14
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1899
Okunma

Bir önceki bölümde ’’Sadece özel akşam liseleri mi böyleydi?’’ Diye sormuş ve maalesef sadece özel akşam liselerinin bu durumda olmadığını beyan etmiştim.
Evet elbetteki tamamı diyemeyeceğim ama hatırı sayılı ölçüde özel Anadolu Lisesinin ya da özel meslek liselerinin durumu da özel akşam liselerinden çok farklı değildi. Tek farkla ki: Özel Anadolu Liseleri ve Özel Meslek Liselerinde okula devam eden öğrenci sayısı daha fazla, eğitim öğretim biraz daha ciddiydi.Ama onların pek çoğunda da sınıfta kalma denen bir olay yoktu. Avuç avuç para vermişsiniz, bir de çocuğunuz sınıfta mı kalsın yani?
Gerçi avuç avuç para diyorum ama bu da gerçeği tam yansıtmıyor. Çünkü -adını vermeden söyleyeyim- sadece bizim ilçede yirmiden fazla özel lise vardı. Evladının iyi bir eğitim almasını isteyen veli okul okul dolaşıp çocuğuna uygun okul arıyordu. Lakin bir tarftan da bu işi astronomik rakamlarla halletmek istemiyordu. Çocuğunun sene kaybetmesine ise hiç tahammülü yoktu. Öyle ya iki çocuk birden okutacaksa ve bu çocukları senelik ücreti 25.000 Tl olan bir özel liseye gönderecekse toplamda 50.000 Tl çıkacaktı cebinden ve çocuğu şayet sınıfta kalırsa bu 50.000 Tl çöpe gitmiş olacaktı.
Daha ucuz ve sınıf geçme garantisi olanlara yöneldiler. İşte orada devreye ’’ Sürümden kazanmak ’’ Anlayışıyla hareket eden ve senelik ücretlerini 1800 Tl ye kadar indiren özel liseler girdi. Ucuz etin yahnisi olamayacağını pek çok veli idrak edemedi maalesef. Bu vesileyle tüm velilere bir uyarıda da bulunayım: Eğer çocuğunuzu bir özel okulda okutuyorsanız ve o özel okulun yıllık ücreti şu anın parasıyla 10.000 Tlnin altındaysa ( Servis- yemek hariç ) O okuldan eğitim öğretim adına çok şey beklemeyin. Çünkü ben en son görevimi böyle bir okulda hem de idareci olarak yaptım maalesef.
Evet 2012-2013 Öğretim yılında bizim okul aynı zamanda Anadolu lisesi olarak da açıldı. Açılmasına açıldı ama açılışta çok çok geciktiğimiz ve iyi bir reklam yapamadığımız için, ayrıca ne servisimiz, ne yemeğimiz olmadığından, bunları bırakın hani okul ful kadro dolsa öğrencilerin teneffüse çıkacakları doğru dürüst bir bahçemiz bile olmadığından öğrenci toplayamadık. Sadece iki öğrenci ile açtık okulu. Bu öğrencilerden bir tanesi 9. sınıfta, on bir dersten sınıfta kalmış biri, yani bizim okulda sınıf tekrarı yapacak bir öğrenci, diğeri ise orta okulu bitirmiş ama senelerce okumaya ara vermiş bir genç..Normalde onu alamayız öğrenimine ara verdiği için, ama alındı.
Eğitim öğretime bu iki öğrenciyle başladık. 1. Dönemin sonlarına doğru biri 9. sınıf, diğeri 11. sınıf olmak üzere iki öğrenci daha geldi naklen...Biri düz liseden geliyor, ötekisi ise meslek lisesinden...Normalde alamazsınız. Çünkü Anadolu liselerinin ara sınıflarına ancak Anadolu liselerinden nakil yapılır. Yani 11. sınıf öğrencisinin bizim okula naklen gelmesi tamamen yönetmeliklere aykırı bir durum.Ancak özel okullar yönetmeliğinde de şöyle bir hüküm geçiyor: ’’ Özel yönetmeliği olan özel okullar kendi yönetemeliklerine göre öğrenci alırlar’’
Kendi yönetmeliğimiz var mı peki: Var..Hazırlamış Bakanlığa göndermişiz ve Bakanlıktan ’’ 10., 11. ve 12 sınıflara tüm okullardan öğrenci alınır ’’ Maddesini düzeltip değiştirerek yeniden gönderilmesi’’ diye yazı gelmiş. İşte bu noktada resmen çakallık yapıyoruz..Daha doğrusu patronlar işi çakallığa döküyorlar. Özel yönetmelik maddesi değiştiriliyor güya: ’’ Ara sınıflara her düzeydeki okullardan öğrenci alınır ’’ Yani ha Ali Hoca, ha Hoca Ali...Maksat Bakanlığı oyalayıp bu arada alabildiğimiz kadar öğrenci almak, soran eden olursa da ’’ Ben yönetmeliğimi gönderdim, reddi yönünde kesin bir yazı gelmedi..O Halde alırım...Ne yapayım yani kapıma kadar gelmiş öğrenciyi kapıda mı bıraksaydım.’’ diyebilmek...
Bakanlığa giden bir yazı öyle dirtekt oraya gitmiyor...Önce İlçe Milli Eğitime, Oradan İl Milli Eğitime, Oradan da Bakanlığa, ilgili birime...Bu arada bir de İl Milli Eğitim Müdürlüğünde yangın çıkmaz mı? Bizim yönetmelik hâla gelecek reddedilmiş ya da onaylanmış olarak))))))))))))
Birinci dönem sonlarına doğru 11. sınıf öğrencimizin ağabeyi de geldi sekiz zayıfla birlikte aylık ücreti 25.000 Tl olan bir özel okuldan. Müteahhit baba da dayanamamıştı artık bu yüksek meblağa. Hani çocukları sınıf geçse neyse...Bastırdı bizim patronlara 5.000 Tl yi o çocuğunu da aldık 11. sınıfa. Tam komedi. Okulda bir tane 9. sınıf, bir tane de 11. sınıf var ama 10. ve 12. sınıf yok.
İkinci dönem ortalarında çeşitli devlet liselerinden ve meslek liselerinden gelen öğrencilerle öğrenci sayımız 15 e çıktı. Yeni gelenler hep 9. sınıf öğrencisi. En başarılısının 7 tane zayıf dersi var. Altını çizeyim: En başarılısının yedi tane zayıfı var. Çıldırıyorum..Saçımı başımı yoluyorum, bin dereden su getiriyorum. Mesela ’’ Yahu bu çocukların hiç biri geldikleri okullarda ikinci yabancı dil Almanca diye bir ders görmediler. Burada Almancadan not vereceğiz bunlara. 1. Dönem karnelerinde Almanca diye bir ders yok..Başımız belaya girer ’’ Diye itiraz ediyorum ama takan kim. Cevap aynen şu ’’ Hocam..Bunların nakillerini yapan okulların idarecileri bilmiyor mu bu senin dediklerini? Onlar naklederken korkmuyor da sen alırken neden korkuyorsun? Ayrıca, bu öğrencileri almazsak senin ve öteki öğretmenlerin maaşını neyle ödeyeceğiz? Bu çark böyle dönecek’’
Bulduk ya bir savunma makanizması daha , ’’Öyle ya bu öğrencilerin nakillerini yapan bunca okul idarecisi korkmuyorsa ben neden korkayım.? Ayrıca..Yahu hakket, ben bunları almazsam üç aydır alamadığım maaşımı nasıl alacağım? Ama her şeye rağmen ilkeli olmak lazım, dik durmak lazım. ’’ Yok arkadaş almayacağım..Ben de bu okulun müdürüysem böyle öğrenci almayacağım ’’ Diyorum kendi kendime lakin bakıyorum vatandaşın biri okula gelmiş. Adamla anlaşmışlar. Parasının bir kısmını peşin alıp gerisi için senet yapmışlar: Bana söylenen sadece şu; ’’ Sami Hocam, filanca öğrenciyi aldık, siz de şimdi onu e- okuldan onaylayın ve sınıf listelerine ilave edin ’’ Yine kendi kendime ’’ Allah’ım, Ya Rabbim..İnşallah bu durumlar sadece bizim okulumuza mahsus duırumlardır’’ Diyorum.
Fakat kazın ayağı tam olarak böyle değilmiş. Bizim patronlardan birinin bir başka anadolu lisesi var..Okul ful kontenjan olduğu halde onlar da bu şekilde her okuldan naklen öğrenci alıyorlar... Ve daha pek çok özel okul aynı durumda..Aynaroz Kadısı adlı Tiyatro eserindeydi sanırım o replik ’’ Haram helal ver Allah’ım, Kadı kulun yer Allah’ım ’’
İşlerin iyice içine girince görüyorum ki ’’ Aman Allah’ım...’’ Müthiş bir sektör oluşmuş ben emeki olduğumdan beri. Bu sektörün adı : ’’ Öğrenci Pazarlama ’’ Evet resmen bir fahişenin pazarlanması misali öğrenci pazarlıyor bazı simsarlar. Bunlar kimdir, adları sanları asıl işleri nelerdir bilmiyorum ama bir şekilde dersleri zayıf olan öğrencilerin ya da çocuğunu özel bir okulda okutmak isteyenlerin veyahut Anadolu Lisesi sınavlarını kazanamamış bu yüzden de üzgün süzgün olan öğrencilerin velilerine ulaşıp onları çocuklarını gönderebilecekleri ucuz,kaliteli (!) özel okullara yönlendiriyorlar ( hatta ortada bir sebep yokken bile veliyi bir şekilde çocuğunu özel okula göndermeye ikna ediyorlar) ve bu yönlendirmelerinin neticesinde naklini alıp bir özel okula giden her öğrenci başına 1000 Tl komisyon alıyorlar o okulun patronundan. Düşünsenize bir senede 100 tane öğrenci pazarlasa al sana beleşten 100.000 kaat... Nakil vermemekte direnen okul idarcilerini ise avukatları, taaa Bakanlıkta bulunan adamları vs ile canından bezdiriyorlar. Hoş pek çok okul idarecisi dünden razı okulundaki en tembel, en disiplinsiz, en uyumsuz öğrencinin bir an önce okulunan sepet havası almasına. Ne diye elin itiyle köpeğiyle uğraşsın ki üç beş tembel, hiç bir işe yaramaz öğrenci için değil mi? Kısacası onlar da safra atıyor ve böylece çok kalabalık öğrenci sayılarını azaltmış oluyorlardı.
Hani bazı büyük patronlar, babalar kara para aklamak için uyduruk paravan şirketler kurarlar ya aynen o misal bizim okul ve daha pek çok benzeri de kara öğrenci aklama merkezleriydi. Öğrenciler 7, 8, hatta 11 zayıfla gelmişler, bizde tüm kirlerinden arınıp pir-ü pak olmuşlardı. Aynen akşam lisesinde olduğu gibi okulun yüzünü bile görmeyenleri vardı: Hatta karne günü okula telefon açarak ’’ Ya bu okul neredeydi? Bana tarif edebilirmisiniz? Bir kere geldiydim ama şimdi unuttum’’ Diyen öğrencim bile vardı.
Kendimden de yaptığım işten de nefret eder hale gelmiştim. Eğitim öğretimin bu hallere gelmiş olmasına mı yanarsın, bu hale gelmiş olan bir felaketin bir parçasının da bizzat kendin olduğuna mı yanarsın? Bir zamanlar valiler, doçentler, doktor, mühendis, pek çok öğretmen yetiştirmiş, defalarca üstün hizmetleri dolayısıyla ödüllendirilmiş bir öğretmenken şimdi kendini bu çakallara boğdurduğuna, böyle bir çarkın bir parçası olduğuna mı yanarsın?
Dönemin başında bana sıkı sıkı tembih edilmişti eğer okula gelen veli ’’Servisiniz, yemek var mı ?’’ diye sorarsa onlara ’’ Evet var ’’ diye cevap vermem. Hoş veli her nedense benim yüzümü bile görmüyor, kayıt kabulde parasını bastırdıktan sonra çocuğunu özel bir okula vermiş ve her halukarda sınıfını geçeceğinin garantisini de almış olarak çekip gidiyor idiyse de tek tük yukarıya benim odaya gelenlere anlatıyordum servis mervis olmadığını. Yemeğin ise okul hizmetlisinin yaptığı ve hepimizin yediği makara, menemen, pirinç ve bulgur pilavı ile kurufasülyeden ibaret olduğunu. Onlara kantin nanay, akıllı tahta nanay,sporun sadece bir masa tenisi masasından iberet olduğunu, onu da pin pon topu bulurlarsa oynayabildiklerini, yahu tarih ve coğrafya derslerinde kullanılacak bir haritamızın bile olmadığını anlatıyordum ama bazısı yılandan kaçar gibi kaçarken bazısı inadına dört elle sarılıyordu bizim okula.
Benim velilere okulun servisi, yemeği olmadığını, hatta eğitim öğretim adına da fazla bir şey beklememelerini açık bir şekilde anlatmam aleyhimde eksi puan oldu tabii ki. Veli mümkün olduğu kadar benden uzak tutuldu. Hele de sene sonunda, okulların kapanmasına on beş gün kala yani artık sınıfta kalacak öğrencinin durumu tabak gibi apaçık olduğu o günlerde okula gelip öğrencisini bize nakletmek isteyen bir kaç veliyi okuldan sepetlemem iplerimin çekilmesine neden oldu.
2013-2014 Öğretim Yılı için artık okulumuz yeni bir okul haline dönüşecekti. Yeni bir özel okul türü çılgınlığı başlamıştı: Özel Sağlık Melek Liseleri... Artık Anadolu Lisemizi de Akşam Lisemizi kapatıyorduk. Mecburen her ikisinin de öğrencilerini başka özel ya da devlet liselerine nakledecektik. Öyle de yaptık ama benim naklettiğim öğrencilerin karşılığında hiç bir özel okul patronundan komisyon almamam, alınması gereken (!) bu komisyonu alıp da bizim patrona vermemem, patronlar nezdinde bardağı taşıran son damla oldu. Zaten ayağım sakat olduğundan görüntü kirliliğine de neden oluyordum. Neticede 2013-2014 Öğretim yılında artık Sami Hocaya o okulda yer olamazdı. Olmadı da zaten.
Şimdi bu yazıyı okuyup da ’’ Mesele anlaşıldı..Sami Hocayı sepetlemişler okuldan o da bu öfkeyle veryansın ediyor özel okullara ’’ Diyenler olabilir. O konuda suskunum maalesef. Bu işerin içinde hiç olmamış olsam da biri böyle bir yazı yazmış olsaydı ben de aynısını düşünürdüm. Ama Allah da biliyor ki bu yazıyı yazmamın amacı şudur: Başbakanımızın zannettiği ve umduğu gibi özel okullar - özellikle de bu halleriyle - dersanelerin alternatifi olamaz. Özel okullara evet ama mutlaka özel bir okul olmalı özel okul...Kara öğrenci aklama merkezleri ya da ticrethane değil...Bu sağlanmadan dersanelerin özel okula çevrilmesinin hiç bir anlamı olmayacaktır. Bunu anlatabilmek için bu yazıyı kaleme aldım.
ÖZEL SAĞLIK MESLEK LİSELERİ ÇILGINLIĞI İLE DEVAM EDECEĞİZ İNŞALLAH