17.11.2018 15:33:33
rüzgar çanlarına ninni söyleyen
ılık bir rüzgar gibiydi sesin
nasılda çok bulutluydu sesinin tınısı, nasılda serin
sen konuşunca
susardı kuşlar
bir çıtırtıyla ürperen, sincap ürkekliğiydin
artık ne sana, nede sesine ulaşamıyorum
benim masalım sendin
ben bu masalı kendime bile anlatamıyorum
rivayet odur ki… uzak denizlerin türküsü olmuşsun
ben ateş böceği gibi senin ekseninde dönerken...
sen kayan yıldızlar gibi başka dünyalara kaymışsın
nasılda yakışmış beyaz gelinliğin
içini ısıtmış herkesin, o sımsıcak güzelliğin
bense üşüyorum...
ipi kopmuş uçurtmalar gibi salına salına düşüyorum
ayrılığın adını bile anmazken…
biz nasıl ayrıldık, ona şaşıyorum
benim masalım sendin...
masalsız uyumayan çocuklar gibi sensiz uyumazdım
öfkem kızgınlığım cinnetim din
nice cehennemden sonra, sen bu dünyada cennetim din
eğilmez sandığım bu mağrur başı sana eğecek tim
adam gibi bir sevda, yazılacaktı benim hesabıma
alkışlayacaktı herkes...
şapka çıkaracaktı bu sevdaya
benim masalım sendin...
şimdi kimlere masal oldun?
kime savruldu saçların?
kime güldün o güzel gözlerinle?
bir şarjör mermiyle dağılsa kalbim...
o güzel başın kime yaslanacak benim yerime?
delilen ipte bu şehri ateşe vermez miyim?
sensiz kalan bu sokakları cephanelik gibi havaya uçurmaz mıyım?
hala seni düşünen bu yüreği, boğma rakı gibi boğmaz mıyım?
sen ellerin oldun ya...
sen ellerin oldun ya...
ben kafama sıkmaz mıyım?