8.11.2019 00:04:22
[ italik ]Şefâat Efendimiz, F. Selçuk Soylu
Handikaplı habire, karman-çorman dünyamız
Yoksun, eksik ve fakir hem bayağı rüyamız
Güya bir iddiayla söyleniriz “ümmetiz”
Bir varmış bir yokmuş hem sanki bir hayâletiz
Ne mekâna ad verdik, ne zamanla uyuştuk
Düzlükler uzak kaldı, sarp yollarda yokuştuk
Duâlar dilimizden gönlümüze inmedi
İslâm coğrafyasının gözyaşları dinmedi
Tutunacak bir sensin, sığınılacak bir sen
Berbat oldu bu feza, ters-yüz oldu bu eksen
Bir kuyuya düştük ki,ne mümkün kolay çıkmak
Sersefil hembedbahtız,her taraf çıkmaz sokak
Kollarınla sarmala, eteğine al bizi
Tesbih gibi dağıldık, kaybettik mümtâz izi
Bir araya toplansa, serilse sereserpe
Yığın yığın günahlar, yeter de artar derde
Atalet boynumuza, urgan oldu asılı
Mevsimleri yıllara küstürdük ah hâsılı
Zemheri bir ân gelir, lime lime ederler
''Hani ya ne getirdin, bohçanda ne var'' derler
Bize de bakar mısın, nurdan yüzünle bir kez
Ah öyle mahcubuz ki hem değiliz mücehhez
Ne olur bir tebessüm et, tüm iksir ve hem sırla
Bu vehamete ya bir form at ya da sıfırla
Geçmişten geleceğe, değişmez saltanatın
Hep tahtında sen varsın, çift konumlu hayatın
Ne yaparız yapayalnız, sen de olmazsan kimiz
Şefâat Efendimiz, şefâat Efendimiz...[ /italik ]