Fatih tebdil-i kıyafet geziyordu,
Sadrazam Mahmut Paşa ile dolaşıyordu,
Fatih Cami yanında bir ara durdu,
Halk ne yapıyorsa alenen gördü.



Bir yeniçeri aşçısı küfür savuruyordu,
Sordu:Niye bu böyle sövüyor buyurdu,
Paşa: Aşçı niye kötü laf ediyorsun?
İnsanların içinde kızıp,bağırıyorsun?




Aşçı kızarak:Sabahtan beri gezdim,
Bir okka et yok,canımdan bezdim,
Şimdi saraya gitmeye korkuyorum,
Yemek yetişmeyecek diye bağırıyorum.




Sultanımın şehrine bile bakan yok,
Muhtesip safa sürüyor,bizi takan yok,
Ben olsam muhtesip iyi idare ederdim,
İstanbulu bırakın,dünyayı idare ederdim.




Fatih,Sadrazama dedi,bunun adını al,
Saraya varınca buna tez haber sal,
Muhtesibimiz artık,bu adam olsun,
Ne yapacak görelim,ortalık gıda dolsun.




Aşçı ağası hakikaten iyi idare etti,
Tüm gıda maddeleri gayet çoğaldı,
Bundaki sır doğru,namuslu oluşuydu,
Zor bulunan,hakyemez insan oluşuydu.
* * *
Zamanla Fatih, onu çok yükseltti,
Paşalık yaparak halkı iyi idare etti,
Bu aşçı meşhur Gedik Ahmet Paşaydı,
Tarihe adını,altın harflerle yazdı.

13.04.2011//Kırıkkale

Hidayet Doğan