16.8.2025 11:57:50
[ italik ]
İstanbul sokaklarının omzu dik adımların
çok öncesi hali güzeldi
şimdi kaldırım taşlarının iki müdavini var
kuşlar ,su yüzlü çocuklar
ve birde ben
Ve evlerin önün de nasıl içlenip filizlendiği bilinmeyen
o piç kavaklarının soluk renklerini
,yere sürtünen etek uçlarını
hiçbir resim karesi düne taşıyamamış
bu gün hiç taşıyamaz
Hele ki gece yarısı ipini koparıp gelen sesler
çok içimi acıtır
ne kadar merak konusu o seslerin kime ait olmayışı
Sadece olduğu gibi yana devrilen rüzgar
bu gün de kaldırmış başını
sevilmenin bir şanslı bu şehir
sadece ben seviyorum denizin kıyısını
uçurumların diplerini
maması bitmiş kedilerini
dediğim gibi
önüme sakar bir rüzgar çıkana kadar yürüyor
yürürüm
İstanbul fenalık şehir olduğu günden beri
kalbimin ortadan ayrına acılar
yılların geçip gitmesi ile
hafif bir merhamete bırakmış yerini
onun usul boyu yeşil gözleri saklı aklımın bir köşesinde
oturmuş kalmıyor da…
Dışarıdayım
içerideyim oturmuş, yola koyulmuş bir gölgemi görüyorum
fakat İstanbul inadına bileklerime tutunmuş
bir hayal bırakıyor
almakla almamakla
kendimi cezalandırır olmamam
en çok bana zarar
en çok bana sevda göçünü bindirip indirtti…
Bahanem çocukluğumun yüzünü alıp bana getiren
sonra alıp götüren o adam
kalbimi siyahın sebep yüklendiği bir limana uğurluyor
oysa ki dağ rüzğarıyım
göbeği şişik denizleri neylerim
bak işte
onun değil bir benim şimdi hayallerim yarım
Bu saatten sonra Ay! "gözleri kapalı İstanbul'u dinlesem" ne olacak
pasaklı bir kaçış hikayesi herkesin ki
yani bir yanım eksik
Hep ağlamışım ki
çok seven birinin arkasından...
.