17
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1532
Okunma

...............................................3 MAYIS’IN 64. YILININ HATIRASINA SAYGI İLE...
3 MAYIS dendiğinde; 1944 yılında Türkiye’nin siyasi hayatında büyük çalkantıların ayyuka çıktığı, milletten habersiz olan olayların bir avuç üniversiteli, öğretmen, asker ve genç ilim adamlarımızın faaliyetleri ile gün yüzüne çıkarılmış ve o zamanın şartlarında tepkilerini çıkardıkları dergilerde dile getiren vatanseverlerin tutuklanıp hapishanelere doldurulması, olmadık işkencelere maruz kalmasını aklımıza getirir...
Almanya’nın başkeseni Adolf Hitler ve Sovyetler Birliğinin lideri eli kanlı katil Stalin’e hoş görünmek adına vatanseverlerin milli duruşlarını durdurmak ve faaliyetlerini yok etmek için başlattığı linç hareketinin acı hikayesidir 3 mayıs. Mustafa Kemal’den sonra devletin başına kabus gibi çökenlerin zalimliklerinin, vicdansızlıklarının unutulmaz hikayesidir. Sırf devletinin ve milletinin bekasını düşünmekten, Türkiye dışında yaşayan soydaşlarının hak ve hukuklarını korumaya yönelik faaliyetlerinden gayri düşünceleri olmayan vatansever Türk gençlerinin tabutluklarda 500 mumluk lambalar altında işkencelerde benzi solan, hayata küstürülen, analarından doğduklarına pişman ettirilen nur yüzlü Türk evlatlarının ölüm pahasına direnişlerinin hikayesidir 3 MAYIS!
Zamanın başbakanı Şükrü Saraçoğlu’na; ülkemizde ve devlet yönetiminin kadrolarında nelerin olduğunu, hangi oyunların oynandığını, komünistlerin milli eğitim bakanlığı başta olmak üzere, önemli üniversite kadrolarının özellikle marksist kişilerden seçilip görevler verilmesinin devlete, millete ve gelecek devlet kadrolarını oluşturacak ögrencilerimize büyük zararlar verip, gelecekte telafisi mümkün olmayan durumların vukuu bulmasının kaçınılmaz olacağını dile getiren bir mektup gönderen genç ögretmen Hüseyin Nihat Atsız Bey; her türlü açıklamaların yer aldığı mektubunu kendisinin çıkartmış olduğu Orkun dergisinde BAŞBAKANA AÇIK MEKTUP adında yayınlamıştı. Hiç kaale almayan devrin başbakanı Saraçoğluna ikinci açık mektup yayınlamasının ardından; Milli Şef olarak nitelendirilen İsmet İnönü’nün emri ile yurt çapında Türk milletine hizmeti şeref bilen vatanseverlerin tutuklanması için kolluk görevlileri, istihbarat birimleri görevlendirilmiş ve kısa zaman içinde birçok vatansever apar topar evlerinden alınarak zindanlara konmuştu. Zindanlara konmakla kalınmamış; düşman devletlerin bile yapamayacağı en adi işkencelere tabi tutulmuşlardı. Tutukluların arasında belli başlı olan vatansever Türk evlatları şunlardı;
Alparslan Türkeş, H.Nihal Atsız, Orhan Şaik Gökyay, Necdet Sançar, Fethi Tevetoğlu, Zeki Velidi Togan, Muzaffer Eriş, İsmet Tümtürk,Reha Oğuz Türkkan , Osman Yüksel Serdengeçti... ve daha niceleri...
Mahkemelerde ifadeler alınmış ve son karar aşamasına geldiğinde Milli Şef’te ve hükümeti yönetenlerde bir tedirginlik ve iftiralarının suratlarına çarpılacağını bildikleri için Ankara’yı terk etmişlerdi. Yurdun dört bir yanından akın eden vatandaşlarımızın yanı sıra, üniversitelerin asil Türk gençliği mahkemenin yapılacağı salona akın etmişler, mahkeme salonu hıncahınç doldurdukları gibi dışarıda da büyük kalabalık oluşmuştu. Polisin baskısı olsada, yiğitlerin umrunda olmadan bekleşiyorlardı sloganlar atarak, marşlar söyleyerek... İnancın demir kapıları eriteceğini biliyorlardı Mustafa Kemal’in vatan sevdasına and içmiş koçyiğitleri... Biliyorlardı ERGENEKONDA demir dağların eritilip AYDINLIK yarınlara koşulacağını....
Mahkeme heyeti kararı açıklarken ayağa kalkan Hüseyin Nihal Atsız ve arkadaşları; BERAAT sözü çıktığında hakimin ağzından, salon biranda anababa gününe dönüvermiş, haklılıkları Türk adaletince tescil edilmişti artık! Yalan ve iftiralarında boğulanlar, yaptıklarından dolayı bir nezaket bile göstermemişler, düşmanlıklarına devam etmiş olsalarda; Türk Milliyetçilerinin şanlı mücadelesi o gün; 3 mayıs 1944’te mahkeme salonundan dava arkadaşlarının omuzlarında dışarı çıkan ATSIZ ve arkadaşları Ankara sokaklarında bir bayrak gibi esmişlerdir ve o günden itibaren Türk milliyetçileri bu günü kendilerine bayram etmişlerdir ve her yıl coşku ve sevinçle kutlanmaktadır.
3 MAYIS’ın bize kazandırdığı ne olmuştur?
3 MAYIS; vatanseverleri, vatanına ve devletine düşman olanlara karşı uyanık olmayı ögretmiştir!
3 MAYIS; yabancı doktirinlere karşı, kendimize aid öz fikriyatımızın doğmasına vesile olmuştur yani TÜRK DOKTİRİNİ doğmuştur!
3 MAYIS; Türk milliyetçilerinin aksiyonerliği başlamış oldu!
3 MAYIS; Mustafa Kemal’den sonra dumura uğratılan vatanseverliğin yüreklere yeniden inmesine öncülük etmiştir!
3 MAYIS; kendi özüne, milletine, devletine, memleketine bağlı YAVUZLARIN yeşertilmesine rehberlik etmiştir!.. Ve sayısız ilim ve irfanla donatılmış milli kadrolar yetişmesine vesile olmuştur!..
3 MAYIS 1944 64. yılı kutlamasını idrak ederken, o günlerin şanlı mücadelesini yüreklerimize tutuşturanları rahmetle anıyorum. Ruhları şad olsun!Selam olsun onlara, selam olsun 3 MAYIS BAYRAĞINI dalgalandıran yüreklere...
3 MAYIS karşısında saygı ve hürmetle eğiliyorum... Nice 3 MAYISLARA...
Zafer Direniş
...