hızla çektim birden irkildim. Ağlamayacaktım . Ağlaması gereken oydu.
Asena’nın gözlerinden süzülün göz yaşını düşündüm ’artık benim babam yok mu ?’ nasıl bir cevap verebilirdim ki bu soruya
analı babalı anasız babasızlığı benden iyi kim bilebilirdi ....
Mahkeme salonuna girdiğimizde teker teker davalar görülüyordu... Hakime kilitlenmiştim. Hulusi Kentmen gibi babacan hakim herkese soruyordu
teker teker dinliyor ikna etmeye çalışıyordu...
Saatler durmuş zaman akmıyordu konuşanları dinledikçe irkiliyordum. Hepsi kavga diyor çeşitli bahaneler üretiyordu...
Peki ben ne diyecektim...Benim tek suçum hayatla mücadele etmeye çalışmak ve bu arada yuvamı ayakta tutmaya çalışmak....
Gözlerim doldu bir an hakimle göz göze geldim...Baba gibi bakıyordu. Boynunu büktü...Senin davayı en son göreceğim dedi.
Saat 12:00 geçmişti kimse kalmamıştı salonda gelin diye işaret etti.. evrak işleri tamamlandı . Eşime söz verdi....
’Hakim bey bu kadınla evli kalınır mı ?’
ölmek istedim o an...Hakim gözlerini gözlerime dikti evet haklısın oğlum sana yıllarını vermiş iki tane pırlanta gibi evlat vermiş
bir kadınla evli kalınmaz :)
protokol maddelerini okuduğunda ise o tombul yanakları alev topuna döndü gözlerinden şimşekler çıkarak bağırdı...
Sen bu kadını boşuyorsun bunlar nasıl maddeler insan haklarına aykırı
Ne demek evine erkek girmeyecek !
Ne demek evlenmeyecek !
Ne demek kimse ile seyahate gitmeyecek !
Ne demek çocukları görmek istemiyorum nafaka vermem !
Eşşek gibi nafaka vereceksin...
ve kızım sana sormuyorum bile sizi boşuyorum!
o babacan hakim gitmiş yerine hiddetli bir hakim gelmişti...Eşime saydığı laflar bununlada bitmedi
Gözlerimden artık yaşlar fışkırıyordu...Bana bakıp ağlama ...
Davacı diyorki bu kadınla yaşanır mı oğlum sana tek cevabım şu bu kadınla değil ama senle yaşanmaz...
Onun içinde eminmisiniz demiyor sizi tek celsede boşuyorum...
Hayatım avuçlarımdan kaymıştı...
Tüm direnişlerim bitmişti. Artık hürsün diyorlardı neye hürdüm...Dulluk damgasını yemiştim... Artık elimi uzattığımda
tutanım yoktu...
imzayı nasıl attım hatırlamıyorum başım dönüyor gözlerim kararıyordu.. Hakimin gürlemesini duydum tutun düşecek....
Gözlerimi açtığımda Mehmet başımdaydı gözlerindeki hüzün hala gözlerimde...
Neden dedim sadece neyim eksikti....
Cevap veremedi...Hoş verse ne farkederdi ki...
Ayaklarım dolaşırken inmeye çalıştım merdivenlerden dışarda sevgilisi benim aldığım borcunu senelerce ödediğim ve ödeyeceğim
arabamın kenarında duruyordu . Gözleri gülüyordu ..
Yarabbim o kadın çok mutluydu....
Yeterrr !!!!
diye bağırmak istesemde tek kelime edemedim.
Hadi evle baya mesafe var gel bırakıyım . Elini ittim...
Parmağımdaki alyansı çıkardım ’ Sen ikinci eli seversin al bunuda ona tak ’ dedim...
Ve
Özgürlüğün acı yoluna adımımı attım...
Artık yalnızdım ama ne zaman yalnız değildim ki aslında dedim.
Şubat ayını oldum olası sevmeyişim işte bundandır...
( MAZİ KALBİMDE YARADIR...ŞUBATLARI SEVMEYİŞİM ONDANDIR)