12
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1059
Okunma
Hapisanelerdeki ölüm oruçları altmışıncı gününe yaklaşıyor sanırım. Enteli danteli bir sürü insan da destekliyor...Eh benim başım kel mi..Ben de destekliyorum...Sonuna kadar hem de...Sonuna kadar yaniiii...Sonuna kadaaarrrr....
Biraz uzunca bir fıkra ...Biraz uyarlama yaparaktan anlatıyorum.
Üç kardeş ileriki köye doğru yürürken arkalarından telaşla at süren bir adam yaklaşmış. Delkanlılara yaklaşınca da sormuş:
-Gençler devemi kaybettim içinizde deve gören oldu mu?
Ağabey olan genç:
-Devenin bir gözü kör müydü?
-Evet
Ortanca genç:
-Devenin bir ayayı da topaldı değil mi?
-Evet.
Küçük genç:
-Devenin kuyruğu da kesikti değil mi?
-Evet...Gördünüz mü devemi?
Hepsi biren:
-Hayır görmedik.
Adam inanmamış tabii ki. Bu kadar ayrıntılarıyla bildiklerine göre deveyi mutlaka görmüşler, hatta bunlar çalmışlardır mutlaka diye düşünmüş ama üç gençle birden kavga etmeyi göze alamadığı için atını sürüp olayı köyün ağasına bildirmeye ve hükmü onun vermesine karar vermiş. Ağa o çevrede hakim adeta..Tüm raconları o kesiyor. Ayrıca gençler de o köye doğru ilerlemekte.
Neyse efendim..Adam atıyla tabii ki daha önce varmış köye..Durumu ağaya anlatmış.Ağa da adamlarına haber verip o üç delikanlı köye gelir gelmez hemen yakalayıp huzuruna getirmelerini emretmiş.
Bir kaç dakiika sonra gençler de köye varmışlar..Tabii ki ağanın adamları hemen gençleri alıp ağanın huzuruna çıkarmışlar. Delikanlılar daha ağzını açmadan ağa gürlemiş:
-Ulan namussuz hırsızlar. Bu adamın devesini niçin çaldınız?
Cevap vermiş gençler:
-Ağam biz çalmadık. Hatta hiç görmedik bile deveyi.
-Ulan madem görmediniz de nereden biliyorsunuz özelliklerini?
Delikanlılar tek tek cevap vermiş:
Ağabeyi olan:
-Ağam yolun her iki tarafı da otluk olduğu halde baktım hep sağ taraftan ot yenmiş. O zaman anladım ki devenin bir gözü kör.
Ortanca olan:
-Ağam baktım üç tane ayak izi çok derin ama biri belli belirsiz..O zaman anladım ki bu deve topal.
Ağa hayretle başını sallamış:
-Yahu haydi onları anladım da sen...Sen kuyruğunun kesik olduğunu nasıl anladın?
-Ağam çok kolay..Devenin kakasına baktım hep aynı hizada yapmış kakasını yol boyunca. Kuyruğu sağlam olsaydı sallaya sallaya sağa sola dağıtırdı. Oradan anladım ki kuyruğu kesik.
Ağa gençlerin bilgisine, irfanına ve mantığına hayran olmuş. Ama kafasına da takılmış. Bu gençleri misafir edip onlar hakkında bilgi edinmeye karar vermiş...Deve sahibini sepetledikten sonra gençlere mükellef bir ziyafet çekmiş...Daha sonra onlara yatıp uyumaları için bir oda tahsis etmiş. Ama merak bu ya ’’Acaba bunlar başbaşa kaldıklarında kendi aralarında ne konuşurlar’’ diye çaktırmadan kapıyı dinlemeye başlamış.
Odada yalnız kaldıklarında büyük delikanlı :
-Yahu yemek güzeldi ama o yediğimiz koyunu köpek emzirmiş...
Ortanca::
-Evet haklısın ..Ayrıca şaraba da ölü toprağı koymuşlar mayalamak için [*]
Küçük:
-Onu bunu bırakın da ağabayilerim..Farkettiniz mi bu ağa ib..
-Evet haklısın...Ağa İb...
Ağa’nın gözleri faltaşı gibi açılmış. Her şeyi bilen bu gençler acaba yine doğru mu söylüyorlar diye telaşa kapılmış. Hemen kahyasını çağırmış:
-Koş bana çobanı çağır.Ona bir sorum olacak.
Kahya çobanı çağırmış. Ağa hemen hışımla sormuş çobana.
-De hele bakalım. Bu gün kestirdiğimiz koyunu köpek mi emzirdi?
Çoban alı al, moru mor cevap vermiş:
-Evet ağam...Geçen sene sürüye kurt saaldırdı..Bu koyunun anasını telef etti...Çoban köpeği de vicdan azabı çekti zaar ..Anasını kurtaramadım bari yavrusuna bakayım diye bu kesilen koyunu taa kuzu iken hep o emzirdi.
Ağa çobana temiz bir dayak attıktan sonra onu savmış ve şarapları yapan işçileri çağırmış...Az sonra işçiler gelince bu sefer de onlara gürlemiş:
-Ula namussuzlar deyin hele şaraba mezarlık toprağı mı kattınız siz?
Adamlar korkmuşlar ama ağaya yalan söylenmez...
-Evet ağam..Şarap toprağı bulamadık..Aramak için uğraşacağımıza mezarlıktan aldığımız toprağı kattık.
Ağa şarap yapımcılarını da dayaktan kırmış geçirmiş..Ama bu arada korkusu fena şekilde katlanmış...Öyle ya gençlerin her dediği doğru çıkmış. Sıra küçük oğlanın söylediğinin doru olup olmadığına gelmiş. ’’Demek ki ben bir ib..im ha...’’ diyerek annesinin kapısını tıklatmış.
-Ana ana...De hele bana...Ben ib..miyim?
Anasının gözleri yaşarmış:
-Ah oğul ahhh...Bu gerçeği senden senelerdir saklıyorduk. Nereden, nasıl öğerendin?
-Yav nasıl öğrendiğimi boş ver...sSruma cevap ver...Ben ib..miyim? Eğer öyle ise bu nasıl oldu?
-Vallah oğul sen daha çok küçüktün. Bir gün seni samanlıkta bir herifle yakaladık. Herif sana bir şeyler yapmak üzereydi ki elinden aldık. Ama o bir şeyleri yapmış mıydı, yapmamış mıydı anlayamadık.
Ağa ib..olduğu konusundaki acı gerçeği de öğrendikten sonra gençleri huzuruna çağırmış. Bir gün önce gençlerin kendi aralarında yaptığı konuşmayı duyduğunu ve şimdi bazı soruları olduğunu bildirdikten sonra sormuş büyük oğlana.
-Sen Koyunun köpek tarafından emzirildiğini nasıl anladın?
-Kolay ağam..Baktım ki etin tadı ekşi..Oradan anladım ki bu koyun başka bir hayvanın sütü ile beslenmiş...
Ortanca oğlana sormuş ağa:
-Peki sen şaraba mezarlık toprağı konduğunu nasıl anladın?
-O da kolay ağam. Şarabı içer içmez uykumuz geldi..Eğer kendi toprağı konmuş olsaydı hemen uyutmazdı.
Ağa çekine çekine küçük oğlana sormuş:
Peki sen...Sen nasıl anladın benim ib..olduğumu?
-O hepsinden kolay ağam..Odaya girer girmez duvarda apo posteri gördüm.