6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1116
Okunma
Sevgili karalar, bu köşe, sevginin ve ılımlı, umutlu, ileriye bakan bir yaşamın küçük bir santimetrekaresi olacaktı. Bu köşeye karamsarlık düşmeyecekti, bu köşe pembe kalacaktı... Kararttınız!
Sevgili yaralar, bugün politikaya sadece ülkelerin finansal düzenleyicileri olarak bakan ve bunun dışındaki işlevlerini pek de ciddiye almayan ben, bu oluşumun elindeki gücü nasıl acımasızca kullandığını görerek, suskun kalmanın insanlığa aykırı olduğunu söylüyorum. Hayata ve insana sevgiyle bakmak, ölümden gayrı her sorunu sevgi, sabır ve akılla çözmenin asıl dünya düzeni olduğunu düşünmek yalnızca sağlıklı mantıkların işi. Ben sizi severken, siz bana şiddet gösterirseniz sevgimi yaralarsınız. Yaralı bir sevgi verimli bir sevgi olmaz. Ve unutmayın sevgi şiddetle sağlanmaz, hoyratlıkla beslenmez. İktidarlar bile sevilmeden , sempati beslenmeden iktidar olmaz, olamaz. Diktatörlük ve monarşi dışında hiçbir rejim, halkın desteği olmadan ayakta kalamaz. Dikkat edin, sevgiyi öldürüyorsunuz!
Sevgili yandaşlar, doğa sevgisi adına bir direniş başladı, gönülden destekledim. Direnişçiler şiddet görürken, aynı acıyı içimde hissettim. Yurtta olmasam bile, olduğum yerde, mantığımla , direnişlere katıldım, kalemimle vurguladım, durmadım. Duyarlı insanlar sessiz kalmadı. Gereken buydu. Onlar, ülkelerini, doğayı, soludukları havayı seven insanlardı. Ağacı seven insanlardı ve en önemlisi, insanı seven insanlardı. Onlar da aynı şiddeti gördü. İşin en acı yanı, devlete ödedikleri vergilerle devletin polisinden. Yani şiddet görmek için senelerdir üstüne para verdiler. Yine direndiler. Büyüdüler. Ülkenin her yanında, bu haksızlığa karşı bir ayaklanma başladı. Çığ gibi büyüdüler ve gündeme yuvarlandılar. Dünya basını bu direnişi, en açık, en net hâliyle yayınlarken, Türk basını pıstı. Susan bir basın, bastırılmış bir ülke demektir. Susan bir basın, halkın sesinin kesilmesidir. Basın, halk için vardır, hükümetler için değil. Susan bir basın, gerçeklerin gömülmesidir. Gerçekleri gömüyorsunuz!
Sevgili candaşlar, direniş büyüdü, büyüyor. Bu dev gibi kitle, şiddete ve haksızlığa karşı, açık hava gaz odalarında direniyor. Amacı belli olan, hiçbir siyasi ideolojinin kuklası olmadan, öz iradesiyle, şiddete karşı direnen bu topluluğun arasına, çıkar sahipleri karışıyor. Onlar çıkarları uğruna dökülen kanın hesabından korkmuyorlar. Bir halk ayaklandıysa, canları biber gazı çektiğinden değildir! Aralarında mazoist bireyler de olabilir ancak, hiçbir toplu ayaklanma, jop yeme sevdasından kaynaklanmaz. Hakkını aramak, her bireyin hakkıdır ve bireyler bir araya toplanınca toplumlar oluşur. Hakkını aramak için toplanmış bireylerin arasına karışan kıştırtıcılara prim vermemeli. Dikkat edin, kışkırtılıyorsunuz!
Sevgili provakatörler, halk direnişi hak içindir. Çocuğunu alıp meydanlara çıkan bir kadının derdi, öncelikli olarak çocuğu için güzel bir yarındır. Bayrağını alıp yollara dökülen bir adam, vatan bölmek için değil, bir araya toplanmak için yollardadır. Yetmişlik bir nine, tenceresi tavasıyla ve hatta bastonuyla destek veriyorsa, bu gencin ve yaşlının aynı fikirde olduğunu, asıl amacın bir arada, bir yanlışa karşı durmak olduğunu gösterir. Olanlar aslında bir şenlik, bir cümbüştü. Olanlar bir halkın, bir çok halkın, bir çok görüşün el ele tutuşup, yeni bir dans üretmesiydi. İnsanlarım dans ederken, ayaklarına basıyorsunuz.
Sevgili kardeşler, şiddet her zaman, beynini kullanamayanın güç gösterisi olmuştur. Beyninizle kazandığınız zaferler kalıcıdır. Şiddetle isyanları acı geçene kadar bastırabilirsiniz.Tüm beyni ve yüreğiyle direnleri ve tüm kışkırtmalara rağmen sağduyusunu yitirmeyenleri destekliyorum. Haklıyken haksız konumuna düşmek, şiddete şiddetle karşılık vermek çözüm değil. Bugün doğanın insana sunduğu o süngerimsi ve bol işlevli organı çalıştırma zamanı... Bugün ülkemizde yaşanan durum, iktidar savaşına dönüşmemeli. Hakkını aramak için yola düşen bir halk var. Ezilene destek için yollara düşen kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve hatta hastalar var. Tencereler tavalar, yurttan çeşit çeşit havalar var. Her kontrolsüz hareket, korumaya çalıştıklarınızı tehliye atıyor. Dikkat edin kontrolden çıkıyorsunuz.
Sevgili insanlık, güneş açtı, siz uyuyorsunuz...