Şeytan
Kültürümüzde adı en çok öne çıkan kavramlardan Tanrı’yı (Allah-Ra-GönkTengri vb) daha önce işlememiştik..
İnsanlığın yaratılışını işlemiştik yine belgeselden yazıya dönüştürerek..
Şimdiki konumuz Şeytan, İblis, Lucifer...diye aktarılan bir başka özne!
Belgeselin yazıya dökülüşündeki amaç: Şeytan kavramına bir başka boyutuyla irdelemektir.
Madem önüne gelen şeytandan bahseder, tanıyayım, tanıtalım onu.
Lakin bu işin sonunda şeytana hak bile verebiliriz..
Adı çıkmış dokuza inmez sekize hesabı..İnsanlar tüm yanlışlarının hesabını ya Tanrıya keser ya da Şeytana..Tanrı ve Şeytan ihtimaldir ki bir kumpas kurmuş bile olabilir bizlere..
Devamı havalar veya zihnim müsait olursa gelecek..
İlgilisi belgeseli izleyebilir, belgeselin linki yazının altındadır.
Cehennemin hükümdarı..
Kibre kapıldı, cennetteki konumunu kaybetti, cennetten dışarı atıldı ve düştü.
İnsanlığı yok ederek intikam almak için birleşmiş iblisler ordusunun komutanı..
Bir iblisin kötücül amaçlarına ulaşmak için bir bedene ihtiyacı vardır. Öylece ölüm ve yıkım planlarını hayata geçirebilir.
Peki ama karanlıklar prensi olarak bilinen karakter sadece bir mit mi? Yoksa daha fazlası olabilir mi?
Şeytan kötücül duygular taşıyan bir insan, bir tanrı, bir melek, bir uzaylı olabilir elbette.
Dünyada milyonlarca insan geçmişte dünya dışı varlıklar tarafından ziyaret edildiğimize inanıyor. Ya doğru söylüyorlarsa… Antik uzaylılar gerçekten de tarihimizi şekillendirdiler mi? Eğer öyleyse buna dair bulgular düşen bir meleğe dair yüzlerce yıllık öykülerin içinde bulunabilir mi? Şeytan komplosu diye bir şey gerçekten var olabilir mi?
***
Ona şeytan, lucifer, iblis deniyor. Adı insanın aklına hemen tek amacı insan oğlunu yozlaştırıp yok etmek olan, boynuzlu bir yaratığa dair benzer dehşet verici görüntüler geliyor.
Şeytan tanrının düşmanı olarak resmedilir. İyi insanları yok etmeye, iyi insanları kötüleştirmeye, onları kurtarılmaktan alıkoymaya, cennette girmekten alıkoymaya çalışır. Böylece herkes başında olduğu cehenneme gidecektir.
Şeytan ete kemiğe bürünmüş kötülüğün anımsatıcısıdır. Şeytanı düşündüğümüz zaman beynimiz iki yöne gidebilir. Biri alevler ülkesine hükmeden neredeyse bir çizgi karakterdir, boynuzlu, elinde çatalı olan kırmızı bir adam. Ama karanlık yanı var bir de, bence; şeytan insana çok kötü şeyler yaptırabilen, işkencenin, ölümün ve kötülüğün kaynağı olan kötülüğün ete kemiğe bürünmüş halidir.
Peki ama şeytana dair bu algılar doğru mu? Gerçekten de kötü olan her şeyin efendisi o mu?
Florida Langland 2012, Yüzlerce mümin takipçi, şeytan tarafından ele geçirildiği inanılan kişilerin, iblis çıkarılmasına tanıklık etmek için Tutuşanlar Kilisesinde toplanmış.
Bırak onu, bu adama verdiğin onca zarardan vaz geç. Şeytan intikam almak istiyor, yarattıkları arasında en sevdiğine zarar vererek Tanrının kalbini başka nasıl kırabilir ki, yarattıkların zirvesi insan, insanlık. Ben siz dünyadaki her bir kişi.
Şeytan çıkarma denilen ayinde bir papaz şeytanla yüzleşmek ve onu yeniden cehenneme göndermek için kutsal bir tören yapar. Bu törenin tarihi yüzlerce belki de binlerce yıl geriye gitmektedir. Ayrıca kilise içinde bile tartışmalıdır.
Ben şeytanla mücadele ederken epeyce akıl oyunu yaşarım. Biraz satranç maçına benzer.
Peki ama şeytan kim veya nedir? Ve neden insanlığı yozlaştırmaya kararlıdır. Bu sorunun cevabı şeytanın kökenlerini anlatan mitlerde ve efsanelerde bulunabilir.
İlk başta Tanrı fiziki evreni yaratmadan önce, şeytan da tanrının yarattığı meleklerden biriydi. Tanrının çevresinde meleklerin, tanrıya tapan meleklerin olduğu bir ortamdı orası. Şeytan da o dönem lucifer ya da sabah yıldızıydı, meleklerin en parlağıydı.
Şeytan aslında baş meleklerden biriydi, yüksek rütbelilerden biri, en güzellerden, en sevilenlerden biri. Tanrının sevgilisiydi.
Tanrı insanı kendi suretinden yarattı, bütün meleklerine de bu surete tapmalarını emretti. Şeytan bunu reddetti. Bak onlara çamurdan yaptık onları, beni ateşten yaptın, ben tapmayacağım. Bunun üzerine cennetten atıldı.
Kibire kapıldı, Tanrıya meydan okumaya başladı. Bu küstahlığı yüzünden de cennetteki konumunu kaybetti, cennetten kovuldu ve düştü.
Luciferin lanetlenişi ani, çabuk ve totaldir. Dünyaya atıldı ve zamanın sonu gelene kadar orada dolanmaya mahkum edildi.
Tevratta şeytana dair çok az gönderme olmasına rağmen, kitapta genellikle, muhalif, suçlayıcı gibi sıfatlarla anlatılır. Genellikle de cennet bahçesindeki yılanın ilham kaynağı olarak tanınır.
İncildeki en güzel öykülerden biri, cennet bahçesinden adem ve havvadır. Malum çok güzel bir bahçedir orası. Adem ve Havva da o güzel bahçede tüm masumluklarıyla Tanrıyla, birbirleriyle mutlu mesut yaşarlar. Derken yılan kılığına girmiş şeytan çıkagelir. Ve Havvayı bir şekilde ihlale yakın bulur , Tanrının insanlık için koyduğu tek yasaya.
Yaratılış kitabına göre, Tanrı bahçeye iki ağaç dikmiştir. Hayat ağacı ve Bilgi ağacı. Adem ve Havvanın da Bilgi ağacının meyvelerini yemeleri yasaklanmıştır.
Şeytan, Havvayı Bilgi ağacının meyvesini yemesi konusunda ikna eder. Havva da Ademi aynı şeye ikna eder. Ve tabii birden bire bütün kişiliklerinin değiştiğini görürüz.
Adem ve Havva yasak meyveyi yemeden önce günahsızdırlar. Yani Tanrının onlar için koydukları tek yasaya karşı gelmemişlerdir. Şeytan eğer bu yasağın çiğnenmesini sağlarsa, günahın insanlığa sızacağına karar vermiştir. Adem meyveyi yedikten sonra, insanlık birden bire bencil, gururlu hale gelir. Otoriteye karşı baş kaldırma arzusuyla dolar ve böylece iyi ve kötü hakkındaki bilgiyi de edinmiş olur.
Peki ama Adem ve Havvaya dair bu hikaye kötülüğün dünyaya nasıl girdiğine dair kurgusal bir anlatı mıdır? Yoksa bir başka hatta çok daha farklı bir açıklaması var mı?
Şu şekilde de alabiliriz, Havva aslında olgunlaşmak istemiş, büyümek istemiş. Tanrı bizi lekesiz bir masumiyet, çocukluk durumunda tutmak istemiştir belki de. Havva içine yerleştirilmiş dünyaya dair bilgi edinmeyi önemli hatta Tanrının emrine uymaktan daha önemli bulmuş olabilir. Yılan bunu mümkün kılmış.
Şeytan insanlığa bu olağanüstü bilgeliği edindirmek için ve insanoğlunu Tanrıların mertebesine çıkarmak istemiş.
Ama Tevratta Tanrı Yehova diyor ki, bu kadar çabuk değil, insanoğlu belki de bu bilgiyi haketmiyor, Tanrı ile şeytan arasında mücadele konusu olmuş bu.
Yılanın Adem ve Havvayı baştan çıkarması aslında bir sabotaj, insanoğlunu yaratıcısına karşı baştan çıkarmak için kasıtlı bir çaba mı? Yoksa Şeytanın gerçek amacı insanoğlu Tanrının bilgeliğinin meyvelerini paylaşmak için cesaretlendirmek mi? Antik astronot kuramcıları Tevratın bir başka kitabında daha fazla ipucu bulanabileceğine inanıyor.
Güney İsrail- (Kenan- Filistin), bu kuru güneşte kavrulmuş çöl bir zamanlar Edom ülkesiydi. Bu kadim krallık bazı araştırmacılara göre, İncildeki kişilerden biri olan Jobun memleketiydi. Tevratta anlatıldığı üzere Job o bölgedeki en zengin insanlardan birisiydi ve muazzam ölçüde sığır, koyun ve deve sürülerine sahipti. Ayrıca en dürüst insanlardan biriydi. Yaptığı yanlışlıklar ve ailesinin işlediği günahlar için her şeye kadir Tanrıya kurban keserdi.
Jobun öyküsünde şeytan göklerdeki melekler konseyinin üyesidir. Konsey toplanır, Tanrı da konsey toplantısına katılır, burada şeytanla aralarında tartışma yaşanır.
Tanrı der ki; bak şu Joba, ne kadar imanlı. Kalite kontrolünden sorumlu olan şeytansa, tabii der, ona her şeyi verdin başka ne olabilir ki?
Şeytan aslında Tanrıya meydan okur ve der ki; Job baştan çıkarsa, eğer Tanrının ona verdiği o şahane şeyler olmazsa, bakalım o zaman ne olur? Şeytan, Tanrıyı, iyi olup olmadığını görmek için Jobun sınavdan geçirilmesi gerektiğine ikna eder? Şeytan’ın ilk muhalefetidir bu. İnsanlığın girdiği ilk sınavdır.
Öykünün ilginç olan kısmı ise şu, şeytan cennet konseyinin bir üyesi olarak Tanrıyla birlikte çalışmaktadır.
Tanrının ilahi konseyi çok ilginç. Çünkü öğrendiğimize göre, bu konsey şeytan da dahi meleksi varlıklardan oluşuyor. Demek ki Tanrının emirlerini Tanrının dileklerini bu konseyin emirlerini yerine getiren ileri varlıklar var. Sanki ilahi bir bürokrasiyle karşı karşıyayız, bir şirket ve devlet bürokrasisi gibi çalışıyor adeta.
Belki de şeytanın kötülüğün gücü olduğuna dair losyonumuz yanlış. Antik astronot kuramcılarına göre hikayenin sade bu kadarla kalmadığına sadece tevratın ifadelerinin arasında değil, antik parşömenlerde de bulabileceğine inanıyorlar. Binlerce yıl öteye kadar giden parşömenlerde.
Qumran Batı Şeria. Burda 1949 dan beri yapılmakta olan kazılarda arkeologlar yüzlerce antik parşömen çıkardı. Parşömenlerin Essenililer denilen eski bir İbrani tarikati tarafından 2000 yıl önce yazıldığını düşünüyorlar. 11:49
kaynak :
hdbelgesel.tv/filmizle/antik-uzaylilar-51.html
Kaynakta linki verilen 39 dakika 35 saniyelik belgeselin 11 dakika 49 saniyelik bölümünün yazıya dökülmüş halidir.
YORUMLAR
Her insanın içinde bir şeytan vardır önemli olan kötüyü bilip bunu yapma cesaretine sahip olup bunu yapmamak
çünkü salt doğru
yanlışı görüp doğruyu seçmektir
güzel bir yazı idi kutluyorum.
Yinsani
yanlışı görüp doğruyu seçmektir"
katkılarınız için teşekkür ederim.
saygı ve huzurla
MÜSLÜM BAYRAM
KENDİNDEN ŞÜPHE DUY;)))))))))
Den(iz)
Sizi çeken bir şeyleri yok mu şeytanın? Yoklama yapın azıcık içinize doğru.
:))
MÜSLÜM BAYRAM
ŞİMDİ YOKLAMA ALMAYAYIM;)))
Den(iz)
Yok yahu anlamaz o. E, siz anlatın hele, dinleriz biz.
:)))
Şaka şaka.
Güzel bir gün dilerim size ve sayfa sahibine de.
MÜSLÜM BAYRAM
benimle iki ay küs gezmiş haberim dahi olmadı
sonra aradı beni abi ben sana küsüm diye.... ;))))))))) gerisini
o anlatsın artık;)))))))))
Den(iz)
Yapsam mı ya ?
:))
Neyse görüşürüz.
MÜSLÜM BAYRAM
boşa da dememiş olurum
denizim okyanusum diye;)))))
Yinsani
insanlığın geninden şeytanı ve kötülüğü söktüler mi ,bambaşka bir dünya...
hayal işte..
adamın biri almış eline tesbihi, durmadan euzu çekiyor... zikir gibi..odaya biri girmiş.
sormuş: üstadım ne yapıyorsun diye..
şeytanı yoruyorum demiş..
euzu çekmeyi bırakınca şeytan yanına geliyormuş, euzu çekmeye başlayınca yanında kalkıyormuş hesap...durmadan otur kalk hesabı.
**
adamın biri acayip sigara içermiş aynı zamanda da Kur'an ile ilgileniyormuş. okuyor, notlar alıyor, izahat ediyor tefsir gibi..
odaya biri girmiş.. :üstadım melekler sigara dumanından rahatsız olmasın..
çekirge ben melekleri sigaraya alıştırdım, birlikte içiyoruz demiş..
öyle işte..
**
halk ozanı veya kalem ozanı olan dertli , yeniçağda mefhun olmalı. yani mezarı oradadiye biliyorum..
sanırım birisi çaldığı saza şeytan demiş veya şeytan işi...
ozanımız da lmış saz ıeline..
telli sazdır bunun adı..
şeytan bunun neresinde... diye güzel bir hiciv yazmış...
Taşlama
Telli sazdır bunun adı
Ne ayet dinler, ne kadı
Bunu çalan anlar kendi
Şeytan bunun neresinde?
Abdest alsan aldın demez
Namaz kılsan kıldın demez
Kadı gibi haram yemez
Şeytan bunun neresinde?
Venedik'ten gelir teli
Ardıç ağacından kolu
Be Allahın şaşkın kulu
Şeytan bunun neresinde?
İçinde mi, dışında mı
Burgusunun başında mı
Göğsünün nakışında mı
Şeytan bunun neresinde?
Dut ağacından teknesi
Girişten bağlı perdesi
Behey insanın teres'i
Şeytan bunun neresinde?
Dertli gibi sarıksızdır
Ayağı da çarıksızdır
Boynuzu yok, kuyruksuzdur
Şeytan bunun neresinde?
Aşık Dertli
saygı ve huzurla
nice muhabbetlere.
Yinsani
istesem de kötü olamıyorum..
saygı ve huzurla
İnsanın insana inancı hepsinden önemli diye düşünüyorum. Çocukken şeytan geliyor diye korkuturlar koskoca adamlar oldu hala gelmedi. İlkokul arkadaşım Melek ona inandım mesela kurgu algı ömürler öyle tükenip gidiyor.
sevgi saygı ve selam ile.
Yinsani
İnsan nedir, insanlık neresidir irdelenmesi gereken konular..
İnsanlığın çocukluğuna inmeli..
Katkılarınız için teşekkür ediyorum.
saygı ve huzurla.
Yinsani
Elektronik bilgisayar ihtimal binlerce yıllık sistemi değiştirecek..
Günah keçisi de artık yazılımcılar olur..
Katkılarınız için teşekkürler deniz hnım.
saygı ve huzurla