25
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2175
Okunma


Yahu neden bir sürü iletişim yolu varken cep telefonuma mesaj yazar bu dostlar anlamıyorum ki? Aç telefonu güzel güzel konuşalım di mi ama?
Sabah saatleri..10.00 gibi bir zaman dilimi… Okuldaki kuş kafesi misali müdür odamda oturmuşum kafayı da gömmüşüm yine bilgisayara…Yok yok yazı ya da şiir filan yazmıyorum. Baya baya adam gibi iş yapıyorum...Yani anlayacağınız e- okul u açmaya çalışıyorum karşısına geçip eee..eee..eee..eee…pııışş..pııışşş..pıııış..pııış…diyerek…( E-okul böyle açılıyor..Bilmeyenlere duyurulur) Ben E-okulu açayım derken gözler kapanıp duruyor. Kafamı masaya koyup başlıyorum çaydanlık kaynatmaya.
Hani böyle masabaşı şekerlemeleri de bir tatlı olur ki sormayın…
Neyse efendim ben bu minval üzre mışıldarken birden birileri gıdıklamaya başlıyor beni…’’ Len elleşme’’ diyorum ama aldırmıyor…Resmen titretiyor… Gözlerimi açıyorum ki benim cep telefonu avaz avaz bağırıyor: ‘’ Cingıl bells … cingıl belsss…cingıl cingıl bellls ‘’ diye. ( Bu arada unutmadan..Ahlatın başı türküsünü nasıl ettiysem silmişim yine)
Telefona bakıyorum...Bizim Edebiyat Defteri sitesinden bir arkadaş.
‘’ Hocam nasılsın? Yıl başında ne yapıyorsun?’’
Cevap vermek lazım değil mi? Başlıyorum telefonda harf aramaya..Güya ‘’ Selam..İyiyim…Yılbaşı için çocuklarla saç saça baş başa girdik Biri Bahamalara gidelim diyor, öteki Şeyseller…Lakin ben de İbiza’ya gitmek istiyorum ‘’ yazacağım…Yazmasına yazacağım ya şu S harfini bir bulabilsem. İki dakikalık bir arayıştan sonra S yi buluyorum. Bu sefer de E kayboluyor..Ara ki bulasın. Ben daha ‘’ selam yazmadan bir mesaj daha geliyor ‘’ Biz evde geçireceğiz…Kabak tatlısı yapacağım.’’ Ben bu sefer ‘’ Kabak tatlısına bayılırım ‘’ yazacağım…Büyük bir araştırma ve dahi soruşturma sonunda güç bela ancak ‘’ Kab ‘’ yazabiliyorum ve bir de utanmadan nasıl beceriyorsam gönderiyorum. Anında telefonum çalıyor .Bu sefer belli ki konuşacak.
-Aman Allahımmm…Hocam… ‘’ Kab’’ yazmışsın…Kabız mısın yoksa? Hemen biraz neft yağı iç. Popona da gres yağı sür.
-Yahu ne kabızı, nereden çıkarıyorsun?
-Yoksa kabakulak mı oldun? Aman dikkat et...İleri yaşlarda kabakulak, kısırlığa neden olurmuş.
-Yav saçmalama…Kabakulak filan olmadım. Hem bu yaştan sonra kısır olsam ne mısır olsam ne?
-Hımmmm..Anladım ‘’ Kabaramazsın Kel Fatma’’ yazacaktın? Kel Fatma kim? Şimdi de kel karılarla mı oynaşıyorsun?’’
-Hay senin Kelini de Fatmanı da e mi? Yahu’’ kabak tatlısına bayılırım’’ yazacaktım.
-Ben sana göndereyim olmazsa.
-Yok sen bana tarif et ben kendim yaparım.
-Hımmm..Kolay. Kabakları ince ince doğra..Kabuklarını soy..sonra bir tencereye koy..Üzerine bolca şeker dök ondan sonra ver altına ateşi..Ya da tepsiye diz…üzerine şeker dök öylece fırına sür.
Sabah sabah yapılan muhabbete bakın…Kabak tatlısı tarifi alıyorum resmen…Bir erkek için utanç verici bir durum…Utanç verici diyorum çünkü cep telefonu ile birbirlerine yemek tarifi veren kadın milletine oldum olası uyuz olurum...Boğasım gelir onları…Ama şimdi ben alıyorum tarif.
-Aynen dediğin gibi yaparım…Ne demiş atalarımız ‘’ Ye kabağı, salla göbeği’’
-Eee başka ne yapacaksın Yılbaşında?
-Valla oturup Nesrin Topkapı’yı bekleyeceğim dans etsin diye.
-İlahi Hocam...Nesrin Topkapı mı kaldı? Hadi sana bir kıyak yapayım. Tam saat 24 te Viktorya Sekret var kanalın birinde. Seyret de gözün gönlün açılsın.
-O da dansöz mü?
-Kim dansöz mü?
-Viktorya Hanımefendi? O da dansöz mü?
-Haaaa haaa haaaa…Seyredince görürsün...Sürpriz olsun.
Biraz daha konuştuk arkadaşla...O gün yani yılbaşı günü öylece geldi geçti… İki üç gıdım çerez, biraz meyve filan derken kabak tatlısı güme gitti ama sabah kalkınca ilk işim hemen kabak tatlısını yapmak oldu. Yemek, bulaşık, evi derleyip toparlamak derken akşam oldu. Akşam oldukça hüzünlü bir şiir yazıp astım sayfama. Çok geçmeden de dostlardan yorumlar, mesajlar gelmeye başladı…Sitedeki yorum ve mesajların dışında cep telefonuma da geldi iki mesaj. Önce bana kabak tatlısı tarifi veren arkadaş:
‘’ Ya hocam o nasıl bir şiirdi öyle…Ağlaya ağlaya helak oldum’’
Sonra bir başka arkadaş.
‘’Ya ne yapmışsın sen öyle...Dilim bile varmıyor söylemeye...Tövbe tövbe…İyimisin sen bir şeyin yok ya?’’
Cevaben ‘’ Bomba gibiyim, bir şeyim yok ‘’ yazacağım. Bu sefer de araya araya ancak ‘’ Bom ‘’ yazıp yolluyorum..Anında telefon konuşması başlıyor.
-Bombok yazacaktın değil mi? Hüüüüüü…Hüngür hüngüüürrrr…Ben anlamıştım zaten..Gidicisin yani…Hüüüüüü.
-Yahu bir yere gittiğim yok.
-Hüüüüüü..Kandırma beni. Bak zaten sesin de bir acayip geliyor. Sanki boğuluyor gibisin.
-Yahu ağzım dolu…Ondan sesim öyle geliyordur.
-Hüüüüü. Yoksa Azrail geldi boğazına çöktü canını mı alıyor? Sanki son nefesini veriyor gibisin. Hüüüüü..Hüngür hüngür hüngürrrr.
-Yahu ne Azraili ne Cebraili…Oturmuş kabak tatlısı yiyorum.
-Kabak tatlısı mı? O da nereden çıktı?
-Ebeninnn..
-Anlamadım.
-Eeee… Benim… Ne zaman ne yapacağım belli olmaz demek istemiştim.
-Yani sen ciddi ciddi kabak tatlısı mı yiyorsun şimdi?
-Evettt..Ne var bunda bu kadar şaşacak?
-Çok yeme..Yaşlı başlı adamsın…Sonra başka şeyden değil şekerden gidersin valla.
-Merak etme çok yemedim…Sadece iki porsiyoncuk indirdim mideye..Toplamda sekiz dilim yani.
-Ay ben de çok severim kabak tatlısını…Neetcezz şimdi?
-Hımmm..Kolayı var…Ben senin yerine de yerim bir porsiyon daha..Son bir tabak kalmıştı..Bizim Kangallara ( yani oğullarıma ) ayırmıştım. Ama onlar etobur beslendikleri için yemezler öyle kabak tatlısı filan...Onu da senin niyetine yiyim bari.
-Ya bak ciddi söylüyorum..Akşam akşam bu kadar tatlı yeme..Sonra uyuyamazsın.
-Hiiiç merak etme ..Sen Adana’dan bana yastığı göster yeter ki. Ben Mersinden kafayı koyduğum gibi uyurum…Korkma acı patlıcanı kırağı çalmaz.
-İyi madem…Sen benim yerime kabak tatlısı ye, ben de senin yerine boyoz yiyim burada.
-Zıkkımın kökünü ye e mi? Yediğin her boyoz , boynuz olsun inşallah…Şurada iki dilim kabak tatlısı yiyelim dedik..İnsan böyle de intikam almaz ki…
Cevabını yine mesaj olarak yazdı: )))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))) ( Gülüyor yani )
Neyse efendim..Uzatmayalım. O gece girdim yatağa…Hemen de uyudum..Yani öyle şekermiş, tansiyon muş, mide spazmıymış hiç biri olmadı…Lakin Uyuduktan bir süre sonra renkli, Türkçe sinemaskop bir rüya başladı ki evlere şenlik.
Önce yüksek bir yerdeyim. Oradan aşağıya bakıyorum. Aşağıda bir grup insan bağırış çağırış münakaşa ediyor…Daha sonra biri karşısındaki insanın üzerine yürüyor. Üzerine yürüdüğü kişi tam bunun boğazına sarılıyor ki vatandaş belinden çekiyor bıçağı ve carttırı curtturu daldırıyor da daldırıryor. Ondan sonra ortalık kızılca kıyamet…Döner bıçakları başlıyor doğrama işlemine…Biri , bir sallıyor, kafayı enine ikiye biçiyor.. Al beyini salatasını yap…Beyin aynen ortada..Öteki bir sallıyor el, bileğinden kopup yerde zıp zıp zıplıyor. Vay anam babam vay…Ben yukarıda tırsık bir vaziyette biraz olaya baktıktan sonra saklanıyorum beni görmesinler diye…
Olaya müdahalem ancak ve ancak bu kadar..Lakin sonradan bakıyorum ki polis milleti harıl harıl beni arıyor… Güya ben de birilerini öldürmüşüm. İşin kötü tarafı birilerini öldürdüğümü ben de hayal meyal hatırlıyorum lakin kimi öldürdüm, niçin öldürdüm bilmiyorum. Demek ki ‘’ Çorbada bizim de tuzumuz olsun ‘’ diyerekten dalmışım o tırstığım kavgaya ve birilerini sırf ‘’maksat muhabbet olsun’’ diye öldürmüşüm. İşin daha da garibi çok da soğukkanlı bir katilim…Polis her yerde beni arıyor, ben karakola gidip polislerle çay ve sigara içerek onlara anılarımı anlatıyorum.
Amma velakin..Çekirge bir sıçrar iki sıçrar..Sonunda bir polis memuru yaklaşıyor yanıma…Elime bir kağıt tutuşturuyor ve diyor ki ‘’ Hocam bu kağıttaki telefon numarası seni ararsa anında bize haber ver..Bu azılı bir katil..Ne zamandır onun peşindeyiz…’’ Kağıda bakıyorum benim telefon no su…’’ Tamam koçum..sen merak etme..Bu namussuz ararsa beni, hemen size haber veririm’’ diyorum. Kağıt elimde ilerlerken cep telefonum çalıyor…Cep telefonumu elime aldığım anda da tepemde bir helikopter beliriyor ve içinden sesler geliyor…’’ Buldukkk..Bulduk…İb..yi bulduk…’’
Helikopter tam önümde duruyor…İçinden bir kısmı normal karakol polisi, bir kısmı da Zebellah + zebellah dev gibi özel harekat polisleri iniyor…Özel harekat polislerinin en önemli özellikleri ise gözlerinin sanki aylarca güneş görmemiş gibi ve de pörtlek oluşu…Bana çok fena öfkeliler…İçlerinden biri uzun namlulu tüfeğini tam ağzıma doğrultuyor…Resmen vuracak beni. Neyse ki öteki arkadaşları durduruyor onu..Ama hepsi de bana olan öfkelerinden silahlarındaki kurşunları havaya sıkıyorlar...Hatta biri elindeki tüfeği yere çarparak parçalıyor…Diyeceksiniz ki bu kadar öfkeli olmalarının sebebi ne? Sebep ben gibi birinin bunları bu kadar uzun süre atlatmış olması..Hem de burunlarının dibinde olduğum halde…Neyse efendim kısacası enseleniyorum sonunda. Tam kelepçeler takılacakken de kan ter içinde uyanıyorum.
Yataktan kalktığımda bakıyorum sabah saat 7.30…Kahvaltı yapıp okula gitmem lazım ama artık bende kahvaltı yapacak hal mi kalmış. Bir bardak su içmek için mutfağa gidiyorum. Bakıyorum masanın üzerindeki tabakta son bir dilim kabak tatlısı öylece duruyor. Başlıyor bir nefs mücadelesi
Sol taraftan ‘’ ye’’ diye bir ses…Sağ taraftan ‘’ yeme..Onun yüzünden bak ne hallere düştün’..Sol taraftaki ‘’ Onun ne günahı var..haydi dal ‘’ diyor…Mideye giden yol nereden geçiyor ? Kalpten…Kalp ne tarafta? Solda…Anlayacağınız kalbimin sesini dinliyorum. Hem yemesem bana o tarifi veren arkadaşa çok ayıp olur di mi?
Sabah okula geliyorum.
Önce bana kabak tatlısının tarifini veren arkadaştan bir mesaj: ‘’ Hocam..Günün benim kadar güzel, benim kadar aydın, benim kadar neşe dolu geçsin ‘’
Cevap veriyorum: ‘’ Çok teşekkür ederim..İnşallah senin günün de çok çok güzel geçer’’
Sonra bana boyozla nispet veren arkadaş:
‘’ Nasılsın ihtiyar? Ölüp mölmedin inşallah?’’
Ona rüyamı anlatıyorum…
-Hocam ben de rüyamda hamur yoğurduğumu gördüm.
-Eeeee..Normaldir...Ben hapse düşünce benim Kangalları kim besleyecek? Di mi ama?
-Şiiiişşşşttt…Heeeyyyyy…Hay Allah’ım yaaaa..Güleyim derken yine sandalyeden düştü garibim. Sesi soluğu gitti yine… Helakı benden olacak zavallımın.
Böylece başladığım bu günde akşama kadar kendi kendime bir kanto mırıldanıp durdum.
‘’ Kabak da pişti tuz ister.
Ana benim gönlüm kız isterrr.
Kız olmazsa dul olsun.
Yeter ki eni bol olsunnnn’’