6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
873
Okunma

İkindiye doğru uyandı. Kanepede boynu tutulmuş, zaten gerim gerim gerilmiş olan vücudu daha da gerilmişti.
Rüstem alt tarafı bir kahvaltı yapmış olmakla birlikte mutfak aynen fil girmiş züccaciye dükkanı gibiydi. Masanın üzerinde ekmek artığından reçele, çaydan yumurta sarısına kadar her türlü yiyecek artığı yeni evlenen kız çeyizi gibi serili vaziyetteydi.
Kendisine koyu bir kahve yaptı. Hiç kahvaltı yapacak durumda değildi. ’’ Bulaşığın da canı cehenneme . Nasılsa Rüstem ayısı akşam gelmeyecek. Ne zaman olsa yıkarım’’ Diyerek tekrar salona döndü. Kendisini bir külçe gibi kanepeye bırakırken neredeyse elindeki kahveyi döküyordu. ’’ Sadece ve sadece nefes alıp vermekten ibaret bir hayat için değer mi?’’ Dedi.
Günlerdir yapraklarını koparmadığı takvime uzandı. Eline aldığı ilk yaprakta yazan bir hadis dikkatini çekti: ’’ İki günü birbirine eşit olan ziyandadır.’’ Acı acı güldü. ’’ İki günü mü? Benim her günüm birbirine eşit. Demek ki hep ziyandayım. ’’ Diyerek kalktı ve bilgisayarına yöneldi. Acaba Engin’in de bütün günleri birbirine eşit miydi?
Engin karşısındaydı yine.
-Günaydın beyefendi.
-Ne günaydını lan. Akşam oluyor neredeyse.
-Bu ne kızgınlık yahu? Uyuyup kalmışım.
-Eyi poh yemişsin. Karı kısmı bu saate kadar uyur mu?
-Neler söylüyorsun sen ? Bu nasıl konuşma böyle?
-Ne oldu? Zoruna mı gitti? Sabaha kadar elin erkekleriyle fingirdeş, sonra da bu saatte ’’ elin adamına Günaydın ’’
-Yahu ne elin erkeği, ne elin adamı? Bir tek seninle konuşuyorum ben. Kocamdan sonra ilgilendiğim, arkadaşlık yaptığım tek erkek sensin.
-He he..Yedik biz de.
-Bana bak. Nasıl laflar bunlar böyle? Şaka yapıyorsan söyleyeyim. Kızıyorum .
-Kızıyorsan o koca g.tünü soğuk suya koy.
-Delirdin mi sen? Alkol filan mı aldın yoksa huzur evinde?
-He delirdim. Sizin gibi kaltakların yüzünden delirdim. Aklınız fikriniz şeyde.
-Söyle bakalım züppe. Aklımız fikrimiz neydeymiş?
-Sen daha iyi bilirsin. Kim bilir bu güne kadar üzerinden kimler geçmiştir.
-Terbiyesiz hayvan. Seni adam bildik, insan diye iki kelam eyledik kendini bi bok mu sanmaya başladın?
-Kendini bi bok sanan asıl sensin. İyi bir ayak olsan zaten böyle internet ortamlarında koca aramazsın kendine.
-Koca aramak mı? Unuttun galiba? Benim bir kocam var.
-Seni tatmin edemiyor galiba ki yeni kocalar arıyorsun kendine.
-Allah belanı versin e mi? Siz bütün erkekler aynısınız. Mutlaka buldun kendine bir orospu ondan bana böyle davranıyosun.
-Memlekette orospudan bol ne var? Aha biri de karşımda.
Müyesserin eli ayağı titremeye başlamıştı. Bu nasıl bir kabustu böyle? Aylardır konuştuğu, her sırrını anlattığı, anlattığı her sırrı dinlediği o nazik, o içten, o sımsıcak, o adam gibi adam Engin bir gecede nasıl bu kadar değişebilirdi? Son bir gayretle tekrar yazdı.
-Bana baksana sen? Kamera aç da yüzünü göreyim. Gözlerimin içine baka baka söyle tüm bu söylediklerini
-Kamara mamara yok. Hadi şimdi si.tirol. Başka kapıya..Bu kapıdan sana ekmek yok.
Müyesser adeta buz kesti. Sanki babası karşısındaydı ve ona doğrulmuştu tabancasını. O acıyı bir kez daha ta yüreğinin derinlerinde hissetti. Bir an için Engin’in yaşadığı şehre, huzur evine gidip bu alçak namussuzun kafasına bir kurşun sıkmayı bile düşündü. Sonra ’’ Değmez böyle zavallılar için ’’ Dedi ve bilgisayarını kapatarak salona döndü.
Engin huzurevindeki odasına girdiğinde Mümtaz hâla onun bilgisayarının başındaydı.
-Ne oldu Mümtaz Bey. Hallettin mi bilgisayardaki işini?
-Hallettim hakimim. Hallettim. Benim üç aylıktaki kesinti ilaçlar yüzündenmiş. Bazı ilaçların parasını devlet ödemiyormuş.
-Hay Allah. Neyse..En azından maaşının niçin kırpıldığını öğrenmiş oldun.
-Yahu o değil de. Bu namussuz alete girmeye gör. Hemen karı kısmı adamın üzerine saldırıyor adeta.
-Seni çapkın seniiiii. Bir de hacı-hoca geçinirsin. Demek kadınlar ha?
-He ya hakimim. Karının biri asıldı. Bu saatte ’’ Günaydın Beyefendi ’’ Dedi.
-’’Günaydın Beyefendi’’ asılmak mı oluyor?
-Başka ne olsun ki?
-Mümtaz bey. Kusura bakma ama bu dünyaya kalas gelmişsin yine kalas olarak gideceksin. Kadın sana iyi günler dilemiş. Ne var bunda?
- Yav tanımam etmem. Elin kaşarı..Durduk yerde Günaydın mış?
-Kaşar olduğunu sadece sana günaydın demesinden mi anladın?
-Yok hakimim sadeo değil. Evli barklı bir karıymış. Evli barklı bir karının ne işi var elin erkeği ile?
-Yahu kendin diyorsun. Evli barklı kadının ne işi olur elin erkeği ile? Kadın sadece konuşmak istemiş seninle , iki çift tatlı söz söylemenin kime ne zararı olur.
-Ben, benim eski avrada bile iki çift tatlı laf etmedim. El alemin fahişesine mi edeceğim?
-Karına iki çift tatlı laf etseydin kıçına tekmeyi yemezdin zaten. Hıyarsın oğlum. Bildiğin Çengelköy hıyarısın hem de. Eeee ne yaptın kadın günaydın deyince.
-Na’pacam? ’’ Kocan seni tatmin edemiyor herhalde ’’ Dedim.
-Ohaaaaa. Eeee. Kadın ne dedi?
-Valla o bana, ben ona saydık birbirimize.
-Ulan hınzır..Kadını beğenmedin sanırım. Çirkin miydi?
-Ne bilem hakimim? Resmi filan yoktu ki. Sadece adını gördüm.
-Hımmm..Neymiş bakalım bu senin kaşarın adı?
-Valla kenarda Miyase mi, Münevver mi öyle bir şey yazıyordu.
-Ulan bana bak? Müyesser olmasın sakın.
-He hakimim. Müyesser...Si.tir ettim orospuyu. Buradan sana ekmek yok. Başka kapıya dedim.
-Ulan benim hesabımdan mı yazdın tüm bunları?
-Ne bilem hakimim. Orada bir karenin içine yazıp duruyordu karı. Hem senin hesabın, benim hesabım ne fark eder? Aramızda teklif mi var?
-Allah belanı versin Mümtaz e mi? Allah bin türlü belanı versin.
-Yav ne kızıyorsun? Fahişenin birinden kurtardım seni.
-Def ol ulan..Def ol elimden bir kaza çıkmadan.
Mümtaz, öküzün trene baktığı gibi hayretle bakıyordu Engin’e. Onu bir sürtükten kurtardığı için kendisine teşekkür edeceğine niçin kızmıştı ki? Alt tarafı kaşarın birine kaşar demişti. Ne vardı bunda bu kadar kızacak? Yok yok bu entel mi dantel mi her ne zıkkımsa işte bu herifleri anlamak mümkün değildi.Herif resmen kıpkırmızı olmuştu öfkeden. Engin ise Face book hesabını açık vaziyette bırakıp bilgisayarı bu hıyara emanet etiğine mi yansın, bu pisliği nasıl düzelteceğini mi düşünsün şaşırıp kalmıştı. Ya Müyesser..O şimdi ne haldeydi acaba?
Müyesser tekrar döndüğü kanepesinde dizlerini karnına çekerek büzüldü, büzüldü,büzüldü...Bir kez daha ’’ Sadece nefes alıp vermekten ibaret olan bir hayat için değmez’’ Dedi. Epey bir müddet böylece kaldıktan sonra ıvır zıvırları koydukları dolaba yöneldi. Bir sürü gereksiz malzemenin içinde duran bir kutu fare zehirini eline aldı.Kutunun üzerinde ’’ Çocuklardan uzak tutunuz’’ Yazıyordu. Gülümsedi: ’’ Artık çocuk değilim .’’