3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1228
Okunma


Daimi’nin sözlerini yazdığı şiirinden derlenmiş, hemen her yaştan insanın bildiği bir türküdür. Ne ağlarsın benim zülfü siyahım buda gelir buda geçer ağlama , diye başlayan türkü, göklere erişti figanım ahım buda gelir buda geçer ağlama diye devam eder. duygu yüklü bu türküde olduğu gibi hüzünlerde gelip geçicidir aslında
Nefes alıp vermek değil, hissettiğimiz duygulardır yaşamak.
Soğuk bir aralık akşamında hastane bahçesinde tanımıştım o insanı. Ak düşmüş bakımsız sakaları pejmürde haliyle, eski püskü paltosuna sarılmış iki büklüm oturduğu bankta, sigarasından derin nefes çeken, yaşlı adam bir taraftan da ne ağlarsın, benim zülfü siyahım diye başlayan türkünün sözlerini mırıldanıyordu, oturduğu yerde. Üşüdüğünden midir, içinin kederli yangısından mıdır bilinmez, mırıldandığı türkünün eşliğinde bir oyana bir bu yana usul usul sallanıyordu, yaşlı adam. Kim bilir? nasıl bir duygu yarası, nasıl bir derdi vardı!.. Kim bile bilir ki acılarının derinliğini, kendisinden başka.
O hüzünlü hali hiç gözümün önünden gitmeyen yaşlı adamın mırıldandığı türküyü ne zaman dinlesem, hep o gelir aklıma. Sanki güç buluyordu bu türkünün sözlerinde, hadi yıkılma direnmelisin der gibiydi kendine.
Mutlaka, hepimizin kederli günleri olmuştur hayatta. Çaresizliğimiz den bildiklerimizi unutur cahil olur ne yapacağımızı bilemeyiz, kristal vazo gibi ellerimizde tutuğumuz hayat bir anda tuzla buz oluverir adeta avuçlarımızda, bütün hayallerimizin, emeklerimizin heba olduğunu düşünürüz ümitsizce, işte o anda biz farkında olmasakta hep süregelen yaşam koçu girer devreye yani, Zaman evet zaman,
Zaman her şeyin ilacıdır derler. Gerçektende öyledir. yoksa sevdiklerini kaybetmeye, ayrılık ve ölümü gerçeğine, yaşadığı onca acılara nasıl dayanır insan.!!!
İnsan öyle bir özellikte yaratılmıştır ki, yaşadığı tüm acıları kederleri hüzünleri bir gün mutlaka unutur. Duygu yarası da aynı beden yarası gibi tazeyken canını yakar insanın hiç kapanmayacakmış gibi gelir, oysa duygu yarası da kapanır zamanla kabuk bağlar ve geçen sürede o kabuk da kurur çürür ve yok olur gider.
Acıları mazinin derinliklerine bırakıp, kendine yeni bir şans vermeli gülün dikenlerine rağmen tutup koklaya bilmeli o eşsiz güzelliği olanca nefesiyle ciğerlerine kadar çekebilmeli insan.
Yeniden hayal kurma vakti gelmiştir, yine ümitleri yeşertme ve kocaman umutlar besleme zamanıdır türküde olduğu gibi, bir gülün çevresi dikendir hardır, bülbül har ellinde ah ile zardır, nede olsa kışın sonu bahardır buda gelir buda geçer ağlama,
Eğer yaşam devam ediyorsa mutlaka her karanlık gecenin bir aydınlık sabahı her zor kışın bir güzel baharı vardır. Bu bilinçle hayatın içine nüfuz edebilirse, işte o zaman olgunlaşır insan.
Türkünün, sonun da olduğu gibi, Daimi’yim her can ermez bu sırra gerçek kâmil olan yeter o’n ura Yusuf sabır ile vardır mısıra buda gelir buda geçer ağlama.
İnanırsa yaratana ve sabırla göğüs gerebilirse yaşadığı acılara bir gün gelir ulaşır mutlaka vuslat’a
Ulaşır elbet insan o mutlu zamana mırıldandığı türkülerin eşliğinde.
Serhat BİNGÖL