5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1002
Okunma

30 Mart yerel seçimlerine doğru gittiğimiz şu günlerde (takip edebildiğim kadarıyla) hükümeti oluşturan. Başta AKP ve ana muhalefet partisi CHP olmak üzere, mecliste temsil hakkına sahip MHP, BDP ve hatta meclis dışındaki partilerde dâhil, hiç birinden meydanlar da yâda televizyonlar da demokratikleşme ve gelir dağılımındeki adaletsizliğe dönük bir söylemle karşılaşmadım. Bütün siyaset yolsuzluk iddiaları ile pareler yapı arasına sıkışıp kalmış. sanki ülkemizin ve insanımızın tüm sorunları çözülmüş veya yokmuş gibi bir seçim propagandası sürdürülmektedir. İşin ilginç tarafı sade vatandaşın gündemi ve söylemleri de aynı kısır döngüye takılıp kalmıştır.
Oysa ülkemizde halen uygulana bilir demokrasi eksikliği ve ciddi manada adaletsiz gelir dağılımı bozukluğu vardır.
Öyle ki bir taraftan fiyatı yüz binlerce dolar olan lüks otomobillere üç ay önceden para yatırmış sıra bekleyen veya her biri milyon dolarlardan satılan lüks daireleri kapış kapış alan insanların olduğu bir ülkede. halkın önemli bir çoğunluğu askari ücrettin bile altında çalışmak zorunda kalıyor ve yaşam savaşı veriyorsa ve yine azımsanmayacak sayıda bir kısmı insan da çöpten ekmek topluyorsa
Bu insanları dini ve milli söylemlerle bir yere kadar oyalıya bilirler bir yerden sonra artık insanlar bu değerleri sorgular hale gelir ki buda toplumun ve bireyin ruh sağlığını olumsuz yönde etkiler ve buda insan hakları ihlaline dönük son derece tehlikeli bir sürece doğru gidiş demektir. Son yıllarda yaşanan cinnet geçiren insanların yaptığı aile içi katliamlar bunun en somut örneği ve sinyali niteliğindedir.
Siyasi partiler sağduyudan uzaklaşıp üç beş puan oy devşire bilmek adına halkı kışkırtan söylemlerde bulunmaktan önemle kaçınmalıdırlar.
Dün mecliste uygarca, bilgi ve akıla sorunları çözmeleri gereken vekillerin bir birleriyle yumruklaşmaları bu gün sokaklarda partilileri karşı karşıya getirip önemsiz nedenlerle kavga edip birbirlerini yuhalamalarına kadar gelmiştir. Yarınlarda da seçmenin çatışması kaçınılmaz hale gelir ki bu ülkemiz için felaket olur. Bu nedenle her siyasi parti, her milletvekili, her partili ve her seçmen demokrasi şöleni ve bir bayram havasında geçmesi gereken secim sürecinde, tahrik edici söylemlerden özenle kaçınmalıdır.
Eğer kaçınmıyorsa şunu bilmemiz gerekir ki o kişi veya kişilerin ülke ve millet umurlarında değildir onların sorunu eğer varsa yapılan yolsuzluktan pay alamama sıkıntısı yâda alma mücadelesidir
Siyasi düşüncemden çok uzak olmasına karşı şu ana kadar olan sürede seçmenine sakin olmayı telkin eden ve çözümün demokratik hak olan sandıkta aramasının gerektiğini söyleyen Sayın Devlet BAHÇELİ beyefendiye bu konudaki hassasiyetin den dolayı hakkını teslim etmek adına teşekkür eder saygıyla selamlarım.
Diğer siyasi pati liderleri ve siyasetçiler de aynı hassasiyeti göstermelidirler ırkçı kışkırtmalarla dini ve mili söylemlerle insanları tavladıklarını zannederek vatandaşın demokratik ve ekonomik beklentilerini göz ardı edilmemelidirler.
Vatandaşın istediği medeni dünyanın sahip olduğu insan haklarıdır ve insanı olmazsa olmaz değer kabul eden demokrasi düzeyi ve insanca yaşaya bileceği gelir seviyesine sahip olmaktır.
Aksi düşünce ve davranış vatandaşla tehlikeli dans etmek olur ki, vatandaş olur ya bu tür dansı beceremezse ayaklarına basıp canlarını yakabilir.
Bir dost.
Serhat BİNGÖL 06 /03/ 2014