- 1168 Okunma
- 19 Yorum
- 1 Beğeni
Piyon
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
O kadar berrak görüyorum ki. Sanki burnumun tam ucundalar. Tam iki saattir yorulmadan kavga ediyorlar. Aslında yoruluyorlar; zaman zaman bir kaç dakika ara verip sonra yine başlıyorlar. Hatta yaklaşık yarım saat önce öpüştüler de. İşim gücüm yok ben de bunları dikizliyorum. Aslında itiraf etmeliyim ki oldukça keyifli. Tarife gerek var mı bilmiyorum ama, adam tıknaz suratlı, çene sakallı, kalın kaşlı. Hani şu entellektüel tiplerden işte. Zaten aşağı yukarı hepsi birbirine benziyor bunların. Tıpkı penguenler gibi. Kadınsa... O gerçekten çok güzel... Kumral. Uzun kirpikli ve iri gözlü, iri dudaklı. Belki de sadece o kadın için, saatlerdir üşenmeden ayakta dikiliyorum.
Şu ana kadar çok ilginç, öyle hikaye değeri taşıyan bir gelişme olmadı. Şiddet yok. Sadece savurgan el kol hareketleriyle birbirilerine bağırıp çağırıyorlar. Ha, biraz önce adam duvarda asılı tabloyu hızlıca kapıp, tam yanındaki koltuğun üstüne parçaladı. Sanırım tablo imitasyondu. Adam uyanık birine benziyor çünkü. Öyle kıymetli bir tabloyu, cinnet haliyle de olsa, bir anda heba edecek birine benzemiyor. Ama kadınlar öyle değil bilirim. Van gogh’un en değerli tablosu dahi olsa, gözleri karardığı an hiç acımazlar. Ki hissediyorum; bu kadın da öyle. Hemleri çoktur böyle kadınların. Hem hırçın hem yumuşak. Hem asi hem sadık...
Kadın, göğüslerini kıvamında açıkta bırakan bir elbise giymiş. Kıvamında. Olmadı. Kıvamımda olacaktı. Beni çok cezbeden kıvam bu işte. Tıpkı düşesler gibi. Peki itraflarımdan bir tane daha : aynı zamanda bu yüzden de gözlüyorum saatlerdir. Kendimi sapık rontgencilerden biri gibi düşündüm bir an. Ama öyle değil. Bu bana göre oldukça ahlaki bir gözlem. Tabii ki kendi ahlak bütünlüğüm içinde...
Her an farklı birşey olabilir diye tuvalete bile gidemiyorum. Ancak dediğim gibi şu ana kadar bildiğimiz, hararet oranı çıtanın biraz üstünde tartışmalardan hiç bir farkı yok. Örneğin kadın şu an masanın üstünde duran sürahiden bir bardak su aldı. İçti... Elinde bardak, yüksek sesle birşeyler söylüyor. Söylüyor... Bardağı duvara fırlattı. Sanıyorum daha yüksek sesle bağırmaya başladı. Adam dondu kaldı. Bilirim böyle adamları, karşılarındaki pençelerini çıkardı mı pısıp kalırlar hemen. Dayanamayacağım tuvalete gitmeliyim. Bu arada sakın birbirinizi öldürmeyin olur mu ?
Gerçekten çok ilginç. Satranç oynuyorlar. Gerçekten delirmiş olmalı bunlar. Satranç tahtasının tam yanında ise uzunca bir bıçak. Umarım düşündüğüm şeyi yapmazlar. İşte şimdi beklediğiem değdi. Gerçekten hikaye değeri olan bir an yakaladım işte. Evet işet evet. Biliyrosum sıradan sapkın bir dikizci olmadığımı. Bu dürbünü de almakla gerçekten iyi etmişim. Gerçi bir aylık maaşımı verdim ama olsun. Doğrusu böyle bir dikize ihtiyacım vardı. Gerçekten çok komiğim. Bir dikize ihtiyacı olmak. Ne saçma bir laf etmişim.
Sanıyorum kadının hamleleri daha akılcı. Adamın suratı, kadının her hamlesinden sonra biraz daha buruşuyor çünkü. Yalnız şu an çok tuhaf bir şey oluyor. Adam. Adam biraz ufaldı gibi. Ufaldı işte. Küçülüyor yani. Peki nasıl oluyor ? Bu çok tuhaf. Evet... Kadın hamle yaptıkça. Kadınının her hamlesinde adam biraz daha ufalıyor. Kadının yüzünde sinsi bir gülümseme. Adamın yüzü ise... Ölüme gider gibi. Pişman gibi. Gerçekten de sıra dışı bir durum. Gözlerime inanamıyorum doğrusu. Adam gittikçe küçülüyor. Neredeyse yavru bir kedi büyüklüğünde şu an. Nerede o entellektüel adam, nerede şimdiki yavru kedi. Yalnız kadın adamın gittikçe ufalmasını hiç umursamıyor gerçekten de. Hamlelerini yapmaya gayet kararlı devam ediyor. Adam... Gözlerime inanamıyorum. Şİmdi de küçük bri solucan oldu. Masanın üstünde çaresiz geziniyor. Sanıyorum kadın son hamlesini yaptı. Galiba adam mat oldu. Başka da bri seçeneği yoktu sanırım bu süreç sonucunda. Kadın masanın üzerinde duran bıçağı eline aldı. İnanmıyorum bu çok korkunç bir sahne. Solucanı ikiye böldü bir hamlede. Sonra avuçlarına aldı ve pencere kenarındaki saksının içine koydu. Bu gördüklerim gerçek olamaz.
Kadının yüzünde oluşan büyük bir zafer kazanmış ifadesini görmelisiniz. Yüzündeki mutluluk resmen tüm mimiklerine işlemiş. Peki şimdi ne yapıyor ? Beyaz, genişçe bir kartona birşeyler yazıyor. Nasıl... Nasıl... Yazdığı kartonu bana gösteriyor. Beni görebiliyor mu yani ? Hemen kaçmalıyım. Peki ne yazıyor ? Hımm...
"SANA İYİ BİR SATRANÇ OYUNCUSU OLDUĞUMU SÖYLEMİŞTİM!"
Ne demek şimdi bu ? Hayır hayır saklandığım yerden kesinlikle çıkmamalıyım! Neler oluyor? Bir yazı daha :
"SAKLANDIĞIN YERDEN ÇIKSAN İYİ OLUR. PİYON SADECE TEK KARE İLERLER. BİR PİYON OLMADIĞINI SEN DE BİLİYORSUN."
Galiba ben bu günlerde çok film izledim. Evet evet kesinlikle izlediğim filmlerin etkisinde kalmış olmalıyım. Olamaz. Bir yazı daha :
"DAHA FAZLA GEÇ OLMADAN GÖRÜN. SANA İHTİYACIM VAR. "
Görünsem iyi olacak sanırım. Yoksa içimde daha kötü şeyler olacak gibi bir his var. "Sana ihtiyacım var" derken neyi kastetti ki acaba? Ben evet... Garip şeyler olmasını istiyordum. Belki bekliyordum da. Ama bu kadar garip. Bu kadarı çok fazla. Yien neler oluyor ? Kadının bulunduğu odada yağmur yağmaya başladı. Yağmur... Bu nasıl olur ? Bütün bunlar gerçek üstü. Kadın yağmurun altında gülümseyerek ıslanıyor. Islandıkça kayboluyor. Islandıkça kayboluyor. Bir yazı daha :
"GERÇEKTEN KAYBOLMAMI İSTEMİYORSAN ARKANI DÖN!"
Ne ? Arkamımı döneyim ? Nasıl ? Neden ? Neden ama?
Peki... Peki dönüyorum tamam. Senin istediğini yapacağım. Madem böyle bir işe kalkıştım. Evet döndüm işte.
- Sevgilim İki saattir bekliyorum; hala bir hamle yapacaksın. Bırak artık elindeki şu dürbünü!
- Evet... Evet... Bırakayım evet... Geldim... Özür dilerim. Bu göğüs dekolteli elbisen sana gerçekten çok yakışıyor.
- Ne ?
- Piyon diyorum. Tek kare ilerler ama bazen seni ummadık bir yenilgiden kurtarır.
Oktay Coşar
YORUMLAR
müthişsin..hayranım senin bu kurgularına...
yazı iyi ki güne düşmüş, es geçebilirdim...
beni hem düşündürdün hem de gülümsetmeyi başardın... teşekkürler sana dostum, bu ara pek gülümsediğimi söyleyemem çünkü...:) hepsi bu kadar...
ne kadar mı...işte bu kadar...
:))
Oktay Coşar
bazı yazılar vardır, başlangıcından başlarsınız heyecanlanmaya
hem sonunu merak edersin, hem de bitmesin istersin, bunu yaşattınız... teşekkürler
Tabi ki güzel ve hak ettiği yerdeydi... saygımla
Oktay Coşar
usta bir şiir adamından aldığım güzel bir yorumdu, var olasın...
Oktay Coşar
Var olasın...
Çizgini koruman ve güne her defasında daha çok yakışman büyük mutluluk. Tebrikler kardeşim.
Oktay Coşar
Oktay Coşar
Edgar Allen Poe“Gerçek kurmacadan daha gariptir.” Demiş büyük usta.
düş kurmak başka bir dünya yaratmak değil bence
gerçekleri algı kapımızdan içeri süzebilmek
işte sanat..
Sanatına hayranlığımla
Kutlarım Oktay
Oktay Coşar
Düş anaforlarının arasında kendini bulan cümleler...
seviyorum sizin kaleminizden akan hikâyeleri...
tebrikler...