10
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1003
Okunma


Bu gece yağmuru dinliyorum. Öyle şiirlerdeki gibi laf olsun diye değil, açtım terasın kapılarını, sağnağı dinliyorum. Zifiri bir karanlık var karşımda. Biliyorum ki orada, çimlerin bittiği yerde orman başlıyor. Ama ormanı göremiyorum. Dahası ormanı duyamıyorum. Ne bir yaprak hışırtısı var, ne böcek vızıltısı. Sadece yağmuru duyuyorum. Yağmur belki ormana bile düşmüyor; duyduklarım bahçeye denk gelenler. Yağıyor da yağıyor.
Çatıya düşüyor damlalar. Biri uyarana kadar çatıyı en son yapılır sanır, evin en yeni bölümünün neden o kadar çok tamir gördüğünü merak ederdim. Yanılmışım: Çatı ilk safhalarda yapılıyormuş. Bu gerçeklerle fazla ilgilenmeyen yağmur tuğlaların üzerine düşmeye devam ediyor. Sonra oluklara akıyor; çam iğneleriyle dolu kanallarda kendine yol bulamayınca taşıp, herhangi bir noktadan bahçeye dökülüyor. Mini şelalelerin sesi kulağıma geliyor. Belki de bu yüzden ormana yağan yağmuru duyamıyorum.
Sular bir süredir biçmediğim çimlerin arasında kümeleniyor olmalı. Neyse ki bahçenin ormana doğru hafif bir eğimi var; su birikintileri göletlere dönüşemiyor. Suların evin benden önceki sahibinin dikmiş olduğu elma ağacının altından akıp gittiğini hayal ediyorum. Gitmeliler; sonsuza değin kalamazlar, değil mi?
Hamağı kaldırarak iyi bir iş yapmış olduğumu düşünüyorum. Yağmurun geleceğini bildiğimden değil elbette. Hamağın olduğu yere birkaç metal sandalye, bir de odun mangalı atmayı planlıyordum. Mevsim sonbahara döndüğünde orada oturmak zevkli olacaktı. Elde gencinden bir kadeh bir şarap, dökülen sarı, turuncu yapraklar ve mangalda yanan odunun kokusu... Yanımda birisi olursa ’’Bu evi niye aldın?’’ diye sormaz artık.
Bu evi niye aldım? Herkesin dilinde bu soru. Cevabını ilk zamanlar ben de bilmiyordum ama şimdi söyleyebilirim: Bu evi yağmuru dinleyebilmek için aldım. Oturup hiç bir şey yapmadan, geçmişin muhasebe defterlerini karıştırmadan, geleceğin hayallerine bulanmadan, sadece ve sadece yağmuru dinlemek için aldım. Güneş açtığında baştankaraların yuvalarından çıkışlarını görmek, sinekkuşlarının vızıltılarını duymak için de aldım. Geceleri bahçede bir tavşana denk gelmek, sabahları garajımda soyulmuş yılan derileri bulmak için aldım. Başımı göğe kaldırdığımda ağaçların arasından takımyıldızları seçmek, çocukken babamın bana söz verdiği teleskobu alabilmek için aldım.
Yağmur hala yağıyor. Böylesi yok bizim memlekette. O kadar sık yağıyor ki bahçeye açtığım ikiye birlik çukuru dolduruyor olmalı. O çukur da bu evi alış sebeplerimden biri. Sebebi ise bende kalsın.