Hiç Büyümedim
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Hiç büyümedim biliyor musun? Hala iki eliyle eteklerini yana çekiştirip yürüyen küçük bir kızım. Nerede gülen bir yüz görsem oraya gidiyor aklım. Takılı kalıyorum rüzgarın ıslığına, cır cır böceklerinin mahur bestelerine, kalplerin saydam yüzlerine... Gözünde büyümeyen küçük kız yaşının artması gerçeğini erteliyor ha bire...
Tutunduğum gerçekler senin yüzünde hep hayale bulandı. Ne zaman birine gerçekten inanacak olsam yüzünün ifadeleri inançlarımı kararsızlıklara boyadı. Yüreğime acı değse sen günlerce aç yatardın, o yüzden ne zaman ağlasam hıçkıramaz, susardım...
Beceremezsin diye öğretmediğin örgüyü komşumuzdan öğrendiğimde henüz dokuz yaşındaydım. İlmeklerine şarkılar asar, sana kocaman delikli elbezleri örerdim. Beceremezdim, yüzüme vurmazdın. Kırmazdın hevesimi... Şimdi o delikler örgülerimden çıkıp hayatıma girdi anne, koskoca bir delikten bakıyorum her sabah aynı telaşla yüzüme... Şallar örüyorum, atkılar yapıyorum, kazak yapmaya başlayıp yarıda bırakıyorum. Hayat yıpratmaya çalışıyor, ben hayata ipliklerle ağlar örüyor, kafamın içindekileri şişlerin arasından geçirerek nefes alacak alanlar yaratıyorum...
Hiç büyümedim biliyor musun? Hala biri beni üzdüğünde dudaklarımı büküyorum, hala bir çikolata için tüm kırgınlıklarımdan vazgeçiyorum ve hala çocuksu bir telaşla, aynı saflıkla seni seviyorum. Her gün üçüncü sayfa haberlerinde annelerin ölüm haberleri... Kıskançlıktan, trafik kazasından, maganda kurşunundan, komşu kavgasından... Dualar ediyorum Allah’ıma ömrüm seninkinden kısa olsun diye. Kızma bana, ölüm yakışmaz ki o soluk tenine, o pamuktan kalbine, esmer saç tellerine... Yakıştıramam adını bir soğuk mermerin kara işlemelerine... Anne... Yüreğine al beni, ömrüne ömür olsun nefesim, sustuğun an birlikte ölelim...
Hiç büyümedim işte. Geceleri en çok bu korkudan ağlardım ya ben. Birinize bir şey olacak diye ödüm kopardı daha beş yaşındayken. Gözlerimi sıkı sıkı yumar, minik ellerimi bacaklarımın arasına saklar korurdum hem kendimi hem sizi korkularımdan.
Yaseminlerin tam mevsimi... Koparıp göğsüme sokuyorum bir bir güzel koksunlar diye sen gibi... Annem, kokun bana yardır, kokun bedene talandır, kokun cennete adaktır... Annem bırakma sakın bu küçük kızı bir başına, yaseminleri de soldurursun mevsiminde, yazıktır...
Elif SEZGİN
YORUMLAR
Özlemin kelimelere dökülmesi çok kolay olmasa bile gayet basit bir işmiş gibi yapıyorsun bunu. Bir anda çocukluk özleminden anne korkusuna geçmen biraz keskin hat oluşturmuş yazında. daha yumuşak bir şekilde geçebilirdin. Ayrıca; "Her gün üçüncü sayfa haberlerinde annelerin ölüm haberleri... " cümlesinden itibaren ayrı bir paragraf oluşturman belki daha iyi olabilir, yine de yazı senin yazın.
Tebrik ederim.
keşke bunları ben de söyleyebilseydim.gözlerim doldu yazınızı okurken;çünkü ben abimi kaybettim;ailem de anılarım da paramparça..şimdi ömrümü abimden öncesi ve abimden sonrası diye değerlendiriyorum..düşlerim kayboldu,elimi hep o tutardı,beraber yürürdük karanlıklara;ama yok artık
Kıymetini bilsin hekes sevdiklerinin
siz de hiç bırakmayon annenizin elini..
Ben hala çocuğum evin ikinci evladı olmama rağmen.yaşım otuzların başında ve saçlarımda beyazlarım çoğalmaya başlamışken.Hala koca bir çocuk.Korkularını sırtlamış, özlemleri almış başını giderken, sere serpe açıyorken sevgisini, kırgınlıklara göğüs gerecek kadar büyümüş bir çocuk.
Küçükken elimi tutup sinemaya beni götüren annemi hatırlıyorum.Ablam "tenten", bense "pembe panter" isterdim.Her seferinde mızıkçılık yaptığım için benim dediğim olurdu.Annem uzun süre ablamı susturmak için uğraşırdı :))
Ah o günler geldi aklıma.Çocukluktan genç kızlığa geçip saatlerce anlattığım sevdalarda başım dönerken verdiğin öğütleri hiç unutmadım.Kulak ardı etmedim.Ama yeri gelip sözü dinlemedim.Dediğin çıktığında yine başımı gömüp ağladığım kucak seninkiydi...
Şimdi ayaklarımın üstüne basan, yaşamak için kimseye ihtiyacı olmayan biriyim.Ama gel gör ki sensiz olmaz.Olamaz.Hala bir çocuğum sen beni azarlarken, ya da aldığım kıyafetin renginin bana uymayacağını söylerken.
Hala çocuğum ve ben hep çocuk kalacağım.Birgün gelip kim kimden önce göçüp gidecek bilinmez ama anılara dolduruyorum herşeyi.Aklıma gelen herşeyi kaydediyorum.Sen yanıbaşımdayken sana özlem duymadığım için.Beni başı boş başka diyarlara terk etmediğin için ve gönlüm yırtılıp her sana dönüp ağladığımda bana kucak açtığın için nasıl seviyorum seni bilemezsin annem...
Ah Elif dün yazını okudum ama inan bu kadar güzel olduğunu fark etmemişim Yoğunluktan dolayıda tam okumadığım bir yazının altına tebrikler deyip gitmek istemedim.
Bu sabahta sayende anneme birkaç satır birşeyler yazma imkanı buldum.
Bir de, annem kadar sevdiğim ikinci annem var benim.Asıl tüm çocukluğumu ona yapıyorum :))
Kulakların çınlasın inşaallah ki bu yazıyı mutlaka her ikisine de okutacağım ;)
İkinci annem şefkatini hiçbir zaman esirgemedi, bana kucak açan ve şimdilerde daha çok üzdüğüm acımı daha çok paylaştığım, hasretine boyun eğdiğim annem..
Seni de çok seviyorum...
Kokuna hasretim bunu hiç unutma.Birgün sana geldiğimde başımı göğsüne dayayıp ağlarsam bil ki sana olan sevgimdendir.
Günümün yazısı ve yazarını canı gönülden kutluyorum.
Canımsın Elif.
tebrikler allah sizi annenizden ayırmasın bana kız kardeşimi hatırlattıız delikli el bezleriyle kazakla büyük bir hevesle başlar zaten kızlar ama oyun daha makul gelirdi ne dantel ne el bezleri nede kazaklar ............ uzar gider
ama yazıda en can alıcı nokta dersen kardeş sonu ama beni ilk etkileyen bölümü kopyalıyorum buraya
Tutunduğum gerçekler senin yüzünde hep hayale bulandı. Ne zaman birine gerçekten inanacak olsam yüzünün ifadeleri inançlarımı kararsızlıklara boyadı. Yüreğime acı değse sen günlerce aç yatardın, o yüzden ne zaman ağlasam hıçkıramaz, susardım...
saygı ve sevgimle