22
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1908
Okunma


Sitemizin değerli şairelerinden Yasemen Akyürek’in bir paylaşımını gördüm bu gün face bookta...Aynen şöyleydi:
’’iNSANIN EVİNE KAVUŞMASI NE KADAR BÜYÜK BİR NİMET:
HELE DE BENİM GİBİ ANAHTARI İÇERİDE UNUTUP ARADIĞI BÜTÜN ÇİLİNGİRLERİN MEŞGUL OLDUĞUNU GÖREN BİRİ İÇİN
2 SAAT MERDİVEN KENARINDA OTURUP KENDİNİ TERKEDİLMİŞ ÇOCUKLAR GİBİ HİSSEDERKEN KAHRAMAN ÇİLİNGİRİN GELİP KAPIYI AÇMASI KADAR DA BÜYÜK SAADET YOK SANIRIM:(((((((’’
İşte bu durum bende bir anıyı canlandırdı. Size onu anlatayım:
Yıl 1996...Kocaeli’den Afyonun Sandıklı İlçesine tayinim çıkmış ve oldukça güzel bir ev bularak yerleşmiştik.
Sandıklı’nın pazarının kurulduğu bir pazartesi günü hanımla birlikte pazara gitmeye karar verdik. Evde büyük oğlum Cihangir, ( Hani şu kahramanlığı ile sitedeki bir bloğun ve onlarca canın yanmaktan kurtulmasını sağlayan oğlum ) Küçük oğlum Yunus ( Zihinsel ve bedensel engelli olan oğlum ) kaldı. Ortanca oğlum Tuğrul yanlış hatırlamıyorsam okulda idi. Kızım Tuba da bizimle pazara gelmişti.
Pazar alışverişimizi yaptık ve eve geldik. Apartmanın dış kapısını anahtarla açıp ikinci kattaki evimizin kapısı önüne geldim. Hanıma ’’ Hanım evin anahtarını ver de kapıyı açayım ’’ Dedim. O da bana ’’ Ben anahtar almadım. Sendekiler evin anahtarı değil mi ?’’ Diye sordu. Ben ’’ Cebimdeki iki anahtar da Apartman dış kapısının anahtarı, evin anahtarları sende olacaktı. Bak bakalım ’’ dedim ama hanımda anahtar manahtar yok...’’Neyse evde nasılsa Oğlum Cihangir var kapıyı o açar’’ Diyerekten zili çaldık. Çalmasına çaldık ama ne gelen var ne kapıyı açan.
Bu sefer kapıyı yumruklamaya başladım ama içeriden yine ses gelmiyor. Özürlü kardeşini bırakıp da bir yere gitmesi mümkün değil...Bizi sardı mı bir telaş...
Mahalleden bir delikamlıyı merdivenle balkona çıkardık. Delkanlı balkon penceresinden baktı ve ’’ İçeride, kanepenin üzerinde öylece yatıyor’’ Deyince daha da telaşlandık. Yunus da yatıyordu çünkü. ’’ Eyvah sobadan zehirlendiler mi ’’ Telaşı başladı bu sefer.
Konu komşu döküldü. Kapıyı kıracağız neredeyse ’’ Cihangiiirrr..Cihangiiir...Aç şu kapıyı ’’ diye ama bizimkinde en ufak bir kıpırtı bile yok.
Komşulardan anahtar getirttik fakat hiç biri kapıyı açmadı. Bunun üzerine çilingir aramaya başladık. Allahtan okulumun tam karşısında bir çilingir vardı ve komşulardan birinin taksisiyle çilingiri bulduk. Lakin bu sefer de çilingir nazlanıyor. ’’ Abi gelirim, o kapıyı da açarım ama ben geldiğimde oğlunuz benden önce uyanır da kapıyı açarsa ben yine paramı alırım. Çünkü dükkanımı terk edeceğim sizin yüzünüzden ’’ Dedi...Ben de ’’ Yahu sen gel yeter ki..O kapı açılsın da ister sen aç ister kendiliğinden açılsın, ben paranı vereceğim ’’ Diyerekten çilingiri ikna ettik ve eve getirdik.
Adam biraz uğraştı kapıyı açmak için sonra bana döndü: ’’ Abi kapının arkasında kalmış anahtar. Bir başka anahtar varsa onunla ittirelim. Kapının arkasındaki anahtar düşssün. O zaman ben bu kapıyı açarım ’’ dedi. Elimi cebime soktum ve apartman dış kapısının anahtarını verdim çilingire.
Çilingir anahtarı soktu. Anahtar yuvaya tam oturunca şöyle bir çevirdi, kapı şak diye açıldı. Meğer benim her ikisi de dış kapının anahtarı sandığım anahtarlardan biri bizim dairenin kapısının anahtarı değil miymiş?
Neyse...Çilingirin parasını verdik...Neticede kapıyı o açtı.
Bu arada Cihangir de gözlerini ovuştura ovuştura yanımıza geldi. Bir de ’’ Ne oluyor yaaa..Bu ne gürültü ’’ demesin mi? Normal şartlarda eşek sudan gelinceye kadar dövmem lazımdı ama her iki evladımın da sağ salim olduğunu görmenin verdiği rahatlamayla dokunmadım namussuza...
Haaa..Bu arada asıl dayağı hakkeden bendim tabii ki. İnsan cebindeki iki anahtarın birinin dış kapının, ötekinin daire kapısının anahtarı olduğunu bilmez mi? Haydi bilmez diyelim. Komşulkardan gelen o kadar anahtarı deneyip de kendi cebindeki anahtarı denemez mi? Denemez çünkü o çilingirin o gün benden alacağı bir otuz beş lira vardı. O nasip onundu..Bir şekilde o parayı ona vermem gerekiyordu.
Velhasılı kelam: Sevgili Yasemen. Senin derdin dert midir benim derdim yanında ))))))))