7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1115
Okunma

1890 yılında artık o güne kadar başta Rusya olmak üzere ingiltere, Fransa ve ABD nin diktiği fidanların meyvelerini toplamanın zammanı gelmişti. Gelmesine gelmişti ama Osmanlı Devleti’nin Bastil’i neresi olmalıydı ( Fransız ihtilalinin merkezi malum Paristeki Bastil Hapishanesiydi )
Aslında isyanın başlayacağı yer seçilmişti bile: Erzurum...
1889 yılından beri Kafkasya üzerinden oldukça önemli sayıda Ermeni Osmanlı topraklarına girmeye başlamıştı. İlk önceleri Erzurum ve çavresindeki il ve ilçelerde güya ticaret yapmak amacıyla gelen bu militanların amaçları yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlamış, Erzurum ve çevresinde bir ihtilal yapacakları anlaşşılmıştı. Çünkü sınırda Türk askerleriyle çatışmaya giren Kürt kıyafetli silahlı üç kişinin üzerlerinde Avrupa Hınçak Komitası liderlerinden Portakalyan’ın düzenlediği bildiriler bulunmuştu. Bu arada Erzurum’da kurulan Anavatan Müdafiileri örgütü de mercek altına alınmıştı. ( II. Abdülhamit’in kurdurduğu Teşkilat-ı Mahsusayı yani bu günün MİT ini yabana atmamak gerekir ki Ermeni iddilarında bu teşkilatın Ermenilere karşı çok büyük katliamlar yaptıkları ileri sürülür.)
Bu arada Erzurumda hükümet yetkilileri sık sık Ermenilerin Avrupa’da neşredip bölgeye soktukları yayınlar ele geçirirler. Ve bütün bulgular Erzurum’da iki noktayı işaret etmektedir: 1- Erzurum Ermeni Kilisesi 2- Erzurum Sanasaryan Ermeni mektebi. Nitekim 17 Haziran 1890 da Erzurum ve çevresinde Görev yapan 4. Orduya ( Hamidiye Alayları daha sonra bu Orduya bağlı olarak görev yapacaktır.) Sanasaryan Mektebinde Ermenilerin silah ürettikleri yolunda bir ihbar gelir. Bu ihbar üzerine önce gizli bir tahkikat yapılır ve okulun demirhane diye adlandırdığı bölümüne dışarıdan hiç kimsenin girmesine müsaade edilmediği görülür. 18 Haziran günü okulda resmi olarak arama başlatılır ama gerçekten de bir demir atelyesidir bu ve öğrencilere demircilik sanatı öğretilmektedir görüntü itibarıyla. Ayrıca okulda herhangi bir propaganda unsuru yayın filan da bulunmaz. Kısacası öyle büyük bir olayın çıkmasına sebebiyet verecek hiç bir şey yok gibidir ve o gün için konu ’’ Bir yanlış anlama’’ denilerek kapanmıştır. Ertesi gün bazı Ermeniler dükkanlarını kapatmış, bazıları ise devlete sadık olduklarını beyan etmişlerdir Erzurum Valisi Samih Paşa’ya...Sonunda Ermeni heyetiyle görüşülmüş ve ortada bir sorun olmadığı görüşüne varılmıştır. Ancak komitecilerin istediği bu değildir tabii ki
20 Haziran 1990 da harekete geçen komiteciler bir taraftan bilidirler dağıtırken bir taraftan da dükkanlarını açan Ermeni esnafın dükkanlarını tahrip etmilşer, hatta kendilerine engel olmak isteyen psikos çaresizce Türk askerinden yardım istemişti.Bu arada kilise civarında toplantı komitacılar. Vali Samih Paşa askeri birlikleri gönderdi oraya ama askerlerin üzerine ateş açıldı ve bir asker şehit oldu.İşte bundan sonra Erzurum karıştı. Bir askerin şehit olduğunu duyan müslüman halk Ermenilere, Ermenilerin dükkanlarına saldırdı.
Erzurum’daki bu ilk isyan hereketinde ölü - yaralı blançosu resmi kayıtlara göre şöyleydi: Çıkan çatışmalarda bir askerden başka Müslüman halkdan iki kişi öldürülmüş ve kırk beş kişi sopa ve kılıçlarla yaralanmıştır. Bazı Müslümanların dükkanları yağmalanmıştır.
Ermenilerden sekiz kişi öldürülmüştüş, altmış iki kişi yaralanmıştır. (Bu beyanlar sağlık kuruluşlarında tutulan kayıtlara dayanmaktadır.)
Ölüm ve yaralamalardan suçlu görülüp yargılanan 28 Ermeni, 22 Eylül tarihinde serbest bırakılmışlardır. ( Tabii ki yabancı baskıları sonucu )
Erzurum’daki bu ilk isyan yabancı basında geniş şekilde yer almış hatta Rus gazetelerinden Novoi Vremie , Rusya’nın bu olaylara kayıtsız kalamayacağını söylerken İngilrete’de muhalefet partisi meclise soru önergesi vermişti ama bular Hınçakçı Ermenileri tatmin etmiyordu.Nitekim Hınçak ileri gelenlerinden Khan-Azad ’’"Biz, o kanaatta idik ki, Erzurum’daki Avrupa devletleri konsolosları derhal olayı müthiş bir şekilde hükümetlerine aksettirecekler ve Ermeni meselesi de bu suretle hemen bir sonuca varmış olacaktı. Fakat bu olmayınca herkesi bir hayret kapladı.
İdare heyetimizde bu meseleyi müzakere ederek şu sonuca vardık: Avrupa büyük devletlerini bu taş gibi ilgisizliklerinden uyarmak için, Padişah’ın başkentinde elçilerin burunlarının dibinde büyük bir gösteri tertip etmeyi kararlaştırdık."
Evet Erzurumda 1890 da ilk isyan başlatılmış, aynı yıl ülkenin başka topraklarında da benzer olaylar olmuştu ( Yukarıda belittim ) ama bunlar şimdilik çok çok endişe verici olaylar değildi.
Madem Erzurum dedik Erzurum’la devam edelim:
Erzurumda asıl kanlı olaylar 1895 yılında olur. ( Ondan önce 1894 deki Sason Ayaklanması da çok çok önemlidir. Ondan gelecek bölümde bahsedeceğim ama Erzurum konusunu bölmemek için devam ediyorum Erzurum’a )
1894 yılında Sason’da büyük bir Ermeni ayaklanması gerçekleştirilmiştir. Bu ayaklanmada, Hınçak Komitesi başarı kazanmış ve başta İngiltere olmak üzere Fransa ve Rusya, Osmanlı Devleti’ne bir memorandum vererek Ermenilerin yaşadığı yerlerde, taahhüd edilen reformların yapılmasını istediler. Osmanlı Yönetimi, Avrupa devletlerini teskin etmek ve gerçekten doğu vilayetlerinde bir reform yapmak için Anadolu Reform Müfettişliği’ni kurmuştur. Avrupa devletlerini böylece harekete geçiren Hınçak Komitesi, 1895 yılında genel bir ayaklanma ile netice almak istemiştir. Temmuz ayında Babıâlî baskınıyla başlatılan olaylar, bütün Türkiye’yi sarmıştır. Şakir Paşa’nın başkanlığında kurulan Anadolu Reform Müfettişliği’nin kurulup Anadolu’da göreve başlaması, Ermeni halk tarafından iyi karşılandı. Vilayetlerde Müfettişi karşılamak için düzenlenen törenlere Ermeni halk da çoşkulu bir şekilde katılmıştır. Ermeni ihtilâl komitecileri ise bu tayinden memnun olmamışlardı. Bunun için teftiş heyetini protosto maksadıyla harekete geçen komiteler, heyetin Vilâyet-i Sitte’ye gelmesinin hemen ardından birçok yerde isyanlar çıkardılar. Reform Heyeti’nin güzergahı olan Trabzon, Gümüşhane, Bayburt, Erzurum, Hınıs, Muş, Bitlis ve daha bir çok yerde yirmiden fazla silahlı isyan çıkarılmış ve çok sayıda insan katledilmiştir.
Aslında bu isyanı çok daha tafsilatlı yazmak mümkün ama yazı oldukça uzadağı için ve uzayınca da okunmadığından 1895 Eylül ve Ekim aylarında Erzurum ve çevresindeki il ve ilçelerde Taşnak ve Hınçak Ermenilerinin kışkırttığı , bizzat içinde yer aldıkları bu isyan sonucunda ortaya çıkan tabloyu vereyim özet olarak:
Bu ikinci isyan sonucunda Müslümanlardan 139 kişi ölmüş ve 254 kişi yaralanmış, Ermenilerden 1152 kişi ölmüş ve 494 kişi yaralanmıştır. Ermeni komitecileri, böylece müstakil bir Ermenistan hayali uğruna bir kaç gün içinde sadece Erzurum ve çevresinde 1291 kişinin hayatını kaybetmesine sebep olmuşlardı.
Not: 1-Yazının bu bölümü büyük ölçüde Yrd. Doç. Dr. Muammer Demirel ’in Erzurum’da Ermeni İsyanları (1890-1895) Başlıklı makalesinden alıntı ile yazılmıştır. Burada tabii ki ’’ İşte yine karşımızda Resmi Tarih--Kendi elimizle yazdığımız tarih--Bir türlü aklayamadığımız tarihimiz’’ İtirazları gelebilir. Hemen belirteyim ki bu makaleyi yazan Muammer Demirel , Louis Nalbandian gibi bir Ermeni , Justin Mc Carthiy gibi bir Amerikalının yazdığı kaynaklar da dahil altmış üç belgeden faydalanarak yazmıştır bu makaleyi.
2- ’’ Anadolu’yu karış karış gezin orada kemikler dile gelip size anlatacaktır Ermenilere yapılan zulmü’’ şeklinde yorum yapan ya da düşünenler için yukarıdaki resmi yayınlıyorum. O resimde Erzurum olaylarında öldürülen Ermenileri göreceksiniz. Ama daha sonraki bölümlerde başka resimler de göreceksiniz. Yakılarak öldürülen müslüman Türkler mesela. Önlerine yığdıkları kurukafalar ile birlikte fotoğraf çektiren Ermeniler mesela...
Ne yazık ki resimlerin hepsini birden yayınlama imkanımız yok tek bir bölümde. Ya da var ama ben bilmiyorum.