YAZIYOOOR !!!....YAZIYOOOR !...
1.8.2017 13:17:43
“Yazıyooor !...Yazıyooor !!!...”
Öyle bağırırdı sokaklar da koşarak
Talihin emrinde ki o küçük canlı oyuncak !
Yüreği bir adam yüreği büyüklüğünde
Ama yaşı dokuzdu daha onun ancak
Bir işi okumak, yani okuyup adam olmak
Diğer işi de, ekmek maratonunda durmadan yarışmak…
İtler ulurken daha kentin kuytu köşelerinde
Can çekişen uykulardan insanlar alınırken son bir duble
Geceden devir kalan sarhoş bedenlerin,
Alkollü ceset kokularının arasından o çocuk geçe geçe
Giderdi henüz gün ağarmadan önce
Evinden çok uzakları da ki çalıştığı gazeteye…
Yazıyooor !...Yazıyooor !...Yazıyooor !!!
Üçüncü sınıftaydı o ilk “Yazıyor” derken
Döverdi talih kendisini arada sırada evire çevire
Kendi yaşına başına bakmayıp hiç çocuk demeden
Üstelik ezan vaktinin en kör saatlerinde…
Taze gülücükler süslemişse eğer onun yüz çizgilerini
Kurtarmış demektir bilin ki,
Artık o,
O günün helal ekmeğini
Çoktan cebine girmiştir bile onun,
On gazetelik karın net bedeli…
Giderdi sabahın er vaktinde
Çalıştığı mahalli gazetenin en uzak adresine
O çalışırken gazete satış işin de
Kendi akranı bazı çocukların ise,
Çoğu hep Ballı, tereyağlı kahvaltı saatinde…
Küçük gazeteci şehrin karanlığının her yerinde
Bakımsızlıktan çöp gibi cılız ayaklarıyla
Güneş yüzü görmeyen sokakları seke seke
Dolaşırdı ekmek için o mahalle mahalle
“Yazıyooor !...Yazıyooor !...yazıyooor !!!
"En yeni havadisleri yazıyor” diye diye…
Bin gazete bükerdi erken kalkıp iki veya üç saat içinde
Bir gazetelik kar verilirdi yüz gazetelik büküm işine
Karşılığın da ona nakit bir ücret yerine,
On gazetelik karın tamamı verilirdi kendine !...
Ezan vaktinin az öncesi yola koyuluyor
Öğleden önce çalışıp, öğleden sonra okuyor
Sabahçılar daha okul gidişine başlamadan
O ise çoktan sokak pazarların da oluyor
Ergen dahi olmayan incecik sesiyle sokaklar da bas bas bağırıyor,
"Yazıyooor !...Yazıyooor !...Havadisleri yazıyooor !!!"
Ve hayat onunun ruhunu,
Akranlarının uyuduğu bir saat de şimdiden eskitmeye koyuluyor…
Öğle zamanı yaklaşırken günün ortasına
O yeni başlıyordu, asıl iddialı uğraşısına
Öğrenciliğe soyunuyordu, her öğleden sonra…
Hayatın dikenlerle dolu bu uzun ince yolunu
Ne yazık ki yaşına göre aşması pek kolay olmuyordu
Kader hazırlarken ona,
Belki de böyle bir masumane yok oluş oyununu
Her fırsatta gecelerini kısaltmak zorunluğu için de o hep boğuşup duruyordu
Ve durmaksızın olarak hayatın kumbarasına geleceğini dolduruyordu !...
İ.Hakkı Gürcanok
....A D A N A....