16.5.2024 11:57:01
Bu civarda her doğan, sürekli borçlu mudur?
Ömrünce ağaların emrinde çalışırdı.
Ekenekte bir taze, esir mi, suçlu mudur?
Koskoca küfesiyle, yaz boyu yük taşırdı.
İftihar belgesiyle satıldığından beri
Avare iş buyurur, bilmiş akıl verirdi.
Fellahlar ya amele yada cariye derdi.
Şu metruk isimlerden nasıl kurtulacaktı?
Gerdanında taşırken Atatürk'ün resmini
Pir-u pak çeşmelerden doldurur testisini
Dualarla ararken, yaşama hevesini
Çocukluğuna hasret, kasvete yabancıydı.
Gavur dağın düzleri, yamaçları yetmez mi?
Pus çöker, çakalların uluması bitmezdi.
Köşe-bucak gizlenen garip ve öksüzleri
Ana gibi sevgiyle, şefkatle kucaklardı.
Ahali bekliyorken Mehdi’nin dönüşünü
Arazide ne varsa, zaten bölüşülmüştü.
Mazlumların payına çile ve hüsran düştü
Tescilli fetbazlara köle mi olacaktı?
Ezberine yazmışken kanuni haklarını
Düşünceleri abes, konuşması yasaktı.
Halbuki tek arzusu insanca yaşamaktı
Yüreği kan ağlarken, nasıl susturacaktı?
Bu diyarda kim duyar, vicdanının sesini?
Ağalar ferman yazar, çeteler baş keserdi.
Bir ana cehalete, gaflete göğüs gerdi.
Müspet düşüncelerle sarsılmaz gücü vardı.
26 Nisan 2024 / Ömer ÇELİK