8.2.2019 08:31:01
[ italik ]hangi dilde özlesem seni
tutuluyor kavuşmanın dili
[ /italik ]
sarı benizli bir akşam alacasında
incelikli bir yağmur yağıyor şehre
rakı tadında
kafası güzel bir yağmur
göğün kadehinden ağıt gibi dökülüyor yağmur taneleri
ıslanıyor hüzün
ıslanıyor şehrin patileri
bir pencerenin buğulu camına başımı yaslayıp
bir inşaat işçisinden kaçıncı kezdir“[ italik ]dalımın inciri”[ /italik ]ni dinliyorum
kahrım çatırdarken esmer türkülerin avazında
Ankara
nasılda yakışıyor ayrılığa
bir bilsen, nasıl sadık çıktı bıraktığın acı
ben kapıdan kovdum o bacadan girdi
gidişin kan kokulu bir jilet gibi indi bileklerime
avaz avaz bağırdım da duyuramadım sana sesimi
haritalardan yer beğendim de kendime
gölgenin düştüğü bu şehri
evim yurdum bildim
döşeğini içeride bırakan bir mahkum gibi
gittim geldim
gittim geldim de
ne senden nede bu şehirden gidebildim
ne seni unuttum
nede unutmanın kaypak bataklığına düştüm
bakır çalığı gönlüm kalay tutmadı başka tenlerin sıcaklığında
son arzum diye seni diledim
son mermim diye Ankarayı sürdüm
silahıma
bu çöl artığı şehirde
Rus ruleti oynar gibi hep seninle tetik düşürdüm
alnıma
ah günahkar koynunda sevaplara girip
omzunda ağladığım ilk kadın
Ankara
nasılda yakışıyor sana