Akan damlar damlar da ara sıra şarlar da
Niceleri de kalmış ne yazık dışarlarda
Odalarda leğenler tıkırtılar damlarda
Kadınlarda bir telaş sükûnet adamlarda

Aşina görüntüler acı elem arası
İşte böyle güzelim varoşun manzarası

Şemsiyeler ters dönmüş su dolmuş çizmelere
Anlatmak öyle zor ki yazmayla çizmelerle
Kıyasıya bir yağmur saçaklarda damlarda
Cümle âlem perişan tasalarda gamlarda

Ne düşeşi şeşbeşi hep yeki dubarası
İşte böyle güzelim varoşun manzarası

Caddeler göle dönmüş sokaklar diz boyu su
Epeydir böyle yağış görülmedi doğrusu
Yalnız ördekler değil kazlar bile yüzecek
Kış zamansız bastırdı kıyasıya üzecek

Duvarlar buzdan sanki Eskimo mağarası
İşte böyle güzelim varoşun manzarası

Alışık asık yüzler canından bezmelere
Yine de bin bir pişman tövbeler gezmelere
Kıskıvrak bağlamakta eli kolu yoksulluk
Sadece çaresizlik ne adamlık ne kulluk

Gelir gelmeden gider ağır basar darası
İşte böyle güzelim varoşun manzarası

Sakince dans etmekte karın biraz sulusu
Birazdan ayaz iner başlar meşhur dolusu
İlkin mercimek kadar sonra nohut ve ceviz
El mecbur koşar adım bahçeye ineceğiz

Ardından kaçınılmaz fırtınası borası
İşte böyle güzelim varoşun manzarası

Mutlaka baca uçar duman dolar burası
Er geç bana çıkacak fedakârlık kurası
Nasılsa sorulacak o ahiret sorusu
Ellerimde kalacak sobamızın borusu

Boğazımda bir yangın enkaz katran karası
İşte böyle güzelim varoşun manzarası

Yüz göz is pas hiç çıkmaz işin kara kınası
Adamın gece gündüz nasıl ağlar anası
Kesik kesik öksürük yemyeşil ifrazatı
Hikmetinden sorulmaz bin birdir bilir Zatı

Bir lokma ekmek için ne pulu ne parası
İşte böyle güzelim varoşun manzarası

Yara sonradan değil hepten kader yarası
Ezelden karalanmış iki kaşın arası
Doksan dokuzdur adı bilmem ne nedir muradı
Yerden yere vurarak süründürür Murat’ı

Avaz avaz bağırsa sessiz çıkar narası
İşte böyle güzelim varoşun manzarası