- 883 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
Tanrı Sustu Mu?
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Tanrı Sustu Mu?
Sürece bakalım. Adem’e eşyanın hakikatinin öğretilmesi; Adem’e secde şeklinde sembolize edilen Dünya’daki Adem egemenliğinin seyrine bakalım.
Tanrı Adem’e bildiriyor!
Ademoğulları süreçte yoldan saptı. Önceleri insan ilahlar, yarı insan ilahlar dönemi yaşandı. Sonra ilahlar göğe çıktı ve yerde putlar ilahları temsil etti; tabiki putlarla aracılığı doğal olarak uyanıklar ve seçilmiş soydan olanlar yaptı... Daha sonraları putlar devrildi, "La ilahe illallah" (İlahlar yok Allah var) şeklinde son halini aldı. Yani bozulan itikat tamir edildi... Günümüzde ise aracılar var. Mürşit, mehdi, halife gibi adlarla insanlarla Tanrı arasında güya aracılığa talip oldular!
Günümüzde kutsal söylemler ve Tanrı insan ilişkisine çeşitli makamlar aracı
olmak ister! Bunu da siyasi ve ekonomik hatta askeri güç ile destekliyorlar. Kendi aralarından, insan ile Tanrı arasına aracı seçiyorlar! İtaat makamları oluşturuyorlar. Tanrı’nın bu aracıların; Tanrı adına siyasi, ekonomik, askeri baskı yaparak insanları herhangi bir dine mecbur etmelerine ihtiyacı var mı? Var ise Tanrıya değil de bu aracılara yakın olmak daha akıllıca olmaz mı? Böyle bir anlayış zaten şirk olur! İşte günümüz insanını şirke süren de budur! Tanrı adına yapılan ve insanlara bir şekilde baskı ve sınır koyan tüm eylemlerin içinde şirk saklıdır!
Düşünce fırtınası yapalım; Tanrı ilk Adem’e konuşmuş, sonra uzun dönem susmuş; sonra İsrailoğullarından olan peygamberlere (Babadan oğula ve dededen toruna bir silsileye) konuşmuş. Sonra da son peygambere diyeceğini deyip bin beşyüz yılı aşkın bir suskunluğa mı bürünmüş! Ya böyle düşüneceğiz ya da Tanrı her dönem konuşmuş, konuşuyor. İnsanlar kendi istedikleri şekilde yorumluyor veya işlerine geldiği biçimde algılıyor ve sonuçları yaşanıyor! Ya da böyle anlayacağız. Ben böyle anlıyorum. Hem de öyle konuşuyor ki tercihlerin sonuçlarına bakın. Esarete düşmüş toplumlara bakınız, geri kalmış toplumlara bakınız. Bunların çoğu inanç alanında mangalda köz bırakmaz! En inançlı onlardır! Tanrı onları sever, diğerlerini sevmez; Cennet’e de onlar girer! İnançlılar ya! Oysa görünen dağ kılavuz istemez. Her şey ortada, ayan...
Tanrı nasıl konuşuyor?
Evrendeki işleyiş aslında Tanrı’nın "Kün" emirlerinden başka bir şey değildir. Tüm işleyiş hayır ve şer esmanın yansımasından başkası değildir. İnsanlara göreceli olarak iyi kötü ayrışır. Aslında kötü yoktur. Esmanın işleyişindeki seyirde insanın cürümü nispetinde insana uygun olmayan durumlar ortaya çıkar. Bu insanın tercihinin yansıması. Ateş yakar insan elini değinmce yanar! Ateş aslen şer değil tercihe göreceli şer olur. Tabiat kanunları veya fizik kuralları da Tanrı’nın "Kün"(Ol) sözüyledir. Yani Tanrı konuşuyor... Sadece bir ırka ve bir gruba değil herkese konuşuyor. Bakın günümüzde kendi aralarında Tanrıya aracı seçiyorlar! Bunu kabul eden de olur etmeyen de... "Kün" işler ve tercih sonuç ilişkisinde görünen her ne ise o aslında Tanrı’nın konuşmasıdır!
Son tahlilde; günümüzde geçerliliği olan kutsal kaynakların tamamı "Orta Çağ" ürünüdür. Madem Tanrı her daim diri ve konuşuyor, Orta Çağ söylemlerinde takılı kalmak akıllıca olmaz! Zihinlerin açılması ve Tanrı’nın susmadığının her dönem konuştuğunun farkında olanların artması dileğimle.
Saygılarımla.
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Aslında evrendeki her şey bir avazda Allah diyor yaratıcıyı işaret ediyor .... Yaratıcı her varlıkta kendini seyrettiriyor sadece can gözü ile bakmak lazım..son olarak Niyazi Mısri hz. bir ilahisi sanırım konuya en güzel katkıyı sağlayacaktır..
derman arardım derdime
derdim bana derman imiş
burhan arardım aslıma
aslım bana burhan imiş
sağ u solum gözler idim
dost yüzünü görsem deyu
ben taşrada arar idim
ol can içinde can imiş
öyle sanırdım ayriyem
dost gayridir ben gayriyem
benden görüp işideni
bildim ki ol canan imiş
savm u salat u haccile
sanma biter zahid işin
insan-ı kamil olmağa
lazım olan irfan imiş
kanden gelir yolun senin
ya kande varır menzilin
nerden gelip gittiğini
anlamayan hayvan imiş
mürşid gerektir bildire
hakkı sana hakkel-yakin
mürşidi olmayanların
bildikleri güman imiş
her mürşide dil verme
kim yolunu sarpa oğratır
mürşidi kamil olanın
gayet yolu asan imiş
anla heman bir söz dürür
yokuş değildir düz dürür
alem kamu bir yüz dürür
gören anı hayran imiş
işit niyazi'nin sözün
bir nesne örtmez hak yüzün
hak'tan ayan bir nesne yok
gözsüzlere pünhan imiş
Ahmet Bektaş
derdim bana derman imiş
burhan arardım aslıma
aslım bana burhan imiş
Elinize sağlık bu kıtayı çpk severim manidar. Aslında herderdin içinde dermanı saklı bir kıssa vardı. Hasan Sezaşi zamanında zalimler bir kadını içkilerine meze yapıyormuş. Halk ise zalimlere ses etmeyip seyirci kalıyormuş. Kadın Hasan sezainin dergahına kaçıvermiş. Zalimler dergaha girememiş ama beklemişler ki "Kötü kadın" dışarı atılsın da tekrar ele geçirellim. Hasan sezai de vermemiş kadını onlara. Bu işe çok kızan zalimler dergahın kapısına geyik boynuzu asmışlar . Hasan Sezaiyi aşağılamak için. Halkın duyarsızlığı da cabası. Hasan Sezai bu boynuzu saklayın bu onların derdidir, dertleri onlara derman olacak demiş. Bir müddet sonra Dedikodular ayyuka çıkmış. Fakat halk arasında bir kaşıntı illeti zalimlerde dahil dedikoducularda baş göstermiş. Ama bu kaşıntı dergahta yok. Herkes dergahtan yardım dilenince Hasan Sezai demiş boynuzu rendeleyip tozunu dağıtın halka onların derdi dertlerinin dermanı olacak . Boynuzun tozunu kullananlar iyileşince bu hakikat açığa çıkmış. Dertleri boynuzluluk olanlar boynuzun tozuyla iyileşmiş. Yani dergahtakilerin değl dışardakilerin derdi imiş asıl boynuz. Uzattım . Teşekkür ederim. Saygı ve selam ile.
Esmize - Perihan Kılıç
Ahmet Bektaş
Ahmet Bektaş
Yine harika bir duyumsayış ve yüksek bir farkındalık. Yazılarınızı okudukça ister istemez "zeka sen ne güzel şeysin" demekten kendimi alamıyorum.
Ve evet. Tanrı konuşuyor. Konuşma eyleminin yalnızca ağızla yapıldığını sananlar ise derin gafletteler. O bizimle hep iletişim halinde.
Var olun Ahmet Bey. Sizi okumak bir ihtiyaç olmalı.
Saygıyla kutluyorum.
Ahmet Bektaş
Tanrı nedir
mitoloji ve farklı dinler bir sürü tanrıdan sözediyor.
ben ALLAH demeyi tercih ederim.yani bir olan ALLAH..
teşekkürler sayın Bektaş
Ahmet Bektaş
Ahmet Bektaş
Teşekkür ederim. Saygı ve selam ile.
ALPEREN OZAN
size katılıyorum.
Annem derdi ki Rabbin gönlü öyle geniş ki... Ne demek istediğini şimdi çok daha iyi anlıyorum. Rahman ve Rahim olan... Rahman ve Rahim arasında bir fark var ki insanların hepsi bunu biliyor olsa herkes susar dünyada savaş çıkmazdı. Önce Rahman, sonra Rahim. Ki Rabbim tüm yarattıklarını istisnasız koruyan, gözeten, rızık veren ve merhamet eyleyendir. Rabbim kulları arasında hiç bir ayrım yapmaz. Dilese kimseye rızık vermez. Ama biz önümüze geleni, insan/mahluk ayrıt etmeden asıp kesmek istiyoruz. O hep, üstelik hepimize merhamet ediyor ve bizi imtahandan geçiriyor. Görebilene ışığı her yerde zuhur ediyor. En başta vicdanlarımızda.
Teşekkür ederim güzel paylaşımdan ötürü.
Saygılarımla.
Ahmet Bektaş
Ahmet Beyim iyi günler.Nasılsınız? Tanrı, söyleyeceği şeylerin hepsini söylemiş midir sizce ? Söylenilenleri biz mi iyi anlayamıyoruz ? Hz. Muhammet son Peygamber olduğuna göre, dünyanın her tarafında geçerliliği olması gerekmez mi? Genel inanç konusunda birliktelik sağlanamaz mı ? Yani zamanımızda, inanç farklılıkları hiçbir zaman savaş nedeni olmamalı .Günümüzde Tanrı ile insan arasında aracılık yapacak (Sizin de belirttiğiniz gibi) şeyhe, müride, halifeye gerek yoktur. Zamanında insanlar bu denli bilgili değillerdi. Şimdi daha bilinçliler din mevzusunda.Yazınızdan ötürü teşekkürlerimi iletirim. Hoşça kalın..Saygı ve selamlarımla....