3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
702
Okunma
Dün bir toplantıya davetliydim, katıldım. Konferansın verileceği salona vardığımda fazla kalabalık olmadığını görünce üzüldüm. Çünkü; anlatılacak konu biz Türkleri çok yakından ilgilendiren, dünyadaki belli güçlerin üzerimize nasıl tezgahlar hazırladıklarının anlatımı ve özellikle ermenilerin Azerbaycan’da katliamları, soykırımı nasıl ve kimler tarafından ne için yaptırıldığının anlatılması idi.
Hayatımızı yakından ilgilendiren bir meseleydi!
Bu kadar önemli konferansa iştirakin hayli fazla olması gerektiğini düşündüm. Her konforun sağlandığı bu salona insanlarımıza dar geleceğini düşünerek gitmiş ve arkadaşlarıma demiştim;
’ Salon geleceklere yeterli mi? Sonra mahçup olmayın gelen misafirler için’
"Yok başkanım, yeterlidir’ dediklerinde sevinmiştim gelenler ayakta kalmaz diye...
Öyle olmadı. Yani; salona iştirak edenler, salonun yarısını bile doldurmamıştı! Konferansı veren değerli arkadaşım sayın Sefa M. YÜRÜKEL’in sitemli sözleri beni oldukça yaraladı. Dedi ki;
’Şimdi burada bir dansöz gösterisi veya futbol izlemesi yada;dans yarışması düzenlenmiş olsaydı, bu salon almadığı gibi; sokakları taşırırdı! Şu Lahey’de otuzbin’in üzerinde Türk ikamet etmesine rağmen, konferansımıza katılan sayıya bakın! Kendimize verdiğimiz önemi siz düşünün artık! ’ dediğinde utancımdan yüzüne bakamadım...
Sefa bey ne kadar haklıydı sözlerinde. Yıllardır bunu söyledim konferanslarımda ben de... Ne kadar vurdum duymaz bir toplum olmuşuz. Dünya devletleri üzerimize bahis oynarlarken, maalesef bizler kendimizi unutmuşuz. Bir milletin kaderini kendisi tayin ederliğinin idrakini unutmuşuz ve dalmışız barların loş ışıklarındaki sarhoşluğa veya sofiliğin ne olduğunu bilmeden soyunmuşuz veliliğe (!). Elimizde doksandokuzlu tesbihle cennet kapısı aralamaya uğraşırız... Habuki bilmezler ki; vatansızlıkta bir yerlere gidilemeyeceğini...
Konferası dinleselerdi vatandaşlarımız, sanırım pek çok meseleleri birinci ağızdan dinleyip, ne çok uykuya daldıklarını bileceklerdi, ama maalesef ter ,duman ve şarap kokularının hakim olduğu bar ve kahvehaneler tercih edildi...
Olsun bakalım !
Akıllar ne zaman başa gelir bilemem ama, bıkmadan, usanmadan milletimize olan hizmetimizi, duyarlılığımızı sonuna kadar devam ettireceğiz. Gaflete dalmış bizim insanımız olsada; milletimizin ve devletimizin temelidir onlar. Uyanışı mutlaka gerçekleştireceğiz!
Gelelim dünkü konferansa;
Değerli kardeşim Sefa M. Yüksel bey, Dünyadaki soy kırımları ile ilgili bilgiler verirken, genelde biz Türklere ve Kızılderililere yapılan soykırımları anlattı. Şimdiye kadar duymadıklarımızı, bilmediklerimizi belleklerimize kazıdı. Biz Türkler o kadar bilgisiz ve tarihi gerçeklerden bihaber kalmışız ki; şaşırıp kaldık! Neden duymadık veya birileri bu gerçekleri bizlere anlatmadılar yıllardır.Hocaali katliamını, Kerkük’deki Türkmen Türklerini, Bosna’da Boşnak Türk’ünü ve Türkiye içinde girişilen soykırım katliamlarını ispantlandırarak gözler önüne sermesi karşısında nutkumuz tutuldu! Bu katliamlarında sebeplerini sıralarkende, bundan sonra nasıl hareket edilmesi gerektiğini ve hangi önlemlerin arkasında yer almamızı açıkladı.
Aslında daha çok şeyler anlattı. Hele kendisi ile çok özel konuşmam ve aciliyeten nelerin öncelikle yapılması gereketiği birlikteliğine varışımız beni asıl memnun eden durumdu...
Türk Dünyası için ne çok şeyler yapsak, azdır! Bu şanlı milletim daha büyük hizmetlere layıktır ve ben; ömrünü bu yüce millete vakfetmiş biri olarak, hayatımın sonuna kadar Peygamberimizin övgüsüne mazhar olmuş milletimin hizmetkarıyım, onun ayağında turabayım...
İnşallah aydınlık yarınlarımız tez olur.
Ey şanlı Türk! Allah yar ve yardımcımız olsun!..
Zafer Direniş
...