11.11.2018 17:30:47
[ italik ]yakmak istiyorum, bu çöl artığı şehri
Neron’un, Roma’yı yaktığı gibi
[ /italik ]
bataklık kuşlarının hüznü gibi hüzünlü bir yağmur yağıyor, şehre
bir şemsiyenin kuruluğuna sığınıp, yağmurun müziğini dinliyorum
yağmurun incinmiş sesi dökülüyor, içimin denizlerine
sanki gökyüzü ağlıyor
benim yerime
bu kırsal beton ormanında, adres sizim
amaç sızım yine
şehrin gürültülü trafiğinde, mutlu çiftler geçiyor yanı başımdan
benimse kırk yıllık sevgili gibi yokluğun giriyor koluma
fütursuzca…
yaslanıyor omzuma
kahretsin...
duvardan sökülen çivi gibi senden nasıl söküldüm
ölürüm de ayrılmam derdim…
neydi günahım da senin cennetinden sürüldüm
adresin bile yok artık
yitirdim seni, bu resmi duvarlar arasında
oysa, dudağımdaki en delikanlı ıslık
sensin hala
sen sesini bile benden esirgeyip
gölgene bile barikatlar kurdun ya…
bu şehrin kirli gürültüsünde beni haraç mezat satıp
aramıza tel örgüler çektin ya…
sırf ben görmeyeyim diye
gözlerinin perdesini örttün ya…
bende siyah çelenkler bırakacağım, bu şehrin anıtsal giriş kapılarına
kale burçlarına intiharlar asıp
kan kırmızıya boyayacağım bütün evleri
ellerim kanaya, kanaya senin adını yazacağım, köprülere
otoyollara
senin olmadığın bir şehir, şehir değil
meydanlara çiçekler dikip, boşuna harcamasınlar para
deniz değil, okyanus bile getirseler
sensiz…
hep çöl Ankara.