Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
orhanti
orhanti

Felsefe Denilen Şey

Yorum

Felsefe Denilen Şey

1

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

622

Okunma

Okuduğunuz yazı 25.2.2013 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.

Felsefe Denilen Şey

“Felsefe kişinin kendisini ve çevresini anlama, yorumlama, açıklama ve gerçeği arama çabasıdır.” Varlık inceleme bilimidir; tüm bilgileri derleyip, üzerinde çıkarımlar yapma sürecidir. İnsanın kendini tanıması, evreni bilmesi, nedenleri ve sonuçlarını araştırması ve değerlendirmesini kapsar.

“Felsefe insana hemen her konuda akıl yürütebilmesini sağlar” denir. Ancak felsefe, akıl kozasının içinde olgunlaştırılan, sonuçlar üretmenin toplamıdır. Yani akıl, düşünmenin tek şartıdır. Bu anlamda felsefeden akla tek etki, insanda mevcut olan ‘akıl yürütme tekniğini’ işletmeye zorlamasıdır.

İnsanın bilgi elde etmesinde ‘duyular yoluyla algılama ve gözlemleme’; aslında doğada mevcut olan (ham) bilgiyi sağlar. İnsanın ikinci yetisi olan ‘düşünme’ ise saf bilginin inceleme ve değerlendirmelerinden oluşur. Artık bilgi, saf değildir; işlenmiştir. Yeni bilgiler üretilmemiştir; ilk girdiler olan bilgilerin sonuçları, bilim kurallarına ve uygulama ilkelerine dönüşmüştür; içtihat, mevzuat, doktrin, tüzük, ahlâk ve kullanım tâlimatlarına yükseltgenmiştir.

Dinsel bilginin, eleştiri ve tartışmaya kapalı (dogmatik, bağnaz) olduğu düşüncesi; hem gözlenemeyen varlık evreninin, mevcut bilgilerden üzerinden yapılan bir akıl yürütme ile sonuçlar üretilmesine dayandığından, hem de değişmezlik (kesin ve mutlak bir değere sahip olma) bilgisinden hareket edilmesinin kişinin değil, çıkarılan sonuçlara ait olmasından dolayı yanlışlanmalıdır.

Aslında burada kaçırılan nokta (uslamlama); fikrin/düşüncenin mutlak olduğu değil, (metafizik) bilginin mutlak olduğudur. Yani kişilerin doğmatikliğinden söz edilemez; üstelik bilgilerin de. Çünkü metafizik bilgiler, zaman içinde coğrafik ve sosyolojik fenomenlerle kanıtlanan bilgilerdir ve tezahür edenler, ortaya çıkanlar kesinlikle gözleme dayanırlar. Olgular, bilgiye dönüşür ve bir tümevarımla bu (fenomen) bilgilerin diğer (doğa) bilgileriyle kıyaslanması (bilgiler üzerinde akıl yürütülmesi) sonucunda metafizik yorumlara, çıkarımlara ulaşılır.

Deney alanının dışında kalan bütün savların, inakçı (dogmatik) olduğunu söyleyenler; tüm evrenin deneylenebilir olduğunu sanmaktadırlar. Oysa hiçbir şey, kesin olarak deneylenemez; deneylenebilirlik, elde tutulabilen denetlenebilen materyal ile sınırlıdır.

Esasen felsefe; saf olarak kendini bilme ve tanımaya odaklanmışken; düz mantıkla (akıl yürütmenin tüm bilgilere dayandırılmadığı güdümlü hâllerde) sadece materyalizme indirgenen bir bilim dalı olarak gösterilir. Oysa metafizik, tarihle birlikte başlayan değişmez bilgilere dayalı olarak felsefenin ayrılmaz bir parçası olarak tescillenmelidir.

Çeşitli ‘düşünür’ler, bazen tepki olarak doğan ve bazen de bilim dalı veya yaşam biçimi olarak önerdikleri düşünce sistemleri takdim ederler. Aslında bu kişilerin çokça düşündüğü, kuşku götürür. Çünkü topluma veya mevcut kültlere karşı çıkarken, yenilerini getireceklerini umarlar; yeni sistem de genelde çöker. Eğer hâlen yaşıyorlarsa bu, onların da çöküşü demektir. Çoğu sistemin dışına itilir, amaç fonksiyonunu yitirmiş düşünen beyinlere sahip olmaya başlarlar ve sonları da bu düşünce’nin onları taşıdığı yerdir: akıl hastanesi! Çünkü yürüttükleri akıl döngüsü/mantık zincirleri; ‘mevcut bilgi’lerini aşmıştır, çoğu mantık önermesi artık bilgi taşımaz, zincirin halkalarını gerçek/ham bilgilerin çürük çıktıları oluşturmaktadır. Bu tür ‘düşünür’lerin ‘mevcut bilgi’ düzeyleri ise aslında göreceli olarak düşüktür; çünkü tüm bilgileri usavurmanın döngüsüne katmamışlardır.

Örneğin bir direniş doktrini oluşturmaya çalışan ‘Donatien Alphonse François le Marquis de Sade’; (Fransız aristokrat ve felsefe yazarı) doğa boyutundan baktığında, gerek ritüel yahut kült kaynaklı olsun, gerekse tarihî birikim olarak ele alınsın, insanî özellikler olan tüm kültürün yitirileceğinin, nasıl sonuçlar doğuracağının (mental) deneysel çalışmalarını sunmuştur. İnanç boyutu ile ilgilenmesinin tek nedeni de; yaradılış ve amacının bu özgürlükleri kısıtlayan, hatta insanî nitelikleri koruyan bir engel olmasındandır. Yani asıl direnişi ahlâk özgürlüğüne yönelmişse, ahlâk kurallarının, dinden kaynaklanmasındandır. Direnişi, ‘yaradılan kul’ olmak düşüncesinin ‘yönetilen köle’ olmakla eşdeğerliğine yönelmişse; yaradan karşı bir başkaldırıdır.

Akıl, tüm bilgileri değerlendiren ve insanı daha bir faunadan uzaklaştıran (uygar) bir bilinç aracı olarak, bireyleri uzlaşmacı, ıslah edici yaşam biçimine yönlendirir. Doğa ise, akıl gerektirmez; aklın olmadığı her yerde doğa veya güdü vardır, akıl denetimi dışındadır. Eğer bir konuda akıl yürütmenin çapı, bilgi sınırlarını aşmış ise orada mantıklı sonuçlardan, yaşam için düzenleyici (türevsel) bilgilere ulaşıldığından söz etmek mümkün değildir. Bu durumda aklın kendisi, bilgilerden uzaklaşmış olur ve bilgiye dayanmayan (daha çok bilgi açıklarını kapatmayı teminen uydurulan safsataları içeren) obsesyonlara yönelir.

Sonuç, hiç de şaşırtıcı değildir: delilik!

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Felsefe denilen şey Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Felsefe denilen şey yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Felsefe Denilen Şey yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Etkili Yorum
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
26.2.2013 22:40:10
Paylaşımlarınızı sessizce ama ilgiyle takip ediyorum. Kimi zaman katılmadığım hususlar da oluyor elbette. Sizi seçkide gördüğüme sevindim.

Tebrik ediyorum.

Saygılarımla.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL