Tekmeyle ahır’ın kapıya vurdu.
Koz’un kapıyı açtı.
Danaları çıkarttı.
Avluda toplaştılar.
Seher henüz sahneye giriyor; sırtına atmış soğuğu, hizmetkarların, nökerlerin, çobanların paltosunda dayday duruyordu.
Ben seherin yerinde olsam lafımı hiç sakınmadan söylerdim?

Bilir misiniz?
" Hele bunun paltosuna!.."
"Kimin" deseler?
" Şafak’ın serin soğuğu" der idim.

Danalar üşüyordu.
Sabah’a doğru Tercan’da, Mercan’da tan alacalığı yeni atmış olur. Otobüs yolcuları; soğuğa nasılsa dayanamazdı çeşmeden su içerken zangır, zangır titreşirdiler. Kaçıp lokantaya doluşurdu, donmuş olurdu!

Zavot danalar burunlarında oluk gibi çıkan nefeslerini havaya değil yan- yan’a gelince koyun- koyuna sokuşarak ısınmaya tebelleştiler.
Hayvan olmakla, hayvanın da bir canı yok mudur?
Akıl ederek donmamayı Tanrı nasip etmiştir onlara.
Akıllı olmamayı akıl etmeyi de ihtiyaren bizler seçmişiz.
Danayı bugün otlatmaya Gülmehmet götürecek.
Güdecek, güdemeyecek...
Akşam darında toplayıp gelecek.
Ahıra kapatacak.
Gece çırayla bir defa ya dolanır, ya dolanmaz.
Gelip uyuyacak.

Öğretmen soruyordu:
" - Söyle evladım! Danalar rüya görüyor mu?"
" - Ne bileyim ben öğretmenim?"
" - Onları gütmüyor musun?"
" - Pardon öğretmenim..."
Sosyal öğrenme teorisi:
" Öğrenci sınıf’a girince sınıftan çıkıp geriye dış dünyaya gitmek ister. Öğretmen onu her dakika güdüleyerek sınıfta tutmak ister. Sanatın en ince yanı: Öğretmenlik ve eğitim belki de ince ayar işi diye tarif edilse yeridir."
Değil mi ki? Gülmehmet güttüğü kuzu- danayı güdülemese de onlara kaval çalmasa, sevmese, gölgeye almasa, sulamasa onları güdebilir miydi?
Çoban çocuğun yaptığını; insan insana yapamaz mıydı?
Modeller gözlemci öğrencilerin güdülenerek öğrenmeleri sağlamaları.
Öğreticinin model alınarak izlenmesi.
Öğreticinin ve kantinde ki çalışanlar numune olmakla öğrenciyi güdülemeleri.
Bir yarışma tesis etselerdi. Kim iyi örnektir?
Rolünü kim iyi yaparsa.
O alsın mükafaatı.
...gözlenenin temel kaygısıdır:
Beğenilmek ..
Sevilmek ...
Alınmak ....
Övülmek,
Bilinmek,
Saklanılmak.

Unutulmamak isteyen:
Model olarak etkinliğini değer üzerinden estirmeli ki ayarı dengince takdir edilebilsin.
Susarak dinleyen güdülenmişse bu yüzden susuyor ve dinliyordur.
Sınıf’ta öğretmeni öğrenci dinlemiyorsa; iyice güdülenmemiştir
O yüzden susmamakta ve dinlememektedir. Güdülenmemiştir.
Bir deyişiyle: " Ağzına bir parmak bal çalmadıkça ne öğrenciyi güdüleyebilirsiniz, ne de yolda giden herhangi birini."
Güdüleme motivasyon, mükafaat, tatlı dil, inandırıcılıktır. Tutarsız olursan çocuk çelişkiyi anlar soğur.
Sabahleyin yataktan kalkmak istememiz yaşam stratejimizin güdüsüdür. İstemedikten sonra hiç birşey de mutlu ve başarılı olmak beyhudedir.
Çocukları muazzam hayat’a hazırlarken..
Onları istemeğe sevketmeliyiz...
İSTEMEĞE
" Can-ı gönülden istemeliler!"