10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
717
Okunma
Hülya uyuyamıyordu. Kalkıp onun evlerinin ışıklarının sönüp sönmediğine baktı. Yatağında
doğrulduğunda ışık sönmemişti. Çok sarhoştu. Nasıl da yürüdü üstüne doğru. Çok korktu
İyiki annesigil onu tanımadı. Arkadaşları engellemeseydi n’apardı sonra. Sonra boşverdi bu
düşüncesinde ısrar etmeye. Anlarsa anlasınlar. Zaten azcık sezdiklerini hissediyordu.Onun
kendisini sevdiğini tekrar tekrar yineledi kendine. İçi sımsıcak oldu. Bu gece canı uyumak
istemiyordu. Sabaha kadar onu düşünecekti.Onun bakışlarını, gülümsemesini ve karşısında
acemi aşıklar gibi tutulup kalmasını.Ah bir konuşsa, sevdiğini söylese bana.Onun seviyorum
seni diyen sesini duydu sanki. Öyle büyük bir duyumsamaydı bu; onu yanında hissetti.
Sarhoşu kollarından tutarak yerlere serilmesini engelleme çabasındaki arkadaşları artık
iyice yorulmuşlardı. Arkadaşlarının evinin önüne geldiklerinde. Oraya getirinceye kadar deyim yerindeyse canları çıkmıştı. Arkadaşları kollarından kurtulup geriye doğru yerlere
seriliyordu. Tekrar yerden kaldırıp adeta sürüklüyorlardı. Arkadaşlarının evleri merkeze
hayli uzak yerdeydi. Eve gelince derin bir soluk alacağız derken kusmaya başladı. Sesleri
duyan annesi koşarak kapıyı açtı.Oğlunu bu halde görünce önce sakin olmaya çalıştı.Sonra
haklı söylenmeleri başladı. Boşuna söylendiğini anlayarak sustu. Oğlunun arkadaşlarına
yardımcı oldu. Önce içeriye hızla girerek elinde sürahiyle döndü. Elini yüzünü yıkamaya
çalışırken" Neden bu kadar içmesine izin verdiniz?" diye sordu.
Kemal:
"Benim ne olduğundan haberim yok Halime teyze, lokantada içmiş çıkıyorlardı."
Lokantadan çıkaran arkadaşı:
"Ben lokantaya girdiğimde zaten kafayı bulmuştu. Daha içmek istiyordu. Ben Hasan’ı zorla
çıkardım ordan. Güç belâ getirdik.Yolda bir gurup kadının üstüne doğru yürüdü. Üstüne
yürüdüğü kızın adını söyleyecekken vazgeçti. Kadın:
"Allah razı olsun sizden. İyi arkadaşmışsınız. Hasan’ı İçeriye sokalım, size kahve yapayım."
" Sağol teyze. Bir rahatsızlık vermeyelim. Gidelim biz."
Yine zorlanarak Hasan’ı odasına taşıdılar. Annesi ağlayacak gibiydi. Üzüntüyle bakıyordu
gözünden sakındığı oğluna.
Sabah kuş sesleriyle uyandı Hasan. Ne olduğunu anımsamaya çalıştı hayal meyal. Hülya’nın
önünden kaçtığı geldi gözlerinin önüne. Bana bunu yapmamalısın Hülya dedi sarhoş olduğunu atlayarak. Her zaman kaçıyorsun. Canım benim. Seni ne kadar sevdiğimi bilmez
gibi. O güzel gözlerindeki sevgiyi görmüyor muyum sanki. Lâvaboya gitti geldi. Gözlerine
dünkü gazetedeki fotoğraf ilişti. Bir anneyle çocuğunun resmi. Hülya’nıın mutfağına astığı
resim. Hemen bir yapıştırıcı bant buldu. Odasının duvarına yapıştırdı. Sevgi aynı şeyleri
paylaşmaktır dedi. Güneş yükseliyordu bahar dalları üstünden. Kuş sesleri azaldı. Sevgiyle
sevdiği kızın ismini fısıldadı Hasan, Hülya, ah hülya!..
Annesi salondan seslendi:
"Kahvaltı hazır yavrum!"
17. 4. 2013 / Nazik Gülünay