21.5.2018 02:17:45
Zeytin Dağı’nın doruğundan
Bir dal uzat dünyaya
Haydi topla kendini, kalk ayağa
Ne olur ağlama!
Ve ağlatma beni Kudüs
Susmam bak sonra
Sen devam edersen ağlamaya
Neden yine kırık o
Ummanlara sığmayan gönlün
Niçin gözyaşıyla dost
Tebessümle küssün sen
Oysa mutluluk güneşinin
Çehresinden doğduğu
Bir mübarek kentsin
Kudüs’sün sen
Hem Muhammet Mustafa’yı
Yedi kat semaya
Yolcu edip gezdiren
Bir mübarek üssün sen
Hem Musa ile İsa’yı
Onca rasulü ve enbiyayı
Kucağında emziren
Kudüs’sün sen
Gece gündüz
Gönül gözümüzle
Gördüğümüz
Bir mübarek düşsün sen
Mescid-i Aksa sende
Sen de yeryüzünde
Bir aziz ziynetsin
Nadide bir süssün sen
Dün onlarca nebinin
Yüz sürdüğü
Bağ-ı bülbülsün sen
Ama bugün
Kara postallarla çiğnenen
Endülüs’sün sen
Dikenlerin arasında
Yapayalnız, İstanbulsuz
Baharsız kokusuz
Parıltısız pulsuz
Solup giden gülsün sen
Sabret tekrar görür
Ruhlara haz sunan pınarların
Kıtalara sığmayan koca Yavuz’u
Kanuni’yi, Selahaddin’i
Elbette bildirir bir gün
Deli rüzgârlarla yarışan bir yiğit
Hat bilmeyen katillere
Bir kez daha haddini
Çileni çözdüm
Mübarek Kudüs senin
Sen var ya sen
Uygarlıkların şantiyesisin
Dağınık olur malum
Biraz şantiyeler bilirsin
Devam edecek
Kendimizi toplamadan
Tozun, dumanın, sisin…
Mesut ÖZÜNLÜ