29.12.2018 20:38:58
Dün kar yağdı
Almanya'da.
Bahçemdeki Kiraz Ağacı
donandı bem-beyaz soğuk bir posta
-kütlesiz-hacimsiz bir nesnemiyim ben ne-
su gibi, hava gibi sarıldım billur-kristal dosta,
düşle indim derinine,
yardım soğuk toprağı, kaydım köküne
Kiraz Ağacı.
Kap-kara sonsuzdu toprak.
Taş-böcek-yaprak 'ben' olarak,
sanki dipsiz bir uzaydaydım.
Işık hızıyla yarış edercesine
kıvılcım gibi yıldız topluluklarına vardım,
indim yer kürenin ateş-lav-kaynak merkezine,
bu beni bekleyen dönümü tadarak
-ölümü değil bak-
tohumdan toprak,
topraktan hava-su-ateş olarak
doğayı taddım
Kiraz Ağacım.
Herşey erimiş burada;
Gaz olmuş enerji,
boyutsuz-dipsiz bir su gibi
yer kürenin sonuna vardım
ve seni andim
Kiraz Ağacım.
Sense
şimdi yer küre üstünde
giymişsindir gecekleri,
-eğer bulutlu değilse hava-
yıldız kaplamalı gök tacını başına.
Gündüzleri
-bulutlu olsada hava-
güneşi giydiğin gibi,
bulut üstü ışığı
süzersin bana
Kiraz Ağacı.
Bakma sen,
ben yeniden doğarım yine!
Bilsen,
benden uzak-benim içnde 'sen' var.
Her kışın sonu ilkbahar,
yer-doğa-uzayım diye
erimiş, lav olmuş toprak,
gaz olmuş-buğulanmış hava bak,
su yinene de içinde!
Kök olarak
yüklendimmi doya-doya yaşsam ışığını
-gecede ve kışta sakladığım-
yeri yararak
yinede sana varırım
Kiraz Ağacım.