22.10.2018 09:58:39
gül harmanisini çiçek dokurdu annem ağıtlarla
biz ağlardık geceler boyu yitik mezopotamya masallarına
sevmek kabuldür
nicedir göceğen kuşlar gibiyiz salkım söğütler altında
göç kanatlarım ruhumuz uçar son hazanda
ela gözlü mektuplarını yaktım fizanda
eteği mor sümbüllü baharlar geldi dağlara
penceremde çıplak mevsimlerin çiçekleri soldu
nicedir göceğen kuşlar gibiyiz salkım söğütler altında
ben seninle uzak yollar düşledim
mısra mısra özgülüğü anlatan türküler
zamanın koridorlarından yankılandı çığlıklar
kucakladığın yaşamın dehlizlerinde bir küstüm çiçeği açtı
ölü doğdu düşlerim ana rahmine yalnızlık düştüğünde
sevmek kabuldür
seni yıkmaya yetmedi kuşatılmıştı muhkem kaleler
öfkeliydi poseidon turkuaz denizler üstünde
nicedir göceğen kuşlar gibiyiz salkım söğütler altında
bir gün uçsuz bucaksız bir düşün başkentinde buluşacağız
dallarda söyleşirken yel kuşlarla yasemin kokulu bir bahçede buluşacağız
dudakların şiir okumaktan yağmurda sırılsıklam
deniz meltemleri okşuyor şalıma düzen yalnızlığı
serin bir sisin içinden geçiyor kentler ve adamlar
kuğuları yaraladın gözlerindeki yabancıyı dönülmez trenlere bindirdin
şimdi kıraç otlar üzerinde oturmuşum
çırılçıplak
ey sessizlik siz geldiniz işte
sizi tanıdım en uzun ekinoks gecesinde
bir nabız ışık yok gidenden
senin eserindir sevgilim ölüler ve diriler
sevmek kabuldür
ilkbahar kuşları söylüyor bunu
saçları karanfil kokulu yar
güneş doğuyor yeniden
Ömriye KARATAŞ
22.10.2018