14.4.2025 10:14:42
Artvin yesilinde mektuplar yazacaktık.
Sen, hararetli dudaklarını ıslatacaktın Çoruh'un suyuyla,
Ben, kızılcık dalı kesecektim
Karcal'ın eteklerinde.
Sonra yıpranacaktık.
Yoracaktı bizi Hatila Vadisi
Kayın ağaçlarının kadim kolları serilecekti.
Gölgeleri, Erciyes'ten bize el sallayıp
Köklerinin yanına çağırarak ruhumuzu dinlendirecekti.
Çakıl, tabanlarımızı acıtacak,
Böcekler heybemize üşüşecekti.
Bir davuldan dökülür gibi, çok uzaktan
Bir uzun hava yankılanacaktı kulaklarımıza:
Tahsin Emmi göçmüş...
Tahsin Emmi göçmüş, bin diyardan
Büyüyecekti yas dolu çığlıklar.
Ayaklarımızı söküp Kızılırmak kıyısından,
Dizlerimizle, sızlayan belimizi sarsarak varacaktık.
Bursa'nın sisine!
Susacaktık birkaç mevsim.
Sonra susmuş bir ömür zaman biriktirecektik.
Tüm o sessiz mevsimleri
Yazılmamış türkülere benzetecektim.
Sen gülecektin, ağlayacaktın.
Çorum'a gidecektin, Adana'dan gelecektin.
Zaman, hiç durmadan akıp gidecekti.
Gözümü açtığımda,
Ceviz ağacının dallarının Malatya göğünü kucakladığını görecektim.
Başımın altındaki Mardin taşının serinliği,
Ensemden Toros'ların rüzgârı gibi tenime değecekti.
Yeşil aromasıyla bir kekik kokusu yükselecekti Yozgat'tan.
Gözlerimi koparıp Nemrut'tan, gökyüzünden,
Bodrum'un beyaz evlerine çevirecektim bakışımı doğrularak.
Kulaklarım çınlayacak,
Elimin tersini şakağıma dayayacaktım.
Hatıralarımda bir yerlerden sesler yükselecekti:
Oy dağlar!
Sahipsiz türküler diyarı Muğla'ya dönecekti başım.
Sahipsiz ağıtlar birikecekti yüreğimde.
Yemeni ayakkabılarımdan sıyrılıp,
Yalın ayak, Karadeniz toprağına bırakacaktım yorgunluğumu.
Bir zamanlar gezdiğin Harran ovasına tenimi değdirecek,
Temmuz güneşinin altında terleyecektim.
Sana değilmiş oy dağlar dağlar!
Sana değilmiş gibi içimi yakan türküler...
Turgay Kurtuluş