4.2.2020 19:21:20
Lilith’in soyu
Avesta’da yazmaz
Her gece isim sormayan cellatlara
teslim etmeden önce kendimi
hayali kurşunlarla seni vurduğum
Çünkü Havva olup tuğba ağacının altında
kollarımda demlenmiyordun
Çünkü Kaf Dağı’nın eteklerinde
ellerimden tutmuyordun
Beyazdan kaçıyordun
Kardan aşktan
Kefenden deniz köpüğünden
Siyahtan kaçman gerekiyordu Kadınım
Gecenin göz kapağından
ve kuyudan ve buğulu camdan
Kalanın ahı ile harlanmış
kaderin hışmından uzak duramadığın için
seni sevmekten yoruldum
Parçalanan dağ kadar yoruldum
gözü önünde Musa peygamberin
ve çölün kumlarına batan ayakları kadar
hicretteki Muhammed’in
Oysa ben seni
zülüflerinde soluklanan rüzgarlar gibi sevmiştim
Lilith’in soyu
Rigveda’da yazmaz
Harflerin yerini değiştirmenin
yahut kilitlemenin bir cümleyi
zihnin en derin yerine
zehrin etkisini hafifletmediği
“Sakıncalı” notu düşülüyor her seferinde bilmiyorsun
kirlenmiş namluların tetiğine
ve ben kadınım
namlular üzerime çevrilmişken
seni sevmekten yoruldum
Yusuf’un nefsine direnen edebi kadar
Eyüp’ün yaralarla dolu bedeni kadar yoruldum
Sen Hatice gibi tertemiz cümlelerle
teselli edip örtseydin üzerimi
Ben Davut’un kılıcı gibi
sana vahiy! getiren sahte peygamberlerin
dilini kesebilirdim
Çünkü ben seni
İbrahim’in yangınına su taşıyan karınca gibi sevmiştim
Lilith’in soyu
Tripitaka’da yazmaz
Elif (Allah) Lam (Cebrail) Mim (Muhammed) dir
Ben de Ra harfinin gölgesindeydim
Kalbimde 99 elbiseli Esmam
İsa gibi ölüyü diriltemesem de
bütün putları/nı kırabilirdim
Omuz vermedin Kadınım
“numero deus impare gaudet / VİRGİLİUS”
Çünkü Tanrı tek sayıdan hoşnutken
rakamların ve harflerin peşine düşüp
cennete! doğru kendine sahte bir yol çizdin
Hüdhüd’ün uyarılarını bir kenara koydun
Bense elimde bir sürü nokta
gireceğin çıkmaz sokakları kapatmaya çalışırken
seni sevmekten yoruldum
Yakup’un gözleri kadar
Nuh’un öfkesi kadar yoruldum
Oysa Hallac-ı dinleme Pisagor’u dinleme
Rakamlar ve harfler renkler gibi değil
tehlikelidir demiştim
Çünkü ben seni
Tanrının Ol! emriyle yâr olduğun için sevmiştim
Lilith’in soyu
Amel defterinde yazıyor
Boyacının seni boyarken gül rengine
dikenlerini ayırmadığını
baştan beri bildiğim
Ne Tanrıçaydın çünkü
Ne de kabartma bir figür içinde mitolojilerin
Bu yüzden işte sana
abartılmış masalların finalleriyle gelmedim
Çünkü ne gaybın bağrında bir Hızır
ne de göğün katlarından birinde İdristim
Bu yüzden işte seni
elini tutmak için simidi bahane eden
martılar gibi sevmiştim
Özgür SARAÇ/Râzı
26012020Denizli