8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
827
Okunma
Değerli şiir ve edebiyat dostları ; şiir ve edebiyata emek veren tüm arkadaşlarımıza merhaba demek istiyorum öncelikle.
Bildiğiniz gibi , sitemizde günün şiir ve yazı paylaşımları , gün sonunda sitemiz seçici kurul üyelerince değerlendirilmekte , günün belirli bir seviyede başarılı bulunan şiirleri " uğur böceği " ile işaretlenmekte , günün en başarılı şiirleri ve yazıları da , " günün seçkileri, kurdeleli şiirleri , ve yazıları " olarak işaretlenmekte, değerlendirilmektedir.
Ayrıca bu yazıyı , son 6 ay içerisinde , 2 kez şiiri günün kurdele seçkisine alınmış, 1 kez de yazısı , günün yazısı olarak değerlendirilmiş bir kalem sahibi olarak yazıyorum burada.
Amacım birlikte daha iyiye ve daha güzele doğru , bu güzel şiir ve edebiyat sitesi ile birlikte el ele yürüyebilmemize katkı yapabilmektir.
Bu uygulamayı asla eleştirmem ; site yönetimince uygulamaya konmuş tüm uygulamalar gibi saygı duyarım. Burada sizlerle bir tespit yapmak istediğim konu şu’ dur:
Bir şiir ele alalım dilerseniz.Şiirin , ya da yazının, temelinde , sağlam bir konusu olması , şiirsel kurgusu , kullanılan dilin netliği , temizliği , şiirsel ögelerin , betimlemelerin , motiflerin , imgelerin şiirin konusuna ve anlatımına renk ve estetik kazandırıp kazandırmadığı gibi unsurlar önem taşır. Objektif ve dikkatle değerlendirildiğinde , belirli bir düzeyde emek verilmiş ve şiirsel özellikleri açısından da başarılı bir şiirin , asla kolay kolay gözden kaçmayacağına inanıyorum ben. Ha , buna rağmen gözden kaçan çok çok başarılı şiirlerin olduğunu görmek elbette ki üzücüdür.Günün seçkileri , günün kurdeleli şiirleri arasına girip girmemeleri değil , günün vasatın üzerinde şiirleri ( uğur böceği ile işaretlenmiş şiirleri ) arasına dahi alınmamış oysa mükemmel denilebilecek seviyelerde bir çok şiire sık sık raslayabiliyorum.
Bir tespit yapmaktır amacım burada... Elbette ki emek verilerek üretilen şiir ve yazıların , biraz daha dikkat , özen ve objektif kriterlerle değerlendirlmesine katkıda buluna bilirsem kendimi mutlu sayacağım.
Şu ya da bu seçki şiirlerini ele alıp kıyaslamalara girmek , sağlıklı bir yaklaşım olmaz. Şair ve yazar dostlarımızı üzebilir , kırabilir.. Burada, işaretleyerek altını çizmek istediğim şey , başarılı ve özgün ,kaliteli emek ürünü şiir ya da yazıların , gerekn özenle ve titizlikle , sağlıklı kriterlerle değerlendirillmediği , ve bir çok kaliteli eserlerin de , bilinmeyen nedenlerle nazarı dikkate alınmamaları kuşkularının doğmasıdır.
Bu konuya , kendi tespitlerimle bir açılım getirebilmek adına, sitemizde , son dönemlerde yayınladığım bazı şiirlerimi aşağıda bulacaksınız. Aşağıdaki şiirlerim , "uğur böceği" ya da " günün kurdeleli seçkisi " şiirleri kıstaslarınca yapılan değerlendirmelerde , uğur böceği kıstası açısından bile yeterli görülmemiş , nazarı dikkate de alınmamışlardır.Bir çok şair yazar dostlarımızın da elbette bu ya da buna benzer şiir ya da yazıları olabilir..Hatalar biz kul’lar içindir dostlar , ama bazı hataların çok da sıkça yapılmamasında hatta mümkünse düzeltilmelerinde de yarar vardır.
SON DÖNEMLERDE YAYINLAMIŞ OLDUĞUM , "UĞUR BÖCEĞİ KISTASI" ( her ne ise o kıstas , bir şiirsel seviyedir mutlaka ) ALTINDA GÖRÜLEN ŞİİRLERİMDEN bazılarını , yalnızca gerçek örneklemeler olsun amacıyla , burada paylaşıyorum sizlerle.
Tüm şiir ve edebiyat dostlarımıza esenlik dileklerimle.
........
........
1. Örnek :
çocuklar ağlayacaklar kadersiz yarınlarında ...
Ansızın bir bomba düşer üstüne , en yakından en uzaklarına kadar akılsızlıkların
ve parçalanır tüm aymazlıklarıyla insanlığın insan olamamışlıkları ortalık yerlere ...
bunca varlığın içinde
ve bunca yokluğun
yitik dünyaların
hayatların
umutların
canların içinde
bir ürperti gibi dolaşır
bir beden bir yürek arar kendisine
insanlık
insanlık
yücelerden bir sevginin dokunuşu yüreğe
bir ses ki, çok uzak iklimlerden
bir çığlık ki , dayanılmaz acılardan
hep tortusunu bırakır kayıp zamanlara
insanlık ki ,
insan olamamışlığın bataklığında boğulan
insan ki ,
" ben " likten " biz " liğe uzak kalan
insan ki ,
içi , dışı , altı , üstü
dilinde , gözlerinde , sözlerinde
hep yalan
sevmek mi ,
yalnızca adı dillerde şimdilerde
en kolayından sevmeli
en çapsız tarafından hem de
evreni mi?
dünyayı mı?
insanlığı mı neyi sevmeli?
kim kalmış ki
kendinden başkasını sevebilecek
daha daha büyük aynalardan bakmalı
daha da çok sevmeli kendini
adı insan
insanlık ki ,
bir ağacı
bir çiçeği
bir böceği incitemezdi
sevebilseydi
insan ki ,
sıra kendisine gelinceye kadar
tüm çevrenin
doğanın
insanlığın katline seyirci insan
yine de mutlu gülücükleri
tüm duygulardan
tüm duyargalardan yoksun bir yaratık
sıra sıra
dizi dizi inci dişleri
mutlu ve gülümseyen yüzleriyle
aşkın şiirlerini yazan
kendine hayran bakışlarıyla
sanırsın ki sevmiş
sevmiş de aşık olmuş insan
içi boş teneke malesef birileri
yalnızca
kendi boşluğunun sesini haykırmakta
çocuklar çocuklar
aldatan ellerin dillerin masum kurbanları
yarınları
yaşamları
gelecek mutlulukları ellerinden alınan çocuklar
insanlığın bu güne ürettiği eserleri
onlar için gülümseyişler bırakılmadı ki yarınlara
yarınlarda ağlayacaklar
bir yarınları olacaksa eğer
bir çoğu göremeyecekler o yarınları asla
görebilenleri olsa da
bu günün insan nesli için
yarınlarda ,
lanet okuyacak tüm çocuklar ...
bu günlerden yarınlara hazırladığımız , yalnızca ölü bir dünyadır şimdilerde ...
Bu şiir , Filistinde ve Gazzede ve dünyanın pek çok coğrafyasında , yitirdiğimiz analar, evlatlar , ve çocuklara ithaf edilmiştir...
Mert YİĞİTCAN
01 . 08 . 2014
istanbul
2. Örnek :
biraz daha ölür kuşlar geçerken üstümüzden ... yeniden ...
Aç gözlerini çocuk , ve gör dünya cehennemini
Gör , kader kurbanı hayat kadınlarının , şehrin kalırımlarında içi ağlarken rüzgarlara ,
zoraki gülümseyişlerini kaderini yazanlara ...
ne de gamsız geçer zaman
dökülürken yaprakları
kuruyan dallarınca sararmış takviminde
renkler düşer kızıla kahverengiden
boş duvarları seyreder
zaman zaman
rengi solmuş bir kaç resim
gelir geçer aklından
uzak gülücüklerde bir mevsim bahardan
yürürsün yağmurda
gelmişinden geçmişine
ıslanırsın kaldırımların ıslak anılarında
ağır ağır içinden geçmeye başlar zaman
bilirsin ki
hissettiğin kadarsın
farkın yok bir yağmur damlasından
gri bulutlara benzetirsin kendini
inersin şehrin üzerine
bir akşam üstü
ne şehir ne de akşam duymaz sesini
oysa
hepsi birden geçmekte
saymazsan eğer içinde kalanları
saçlarındaki akları da
ve salınırken bir köşebaşında
içi ağlarken rüzgarlara
gülümseyen bir kurban daha
çaresizliğini yazanlara
ah ölü kuşlar
ölü kuşlar geçer üstünden
yaşayan ölülerin
sıfırı tükenmiş umutları
can çekişirken kaldırımda
bir insan yüreğini sallar elinde birisi
diğer elinde kesik bir baş’tan
kan damlarken ruhlara
gözleri kapanmış insanlık alemi
la ilahe illallah !
hiç bir kitabın yazmadığı yazgılar ki
nefessiz canlar
sıralanmış yerlerde
kefenleri, ağlayan beyazı çocuklar
biraz daha ölür kuşlar geçerken
şehirde kan kokusu
kırık umutlardan sızan
yağmur
yıkayamadığı günahların al rengi
kalır üstünde tenlerin
tenler ki göz göz
delik deşik insan oyukları
yüreği alınmış canlarda
yaşadığını zanneden insan tasvirleri
nefes aldıkça ölürken
zebaniler dolu sokaklar
cehennemi insanlığın
gülümseyen çocuk yüzlerini
sevginin , kardeşliğin
insanlığın , birlikteliğin
barışın , özgürlüğün adını dahi unutmuş
hastalıklı coğrafyarın insansız taşı toprakları
yağar durur üstüne çocukların
sen ey çocuk !
at o ölü toprağını üstünden
at bir kenara
emperyalizmin o insansız coğrafya ihanetlerini
tüm insanlığın dünyasını kur sen çocuk
sevgiyle birleştir ellerimizi ...
/ şiiri okumak , anlamak değildir , hissettiğince dünyasını , anlamını kazanır yürekte şiir .../
Mert YİĞİTCAN
10 . 05 . 2014
istanbul
3. Örnek :
hasretin şarkılarını dinle bu gece dokunma sakın
esrarlı bir gecenin sessizliğini dinler gibi suskun her şey
biraz daha düşecek sanki karanlığa silkinse
sokak lambalarının ölgün ışıkları
zaman
ağrılı bir bir yaranın baş ucunda serin bir rüzgar esintisi
savrulur eskimiş bir hayalin son perdesinde
nihavend gülüşlerin
gözlerin
hatırlatır yıldızlara yağmur akşamlarını
boş sokaklarda gölgeleri sahipsiz sevgililer
ayrılığın tuvaline çizilir
yoksul yüreklerinden geçmiş ayak izleri
oysa, ölsem de unutmam seni der usulca
zamanda geç vakitler ölmüş birileri
yaşayanlara inat ölümsüz sevgileri
sol yanında ayrılık eskimiş sevdalar can yoldaşı ölümün
tam da bu vakitlerde
serseri bir mayın gibi dolaşır
kanı çekilmiş bir şehrin kaldırımlarında
dokunsan bile ağlar
nice gözlerin sönmüş ışıklarında
çıkmaz sokakları ölü sevgililer
sakın dokunma üşürsün ayrılığın ellerinde
yalnızca dinle hasretin şarkılarını bu gece ...
Mert YİĞİTCAN
17 . 04 .2014
istanbul
4. Örnek :
bir yanı mavi siyahı geceydi gözlerinde akşam ...
*
/ Bir aşk şiiri değildir bu ... Bu şiirde , kaybettiğimiz gezi olayları direnişçilerimiz ve
Ethem SARISÜLÜK anlatılmaktadır... Ethem SARISÜLÜK ve
tüm yitirdiğimiz kahramanlarımıza ithaf edilmiştir ... /
/ düşlerin sımsıcak bir duadır hala zemheri ayazında ... /
bir yanı mavi siyahı geceydi gözlerinde akşam
seslerin yankısızlığında gün ışıltılı hayalleri uçuşuyordu
şehrin kimsesiz kaldırımlarında telaşlı kalabalıklar
ve henüz yitmemiş umutlar bağdaş kurmuş oturuyordu
kuruyan yapraklarda rüzgarın türküsüydü susmayan
kırık bir saz gibi dilimdeydi sevdası memleketimin
kanlı elleri serinkanlı yarasaların
kan kusuyordu üstümüze
zehiri yaban coğrafyalardan devşirme kinleri eskilerden
oysa bilirdim ben de nice yağmur ertesi saklıdır yürekte
gökkuşağıdır ıslak renkleri
gözlerine hasreti düşürmüş zamansız dünyalardan
kaldırım yorgunu bir yitik umut güvercinini uyuturken dizinde
sevdası zamana asılı kalmış bir şiir öperdi dudaklarını
ay vurdu sonra bir an yüzüne
göçmen kuşların sesleri çığlık çığlık
ve yağmurluydu artık gökyüzü
hüzünleri taşırken bulut bulut üstümüze indi matemli bir gece
kayalıklarda kaç günahsız martı’nın intiharıydı zaman
ay vurmuştu denizde yüzün yağmur damlaları
yakamozlarla ışıldıyordu umudun renkleri gökyüzüne
sen yoktun artık
renklerini soldurmuş bir dünya vardı geride
ne çok sevmiştim seni
mavi siyahı gecelerin gecikmiş vakitlerine erken gelen
göçmen kuşların kanatlarında
doğum sancılarına sahipsiz çocukların
umudun rengiydin minik ellerinde açan
nice sonra sarı bir papatya yeşerdi
zaman ertesi buldu izlerini
kaldırımlarda büyüdü gün gün
senin düştüğün yerde ...
Mert YİĞİTCAN
04 . 03 . 2014
istanbul
Evet dostlar. Bu şiirler , uğur böceği seviyesinde görülmemişlerdir...Elbette değerlendirme seçici kurul üyelerine aittir ve asla da bunu tartışmam ben. Yalnızca konuya ilişkin bir örnekleme yapmak istedim. Şu an , en azından son dönem eklediğim 100 şiirin en az 85 inin uğur böceği seviyesinde değerlendirildiğini biliyorum ve şiirleri yazıları güne de seçilmiş kalem dostlarınızdan birisiyim ben... Ama , gözden kaçma ise, işte , hepimizin de emek ürünlerimiz arasında gözden kaçırılanlar da olabiliyor.Eksiklik ve kusurların giderilmesi ve daha iyiye yürüyebilmek adına tekrar saygılarla...