14
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1253
Okunma


Yazının içinde yer yer Soma kelimesi geçecek ama Soma’daki feci cinayetten bahsetmeyeceğim. Dedim ya o konuda zaten bana söz düşmüyor. Memlekette ne kadar yazar-çizer, hindi misali düşünür, şair, edip, hukukçu, gugukçu, simitçi, kahveci, gazozcu varsa maşallah yazıyorlar, çiziyorlar. Ben bir başka şeyden bahsedeceğim.
Soma’daki feci cinayet üzerine en çok dile getirilen hususların başında denetim geliyordu ve deniliyordu ki ’’ Hani burası kazadan önce on defa denetim geçirmişti nasıl olur o halde böyle bir patlama?’’
Beyler ve bayanlar. Allah’ınızı severseniz çalıştığınız kurumlarda hiç mi denetim geçirmediniz? Amiri olduğunuz kurumların denetimlerden temiz çıkması için neler yaptığınızı şöyle bir gözlerinizin önüne getirin bakalım.
Unuttunuz mu? Durun o zaman ben hatırlatayım.
Bir emekli öğretmen olduğuma göre okullardaki denetimlerden bahsedebilirim tabii ki.
Efendim öncelikle denetlenecek okul ya da okullar hangileri ise oralara en az bir hafta önceden mutlaka denetim yapılacağı bildirilir. Bu haberler nasıl gelir, nasıl ulaşır bilinmez ama mesela İl ya da lçe Milli Eğitim Müdürü diyelim ki bizim okula bildirir bir hafta sonra okulun denetleneceğini.
Okul Müdürü toplar öğretmenleri ve ’’ Arkadaşlar bir haftaya kadar denetim var aman gözünüzü seveyim eksiğinizi gediğinizi tamamlayın.’’ der.
İlkokullarda sınıf öğretmenleri, orta ve liselerde branş öğretmeni olup bir sınıfın rehber öğretmeni olan öğretmenler, kendi sınıflarında harıl harıl görüntüyü kurtarma telaşesine düşer. Her biri oyuk oyuk olmuş sıraların üzerine örtüler yaptırılır. Boya badana eksiği varsa halledilir. Okul sobalı ise sobalar ful kadro yakılır ( Oysa bir hafta önce tasarruf tedbirleri mucibice zavallı öğretmen ve öğrenciler mor bir renkle ders işlemektedirler ) Kaloriferli okullarda en fazla 25-30 derece olan petek ısıları 60- 70 e fırlar. Yatılı okulsanız artık yeşil mercimek ve bulgur pilavının yerini fırında tavuk, pirinç pilavı, revani tatlısı, salata vs den ibaret mükellef sofralar alır.
Denetçilerin, yani bizdeki müfetişlerin kapıdan içeri girer girmez baktıkları ilk şey Atatürk Köşesi olduğu için daha önce bomboş bir büstten ibaret olan Atatürk Köşesi yazı, resim vs ile doldurulur. Atatürk büstü sarı yaldız boya ile boyanır.Sınıflardaki yırtık pırtık Türkiye haritaları yerine yeni haritalar yerleştirilir. Gençliğe Hitabe ve İstiklal Marşı tabloları olmayan sınıflara bunlar tedarik edilir.
Her zaman boş olan yangın tüpleri büyük sorundur elbette ama olsun ödenek gelmemiş olduğundan müdür beyin bir mazereti vardır. Gerçi bu mazeret nazar-ı dikkate alınmaz ’’ Efendim ne demek ödenek... Çevrenin ve okulun imkanlarını kullanarak tedarik edececeksiniz ’’ Denir. Müdür bey’in , Sayın müfettişim, veliler ’’ Yine mi para isteyeceksiniz ’’ diye veli toplantılarına bile gelmiyor itirazları da nazar-ı dikkate alınmaz bittabii. ( Biraz çarığı sağlamların okuluysa okul, iyi kötü bu yangın tüpü olayından da yırtar)
Ecza dolabı önemlidir okullarda. M.Ö ( Yani Müfettişten önce ) sadece bir tüp asprin ( Ki o da Nuh Nebiden kalmıştır..Taaa Tufan döneminden ) tendure di od ( Böyle yazılıyordu di mi ? ) ve Adem Babamız ile Havva Anamızın, incir yaprağından sonraki ilk buluşları olan ve böylece tesettür kıyafeti olarak kullandıkları sargı bezlerinden ibaret olan ecza dolabı malzemeleri bir bakmışsınız Hacettepe Tıp Fakültesinde göremeyeceğiniz malzemelerle dolmuş. Sanırsınız tüm öğretmenler Siyami Ersek ya da Mehmet Öz.
Sonra?
Sonra aylardır okunmayan yazılı kağıtları harıl harıl okunur/ Notlar not defterine( Şimdilerde e-okul sistemine tabiiki ) kaydedilir. Alelacele sosyometri, kimdir bu, otobiyogarfi , anketler filan yapılırarak dosyalar kabartılır. Eğitsel kol çalışmaları ile ilgili ’’ yaptık’’ göstermek için bol miktarda kağıt doldurulur. Neredeyse anılması, kutlanması gereken her gün kutlanmıştır, etkinlik yapılmıştır.
Veee...En önemli husus. Ders denetimi olacak ya her öğretmen sıkı sıkı tembih eder öğrencilere ’’ Ben şu soruyu soracağım, siz de böyle cevap vereceksiniz ’’ Diye.
Hiç unutmam. Bir İngilizce dersi denetiminde öğretmen arkadaş soruyor çocuğa ’’ What is your name?=Adın ne? Çocuk cevap veriyor : ’’ Hocam May Nane iz dı Dudu ’’ Müfettiş göz yaşları içinde kalkıp öğretmen arkadaşın elini sıkıyor bu dersteki öğrenci katılımından dolayı. öğretmen arkadaş soruyor: ’’ Sayın müfettişim branşınız nedir? ’’ Cevap veriyor Müfettiş Bey : ’’ Felsefe ’’ ’’ İngilizceyi nerede öğrendiniz?’’ Diye soruyor: El cevap: ’’ Hiç İngilizce bilmem ’’
Neyse...Her şey dört dörtlüktür okulda ve rapor faslı başlar.
.........İli.....Okulunda yaptığımız teftiş sonunda:
1- Okulun ve yatakhanenin fiziki yapısı tarafımızdan incelenmiş olup eğitim-öğretime son derece uygun olduğu görülmüştür. [ Hepsi Jeoloj Mühendisi ya, bir bakmada gördüler uygun olduğunu. ( 1999 Depreminde yerle yeksan oldu o fiziki yapısı son derece uygun olan okul. Allahtan deprem gece oldu. )
2-Eğitsel kol ve rehberlik çalışmaları arzu edilen düzeyde etkinliklerle yönetmeliklere uygun bir şekilde gerçekleşmiştir. ( Dosyalar kabarık ya ...Faaliyet var mı yok mu nereden bilecek..Dosyalara göre var )
3-Atatürk köşesi? Maşallah, süphanallah. Bundan iyisi Şamda kayısı.
4- Eğitim araç ve gereçleri dersler getirilmekte ve öğrencilerin faydalanmasına sunulmaktadır ( Eh yani Coğrafya öğretmeni haritasız, Matematik öğretmeni cetvel ve pergelsiz mi gelsin yani?)
5-Öğretmen ve öğrencilerin kılık kıyafeti ? Aman amannnn amannnn...İşte ona bayıldık. Bu ne zarafet, bu ne letafet, bu ne . Nee neee neeeee?
6-Ecza Dolabı? Hacettepe’de öyle bir ecza dolabı gördüysem iki gözüm önüme aksın
7-Yemekler? Öğrenciler karbonhidrat, protein, vitamin ve mineral manyağı olacak neredeyse. O konuda okul idaresini birazcık uyardık çocuklara arasıra da bulgur pilavı ile yeşil mercimek yedirsinler diye.
8-Öğrencilerin derse katılımları? Yahu ne öğrencisi, neredeyse dışarıdan insan toplayıp derse katacaklar. Olur da bu kadar olur yani.
Şimdi diyeceksiniz ki ’’Sami Hoca amma da uçtun. Şimdiye kadar müfettişlerin herhangi bir okula olumlu rapor verdiği görülmüşmüdür?’’ Yahu durun. Rapor birtmedi ki hele bekleyin. Unuttunuz yine...Her raporun bir de Ancaaaakkkkk diye başlayan kısmı vardır. Şimdi oradayız.
Ancakkkkkk
Yine yaptığımız denetimler sonucunda aşağıdaki eksiklikler tespit edildiğinden iş bu denetim sonucunda ..... İli......Okulu teftişimizden 60 puan almıştır. Görülen aksaklıklar şunlardır:
1- Okulun banyosundaki soyunma odasındaki bankların üzeri meşin kaplanmamış olduğundan bu banklara oturarak soyunan öğrencilerin kıçları üşümektedir.
2-Yemekler tabldot denilen ve içine farklı yemekler konan tepsilerle verilmektedir oysa porselen tabak olması lazım.
3-Aşçının başındaki kep maviydi oysa yönetmeliklerimiz beyaz kep diyor.
4-Günlük planlarda bazı öğretmenler dersin amacını dersin konusundan sonra yazmışlar oysa, önce amacını, sonra konusunu yazmaları gerekiyordu.
5-Okulun rengini de beğenmedik. Ne o öyle türbe gibi yemyeşil.?
Rapor bu minval üzere eksikliklerin sıralanması ile tamamlanır. Sonra bu raporlar ne olur işin doğrusu bilmem. Milli Eğitim Bakanlığına ilgili birimlere götürülür sanırım. Onlar da bakarlar ki oooooo okullar fıstık. O bahsedilen bir iki eksik nasılsa halledilir.
Okulda ne olur peki? Her sene ( Evet her sene ), Her dönem başında Öğretmenler Kurulu Karar Gündeminin İstiklal Marşı, saygı duruşu ve yoklama maddesinden sonraki maddesi ’’ En son teftiş raparonun okunması, teftiş raporunda belirtilen eksikliklerin nasıl halledileceğinin mülahaza edilmesidir. En az üç sene böyle devam eder. Bakanlık müfettişleri en erken üç sene sonra uğrarlar bir daha. İlköğretim Müfettişleri ise her sene uğrar lakin - darılacaklar, gücenecekler, hatta kızacaklar biliyorum ama doğruya doğru - onları pek sallayan olmazdı.
Ben ancak ve ancak içinde bulunduğum Milli Eğitimdeki denetimleri yazabilirim. Öyle anlaşılıyor ki başka kurumlarda denetimler farklı oluyor. Öyle ya millet ’’ Yahu on defa denetlenmiş bir ocakta nasıl olur böyle bir facia ??’’ Diye soruyor da.
Peki neden Katliam diye başlık attım? Ne bileyim işte öyle...
Not: Devlet okullarını yazdım ya...Özel okullarda denetim nasıl oluyor onu da anlatayım mı?