6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1320
Okunma
Eğer bir bölgeyi yok etmek isterseniz, bunu nasıl yaparsınız!
Bunun iki yolu var:
Oraya gidip bombalama falan yaparsınız, tabii bu çok da etkili bir yöntem değildir.
Yapmanız gereken şey, orada yaşayan insanlara birbirlerini öldürtmektir ve bu şekilde onların yaşadıkları bölgeyi, tarlalarını yok edersiniz...
Lyndon La Rouche (zeitgeist kuantum ve kur’an)
Başından beri insaf sahibi bütün akil adamlar şu yukarıdaki düşünce çerçevesinde üzerimize oynanan oyunları izaha çalıştılar.
Duymadık, zira yerel ya da küçük kanalların dışında kimse onları ulusal kanallarda konuşturmadı. E, bizlerde okuryazarlığımıza inat okumaya üşenir bir millet olduğumuzdan, tüm çırpınmaları yazık ki boşu boşunaydı.
Birbirimizle hiçbir kavgamız yokken birden bire aramızda çıkan husumetin sebebinin ne olduğunu da düşünmedik ki hiç. Uzun lafın kısası, neyi üleşemediğimizle ilgili soruma hala cevap alamadım.
İnsanın hayatını kolaylaştırmayan, zenginleştirmeyen ve huzurlu kılmayan hiçbir inanç hiçbir felsefe, hiçbir ekonomik sistem, hiçbir hukuk kuralı ve hiçbir yönetimi doğru bulmuyorum. Eğer insan için kurgulanmıyorsa yapılanlar, yönetimdeki hükümetler halkı için değil mutlu bir azınlık yararına varlığını sürdürüyor demektir.
Silahların gölgesi üzerimize düşmeden çorbamızı kaşıklıyor olmamıza rağmen yazık ki büyük bir savaşın tam ortasındayız. Bizler bu savaşı fark etmeyelim diye her gün sahteliklerle dolu bir hayal dünyası karşısında sabahtan akşama kadar oyalanıyoruz. Evet, televizyonlarımız gerçeklik algımızı ortadan kaldırıyorlar yazık ki. Hakikat olanın yalnız kendimiz olduğunu fark edemeyecek hale getiriliyoruz hızla.
Din savaşları, etnik çatışmalar, ekonomik baskılar ve iktidar mücadelelerimizle uğraşırken bizi bu konularla meşgul etmek için kendi hedefleri ve planları olanların amaçlarına hizmet ettiğimizi algılayamıyoruz bile.
Ortadoğu’da birden bire çıkan bu “halk ayaklanmaları” sizleri şaşırtmadı mı? Bizi şaşırttı. Ekonomisi bitmiş olan Yunanistan’da bir ayaklanma çıksa şaşırmazdım ama Libya’da çıkan ayaklanmayı anlayamadığımı itiraf ederim. Dikta yönetiminde yaşıyor olsa da halkı fukaralık içinde baskıcı bir rejim altında mıydı gerçekten. Öyleydiyse neden çıkacak bir iç savaşın hiçbir belirtisi olmadan bu derece pat diye oldu Allah aşkına. Nedir yani açıklama? Halk bezmişti ve yıllar yılı bu anı bekliyor ve evinde askeri mühimmat mı biriktiriyordu. Bir oldu bittiye gelen kadife ihtilaller, menekşeler, vs. havalarda uçuştu ve Ortadoğu baştan sona bir anda bir bilinmezliğe sürüklendi. Sürüklendi de sürüklenmesine asıl soru şu; Kimin işine yaradı ya da yarayacak?
Korkarım küreselleşme diye adlandırılan ve bütün dünya ülkelerine bir ihtiyaç ve mutlu son gibi takdim edilen korkunç bir dalaverenin ortasındayız. Alev Alatlı’nın kitaplarında anlattığı çip’lerle hayatları kontrol edilen toplumlar olmamıza doğru giden bir sürecin coğrafya ayağındayız şimdilik. Bize düşmanımız olduğu söylenenler düşmanlarımız mı sahiden yoksa bizi birbirimizle düşmanlaştırıp çıkacak kaotik ortamdan yararlanacak daha büyük güçlerle mi karşı karşıyayız? Bu sorunun cevabını bize zaman gösterecek. Yaşanan her şeyi mahalle kavgalarımızı bile bu sebeple iyi irdelememiz gerektiği kanaatiyle yaşamalıyız. Yoksa kontrol edilebilen ve sayılardan ibaret çipleriyle yaşayan insanlar olmamız işten bile olmayacaktır.