8
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1335
Okunma

Doğrusunu konuşmak lazımsa, hepimizin elini ayağını yerden kesen bir, sıfırlı bilim çağındayız. Beklide birkaç adımda ileri gitmişiz, hayaline kapılmayanımız da yok değil.
Ben günlük kullandığımız rahatımızı artıran icatlar için minnettarım bilim adamlarına.
Bir var ki, bu teknoloji icatları olan bilgisayarın bulunmaz bir nimet olduğunu çok zaman dile getirmişimdir hata (teberik)adlı kitabımda yer vermişimdir.
İşte elimizin altında olan hep cevap aranan yegâne soru. Günümüzde teknoloji derken; sanat alanında ne fayda getirdi.
Nerede iletişimin tozunu artırdı. Bu soruda alacağım cevap benim içinde, sizler içinde, çok önemli.
Öğrenmenin, tek yolu görerek, dokunarak, işiterek kanısının az biraz teknoloji ile hızlandığın, farkın olmayanımız yoktur sanırım.
Ama gelecek nesilde ha! Babam deyip, hazıra konmasın. Bu kadar güzel olanaklar keyfimize sunulduğu için…
Keza amaç insanların kullanımın da olan bu araçlar insanın, insana ulaşma adı altında. İnsanın kullandığını fark ettirmektir.
Nasıl mı? Hangi sayfaya girersek kendi alnında, usta ele avuca sığmayan şeffaflık maskesini takmış âdemoğlu ve âdem kızı görüyoruz.
Başta şairlik mesleğini çok ucuz hale getirilip. Yenilerine yenisi katıldı.
Belki çok kişi aman ne var yazsınlar diyeceğinizi duyuyorum.
Yazmakla zaten şair olunmaz, şairliğe bulaşan bu kirli ellerin bir an önce çekilmesi lazım.
İlk başta bu gibi insanların yaptığı meslek hırsızlığıdır. Duygu mesleği gibi görünse de.
Arkadaşlar siz susarsanız susun, kendinizce bana ne dersiniz deyin
Ama ben doğa kirliliği kadar edebiyattaki bu kirliliğe bir edebiyatsever olarak hayır diyorum.
Asıl üzüldüğüm şeyse. İki dizeyi bir araya getirme çabasında olmayan şahıslar ortalıkta çirit atıyor olması, yarına ne bırakacağım zevkini onlara bırakıp dönüp kalemimi kırmak istemiyorum.
Ne kadar kendi dalında usta şair varsa eteklerine yapışmış birçok cümle fukarası insan dolaşmakta. Ve hiç şaşırmayın altında ne arasanız var.
Başımdan geçen kısa bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir kitap fuarına gitmiştim. Şiir konuşuluyor emeklerinin karşılığını alamayanların isyanı vardı.
Çok sürmedi içeriye birkaç bayan ve bey girdi. Resmen kuyruk kuyruğa idiler.
Bende meraklıyımdır yanımdaki arkadaşıma sordum.”yahu kim bunlar?” dedim.
İşte, edebiyat bilimcisi, bu şair, şu şair, şu bestekâr derken gözleri dolu dolu olduğunu fark ettim.
Kim verdi bunlara bu sıfatı. Ne zaman aldılar. Kavgasında vaz geçmiyorum…
sözlerime son vermeden açık bir şekilde diyem sizler merdiven altı kaçak şiirlerin mimarı olmayın,şair şiirde önce ölür bizim ülkemizde…o şiir kişiyi yaşatır ..örnek Orhan veli, pir sultan,yunuslar gibi…….