Aslında tarihsel gerçeklere pek uymasa da her nedense Timur İle Nasrettin Hoca’yı sık sık karşı karşıya getiririz fıkralarda.

Varsın süzme gerçek olmasın...O fıkralardan alınacak ne güzel dersler vardır.

İşte o fıkralardan biri.

Zalim Timur vergi memurlarını salar Anadolu şehirlerine…Onlara der ki: ‘’ Halkın anasını ağlatın. Ellerinde altın, gümüş, para ne varsa vergi olarak toplayın’’

Memurlar denileni yaparlar…Daha sonra Timur sorar memurlarına ‘’ Ne oldu? Halk nasıl davrandı?’’ Cevap verir memurlar:‘’ Sultanım…Ağlayıp sızladılar’’ Timur sakallarını sıvazlar ‘’ Çok iyiiii…Çok iyi…Gelecek ay tüm mahsullerini vergi diye toplayın .’’

Ertesi ay memurlar zavallı halkın tüm ürünlerini vergi diye toplarlar ve Timur’un huzuruna çıkarlar. Timur yine sorar: ‘’ Ne yaptı halk?’’ Cevap aynıdır ‘’ Sultanım ...Ağlayıp sızladılar.’’ Timur’un keyfine diyecek yoktur. ‘’ Gelecek ay ellerinde tek canlı hayvan bırakmayın. Ne varsa vergi olarak alın’’ Der.

Ertesi ay da zavallı halkın elinde ne kadar hayvan varsa, tavuk-horoz, koyun, kuzu, hatta kedi-köpek bile toplanır vergi olarak ve Timur’un huzuruna varılır. Timur yine sorar memurlarına:’’ Bu sefer nasıl karşılandınız?’’ Memurlar cevap verir: ‘’ Yine ağladı-sızladılar sultanım.’’ Timur öfkelenir bu sefer ‘’: Gelecek ay üstlerinde başlarında ne varsa alın. Donlarını bile alın’’

Vergi memurları Anadolu’ya dağılır ertesi ay. Halkın donu da dahil nesi var nesi yoksa alır getiriler Timur’a…Timur sorar: ‘’ Bu sefer nasıl karşılandınız?’’

Bu sefer cevap farklıdır:

-Sultanım girdiğimiz her yerde bir baktık millet etek giymiş...Eteklerine de ziller takmış...Biz gelir gelmez başladılar oynamaya…Nasrettin Hoca nâm biri bunlara ‘’ Ula gavatlar..Her seferinde koyun gibi ağlayıp durdunuz…Bu sefer de eteklerinize zil takıp oynayın bari.’’ Demiş.

Timur başlar gülmeye: ‘’Tamam, tamam…Millet kafayı yedi…Bundan sonra ne yapacakları belli olmaz…Artık vergi- mergi almayın.’’

Evvelki gün Murat Karayılan Kandil’den açıklama yapmış…

Hay Allah’ım ya ‘’Kandilli Rasathanesi mi?’’Diye soruyor millet…Kandil’i de unuttuk.

Yahu Kandil Diyorum Kandil…

Hani şu: . 228 hedefi vurduğumuz...Yok yok 228 değil 457 hedefi vurduğumuz, Beton delen bombalarla vurduğumuz, Terörist’in ana karargahını vurduğumuz, Merkez karargahını vurduğumuz,60 Hedefi havadan vurduğumuz, 168 hedefi karadan vurduğumuz, Karayılan’ın mağarasını vurduğumuz, Akıllı füzelerle yerle bir ettiğimiz,gece- gündüz bombaladığımız, adeta ‘’ Biri bizi gözetliyor evi’’ Gibi her hareketini izlediğimiz ve son olarak Terörist elebaşlarından Bahoz ile Murat Karayılan’ı öldürdüğümüz Kandil’den bahsediyorum. Yani Kandil Dağından.

İşte iki gün önce orada Bahoz da, Murat Karayılan da oldukça sağ ve oldukça sıhhatli bir şekilde bir sürü Türk ve Dünya medyasından insanın önüne çıkınca kendi kendime ‘’ Ulan bir de zombilere inanmayın, yok öyle bir şey diyorlardı…Aha da varmış işte…Bu herifler ölü değil miydi? Biz bunları defalarca öldürmedik mi?’’ Dedim. Hani sadece o ikisi olsa ‘’ Beyinsiz herifler. Ölmüş gitmişler farkında değiller.’’ Diyeceğim de, bir sürü de pkk lı da vardı yanlarında…Tam bir zombi ordusu…Ama inanın bana ben hayatımda bu kadar sağlıklı ve de capcanlı zombi görmedim doğrusu. Yuh anasını satayım…Heriflerin kafalarına kafalarına milyonlarca bomba , mermi yağdırdık hâlâ pişmiş kelle gibi sırıtıyorlar. Yok anam yokkk…Bunlar bombaya karşı şerbetli galiba.

Neyse Efendim.

Murat Karayılan işte bu hallaç pamuğu gibi attığımız(! ) Kandil’den dün baya uzun bir açıklama yaptı. Çekilmenin nasıl olacağını anlattı. Ama sadece bununla kalmadı. Bundan sonraki süreçte neler yapılması gerektiğini de dikte ettirdi.

Hemen Peşinden de Başbakanımızın konuyla ilgili çok özel ve dahi önemli açıklaması geldi:
‘’ Bizim Milli İçkimiz Ayrandır ‘’

Vay anam babam vayyyy…Millet işi gücü bıraktı Bizim Milli içkimizin ne olduğunun derdine düştü. Kandil-Mandil unutuldu resmen…Meğer milletin dedi buymuş(!)

-Efendim bizim milli içkimiz kımızdır bi kere.
-Yok la...Ne kımızı bizim milli içkimiz rakıdır.
-Muhteremler …İçinde alkol olan içecekler haramdır. Dolayısıyla bizim milli içkimiz âb-ı zemzemdir.
-Yanılıyorsun muhterem. Kevser şarabıdır
-Beyaz Marmara şarabıdır hıck…
-Yaaaaa…Ama ben kırmızı şarabı seviyooooommm.
-Hıck…Biradır biraaaa.
-Yahu ayran içki değildir…İçecektir.
-De sittirin lo…Bizim milli içkimiz vallah da billah da şalgam suyidir.
-Bana bir ayran…Sek olsun.
-Bozadır.
-Nar suyudur.
-Kızılcık şerbetidir.
-Yok ayol, lohusa şerbetidir.
-Bekmezli gar şerbetidir...Bilmeyoosanız örenin gari.
-Haçan çaydur daaa…En iyi çay da doğuş çaydur. Pilmeysenuz oğrenin hamsi gafalılar.
-Türk kahvesidir.
-Yoh lo mırradır , mırraaa.
-Terkos suyudur.
-Kızılcahamam maden suyudur.
-İspirtodur...İspirtoooo…Hıck.
-Etil Alkoldür…Bizim Zurna Rıfat ondan gittiydi toprağı bol olsun.
-Te be ben sana ayranım başbakanım gıymetlim.
-Ulan anasını satayım sanki az bölünmüştük şimdi bir de ayrancılar- kımızcılar- rakıcılar diye bölüneceğiz.
-Hıck…Vodkaa…Daaa
-Tekilaaaaa
-La Allah’ın Moskofu, Meksikalısı araya kaynak yapmayın...Bi de sizle uğraşmayalım.
-Türkiş lokum jok güzel..Şiş kebap, raki güzel. Şönnn Şööönnnn.
-Raki bizim içkimizdir pasamu.
-Ula bana bak Yorgo…Ananı , avradını öperim...Kalbini de çok fena kırarım.
-Ayranla rakıyı karıştırsak daha milli olmaz mı?


+Hocaaammm…Ayranın yanında kavun, beyaz leblebi ve beyaz peynir nasıl gider?
Zıkkımın kökünü iç e mi ?
+Hocaaammmm ben hiç ayran sevmem...Bu güne kadar da içmedim…Şimdi içersem ilk kez milli olmuş olur muyum?
Hayat…Burada da mı karşıma çıktın? Şurada ciddi ciddi iki satır bir şey yazalım dedik.

-Hay Allah’ım Yaaa…İnsanda kafa bırakmıyorlar ki…Nerede kalmıştık?
-Ayran diyordunuz hocam.
-Yok yok ondan önce.
-Kara bi yılandan bahsediyordunuz.
-Tamam hatırladım…Yılanlar iki kısma ayrılır: 1- Zehirli yılanlar 2- Zehirsiz yılanlar. Zehirli yılanlara en bi yakışıklı örnek kobra ve engerektir. Zehirsiz yılanların şahı ise boa yılanıdır.Yılan sokmasına karşı yapılacak en iyi şey yılanın soktuğu yere işemektir.En büyük yılana doğu illerimizde Şahmeran, batı illerimizde Evran denir. Yok yaaa...Ben başka bir şey anlatıyordum.
-Kandil demiştiniz hocam
-Eveeeeetttt…Kandiller çok mübarek günlerdir…Regaip Kandili Peygamberimizin (S.A.S) Ana rahmine düştüğü gündür. Mevlid Kandili Peygamberimizin (S.A.S) Doğum günüdür. Miraç Kandili Peygamberimizin ( S.A.S.) Miraca çıktığı gündür…Berat Kandili : Tüm tevbelerin kabul edildiği ve Müslümanların pek çoğunun günahlarının affedildiği bir gündür…Kadir Gecesi ise Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerimin indirildiği gün olarak kutlanır. Kandil günlerinde hayır-hasenatta bulunmak çok sevaptır. En azından bir kandil simidi alınıp ev halkı ile paylaşılmalıdır.
-Hocam o da değildi sanırım anlattığınız konu.
-Hah tamam hatırladım…Bir türkü vardı…Kars’a giderim Kars’a/ Ağam ey paşam ey dön beri bah/ Çavuşa da dadaş dön beri bah/ Kandili kandili kandili yar yar, sallama çavuş mendili vay.
-Hocaaaammm..O da değildi
-Ulan kafa mı kaldı? Kandildi, rakıydı, ayrandı derken resmen ambale oldum. Gelin en iyisi bir oyun oynayalım.
-Ne oynayacağız hocam?
-Hımmm… Bu sefer folklor yapalım ha? Ben çocukken bir Halay oynardık. Aslı Kürtçe olan bu halayın sözlerini bilmediğimiz için kendimizce bir şeyler uydururduk . Durun hatırlayayım nasıldı? Tamam hatırladım.

Lorke lorke lorke lorke vay hatune lorke.
Leblebi yedi dişi gırıldı vay hatune lorke.
Damdan düştü başı gırıldı vay hatune lorke
Lorke lorke lorke lorke vay hatune lorke.

Lorke lorke lorke lorke vay hatune lorke.
Pilav yerken sinek düştü vay hatune lorke
AYRAN içti garnı şişti vay hatune lorke
Lorke lorke lorke lorke vay hatune lorke.

Bir Nasrettin Hoca çıkıp da bize akıl verinceye kadar böyle… İşinize gelirse.