0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
49
Okunma

hani o
adı söylenince harfleri yerinden oynayan
kutsal metinlerin dipnotlarında saklanan ikinci bir yüz gibi
ne kadın tam ne erkek
daha çok bir eksik
bir gölgenin bile tereddütle bastığı eşik
hani o
mehtabı şarkılarda boğan hırıltı
kiraz dudakların gerisinde bekleyen suskun ilahi
âşık ezgilerinde fazlalık gibi duran
ama eksilince bütün makamı çökerten o ince çatlak
bakınca anlaşılan değil
bakıldıkça daha az anlaşılan
gözlerinde hep bir kapı aralığı vardı
tam açılmazdı
çünkü açılırsa dünya girecekti içeri
dünya girerse kirlenirdi
o yüzden hüzün nöbet tutardı eşiğinde
öldürmesen de ölürdü biraz
çünkü bazı varlıklar
yaşamak için incinmeye muhtaçtır
adresiydi yalnızlığının
mernis’te kayıtlı olmayan
incir yaprağıyla örtülmüş bir utanç
kristal kadehte kanayan karanfil gibi
içtikçe artan bir sızı
papatya kokardı yalnızlığın
çünkü en masum çiçek
en çok mezarlığa yakışır
allahına kadar anlatılmazdı
çünkü anlatmak bir tür ihbardır
anlatırsan
melekler deftere geçirir
şeytan tebessüm eder
vicdan susar
akşam yağmuru gibi
ıslatmaz ama üşütür
ağlatmaz ama gözleri hazır bekletir
5.0
100% (2)