5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
788
Okunma
Dünya gerçekten tersine döndü. Ülkemiz durumu olarak değil, benim hayatım da terse döndü.
Hergün olduğu gibi dün de öğle ve akşam yemeğim olan yemeğimi ikindi vakti yedikten sonra
anneme gittim. Annem yalnız bir evde oturuyor ama yalnız yaşamıyor. Annemin evinin üst katında benim küçüğüm Nazife oturuyor. İki yıl öncesine dek ben annemin evinin alt katında
otururdum. Bu yıllarca sürdü.
Şimdi bahçemizin yerine bu evler yapıldı. Bende alt kısımdaki apartmanların birinde otururum.
Küçük kız kardeşimiz ise benimle aynı apartmanda oturur. Yani hepimiz bir arada sayılırız.
Eski evimizde evimin işini yapmadan yatakları toplar toplamaz üst kata anneme çıkardım.
Kardeşlerim umursamazdı bile. İki çocuğum vardı. Onlara yardımcı olmak amacıyla evde
terzilik yapıyordum. Annemin evini toparlayıp, yapılacak ev işlerini yapmadan oturmadım dikişe. Bu arada kardeşlerim gelir onlara hizmet etmekten gocunmazdım.Küçük kardeşim
evimize yakın olan işinden öğlenleri bazen uğrardı.İki elim kanda olsa onun yemeğini önüne
koyardım. Bayramım, seyranım yoktu. Her zaman çalışırdım. Arada dikiş gelmediği boş zamanlarım da olurdu tabii. Bu arada bir şeyler okur, yazar kendime zaman ayırırdım.
Annem benim gece de yanında kalmamı isterdi. İşim olmasa da o memnun olsun diye bütün
zamanımı onunla geçirirdim.Annemle tv de seyredeceğimiz diziler, programlar da farklıydı.
Gideceğimi anladığı an "Tamam kendi istediğin kanalı aç" derdi.Annem iç karartan dizileri
severdi. Ben ise komedi seyrederdim. Hayatımız yeterince dram, biraz da gülümseyelim derdim.
Ancak aşağı kata evime inince yaşardım kendimi. Ayrıldığım kocam bazı günler odanın ışığını görünce içkili olarak camın önünde sövüp saymaya başlayınca hemen lâmbayı söndürürdüm.
Sohbete daldım. Ne için oturmuştum yazının başına neler yazıyorum.
Öykünün başına döneyim.
Dün de anneme gittim. Elimde kumaş parçası ve torunuma dikeceğim pantalon kalıbıyla.
işimi çıkardım. Bir kaç saatte bir şeyler yapabilmeliydim.Yere yaydığım bir örtünü üstüne
kumaşı ve kalıpları yerleştirerek pantalonu kesmeye başladım.Bu arada kardeşlerim sofra
hazırlıyorlardı. Mutfaktan masa getirildi ve oturdular. Beni de çağırdılar. Annem de "Hadi
sende gel" diyordu. Bu arada geçmiş günleri düşünüyordum. Durum tam tersiydi. Onlar
misafir gibi gelirlerdi. Şimdi ise ben. Gerçi annemin evinde kendimi misafir hissetmesem de
yazıyı kardeşlerim okusa anında topa tutarlardı beni. Allah’tan böyle bir alışkanlıkları yok.
Masaya oturdum. Annem ye diye bana ısrar ediyor. Ben ise aç değilim. Önceleri çayı sevmeyen ben çayı sever oldum. Çay ile bir şeyler yemek için oturdum. Annem kendi tabağına aldığı iki dilim domatesi beni yesin diye güçlükle masanın ucuna uzanarak almış.
Kardeşlerim gülerek söylediler. Bu hareket beni gerçekten çok duygulandırdı. Demek ki annem beni seviyor diye düşündüm. O domates dilimlerini önüme O koyduğu için severek
yedim. O gün de evime gitme süremi biraz daha uzattım. Biliyordum ki annem beni biraz daha kalsın diye gözümün içine bakıyordu.
23. 05. 2014 / Nazik Gülünay