- 754 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Şairin Parmak İzi / Rıza Arslan, Artshop Kasım 2012
ŞİİR İNCELEMESİ
Şairin Parmak İzi, Rıza Arslan/ Artshop Kasım 2012
M. Mazhar Alphan şiirini nasıl yazar?
Öncelikle şiir yazmaya beni, esin dediğimiz dürtüler harekete geçirir. Bunlar, duygusal ve/veya nesnel bir sözcük olabileceği gibi, bir dize de olabilir. Şiire başladığım süreç içinde şiir, nesne ile bilinç arasında bir yerdedir. Duygular, sezgi ve bilinç kendi arasında bir dönüşümü başlatırlar. Bu durum şiir bitinceye kadar devam eder. Şair bu evreden sonra şiirin dışına çıkar. Genelde tüm şairlerin şiir yazma süreçlerinde yaşadıkları bu durumu, Aydoğan Yavaşlı’yla yaptığımız söyleşide “ Cumhuriyet Kitap Eki, 8.8.2005) Veysel Çolak’ın görüşü olarak dile getirmiştim. Veysel Çolak’la aynı görüşü paylaşmama rağmen, şiirimi kurarken salt bu kural veya benzer kurallara uyacağım diye bir sıkıntımın olmadığını söylemiştim. Her şey bilinçaltındaki edinimlerimle doğar, büyür, gelişir. Esinlenme bilinçaltını harekete geçirir. Böylece şiir yazma serüvenim başlar. Şiirin formu ise, şair tarafından değil “Cahit Sıtkı Tarancı’nın da dediği gibi (Ziya’ya Mektuplar s.92) şiirler belirler…
Şiir sözcükler, sözcüklerin aldığı eklerle yazılır. “Şair kullandığı dilden azamiyi koparmasını bilmelidir” der Cahit Sıtkı Tarancı. Mükemmeliyeti arar. Tamamladığım şiirimin dışına çıksam da, kitaplaşıncaya kadar her bir şiir üzerinde düşünüp müdahalelerim olmuştur. Dürtü ve düşünce dönüşümler bütünüdür. Doğası gereği sürgit bu dönüşümü yaşar şairler…
Sözcüklerin yan anlamlarında arıyorum imgeyi. İki sözcük yan yana geldiğinde üçüncü bir sözcük doğsun isterim. Başardığım da söylenir. İmge ağırlıklı şiirlerim bir başka güzel oluyormuş... Ahmet Günbaş kitaplarımla ilgili bir yazısında “İmge hovardalığı yapıyor. “ diyor. ( Söz Örse Düşer s.17) Bu alıntıyı buraya almamın nedeni imge üzerinde bir nebze de olsa durmak istememden kaynaklanmaktadır.
Ataol Behramoğlu imgeyi ( Şiirin Kanadında Mektuplar s.92) kavramlar arasında mantığa indirgenemeyecek bir bağın kurulmasıdır, mantığın heyecana, duyguya dönüşmesidir” diyerek özetliyor.
İmgeyle benzetme sanatı arasındaki farkı bir alıntıyla açıklamaya çalışayım. “Ceylan Gözlüm” dediğim zaman, burada bir benzetmenin olduğunu görürüz. Şair, sevgilisinin gözlerini ceylanın gözleriyle eşdeğer tutmuştur. Oysa, “Yüzünde göz izi var “ (Karacaoğlan) dizesinde ise bir imge söz konusudur. Çağrışımlar, kişilere özgü çeşitlidir.
Buraya kadar yazdıklarımı, şiir kitabım “İnsanın Kırılgan Sesi” nden bir şiirimle toparlamaya çalışalım.
topal çekirge
engelli bir çekirge
odamı paylaşır
adam körfeze bakar
ağır aksak tırmanır
dokunur yalnızlığım
tek ayağıyla sırtıma
artçı sarsıntılar
Yukarıda da görüldüğü gibi şiirin başlığı şiire dahildir. Bu şiiri yazmama neden olan topal çekirgeyle tam dört ay, dairemi paylaştım (yaptığım araştırmalarda ömrünün dört beş ay olduğunu öğrendim.) Tek ayaklı dostum, ters olarak perdenin rayına tutunup ileri ve birkaç gün sonra da tekrar geriye dönerek turunu tamamlanıyordu. Ayaklarının hareketlerini günlerce izledim. Hatta bir kâğıda çizdim de. Devinimleri şiir gibiydi, uyumlu. Zaman zaman balkon perdesine geliyor dışarıyı seyrediyordu, belki de körfeze bakıyordu bencileyin. Dışarıya gitmesi için perdeyi açtığımda gitmiyordu. İlgili kitaplardan öğrendiğim kadarıyla aç kalmaması için ot toplayıp görebileceği yere suyla beraber servis ettim, beni yememesi için. Aç kalan çekirgelerin leş yediğini okumuştum. Biraz tedirgin oldum. Sonra, ölünce içimdeki kurtlar beni yiyeceğine dostum çekirge yesin diye düşündüm, aynı Eskimo’ da ki yaşlıların yırtıcılara kendilerini servis etmeleri gibi. Dostum yazacağım şiirin konusuydu artık. Kurgusuyla, amacıyla, benimle bir bütünlük içindeydi. Bu şiirin eti ve kemiği olmuştuk arkadaşım çekirgeyle…
Kaynakça:
-Cumhuriyet Kitap Eki, 8 Ağustos 2005
-Söz Örse Düşer, Mor Taka Y. 2011-o1-01
-İnsanın Kırılgan Sesi, Mor Taka Y. 2011-08-2011
-Ziya’ya Mektuplar, Varlık Y. 1951, Can Y.1997
-Şiirin Kanadında Mektuplar, Top.Dön.Y.1994
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.