25.9.2018 00:43:58
bir takvim yaprağı düşerken yere
aklıma geldi geçip giden zaman.
sokağımın az ilerisinde
tatlı tatlı gülüşlerle
hatıralara bir buse konduran
solan güllerin vedası...
simsiyah saçların gölgesinde
soğuk günlere sıcak gülüşünle
uyandım kaç defa.
kirli ruhların ayaz gecesinde
ne sen vardın nede seninle
doğan güneşimin sıcaklığı...
bana kahrolası yalnızlığımın
pahalı isyan faturası çıkarken
göz kamaştırıcı güzelliğine
git diyordu bilinmez kaderim...
düşünemezdim
salına salına giderken yolumda
bir çift ela gözün beni
can alıcı bir bakışla tuş edeceğini.
o anın güzellikleri
başımda kavak yelleri estirirken
içimde en güzel bahar şarkıları söylenirken.
bilemediğim bir alemde
hercai gülüşlerle şaşkın şaşkın
bakıyordum etrafa...
girdabına düştüğüm fırtınalar
beni fır fır döndürürken
çoktan geçmiş sen kokan baharlarım.
şimdi yorgun şimdi solgun
kışların ayazında gezerken
o kadar soğuk ki sensiz günlerim
hatıran bile ısıtmıyor artık beni...
umudum bütün zamanların ötesine geçerken
unutmuş olduğunla buldum seni çok kez.
söylenecek o kadar çok şey varken
sadece acı acı tebessüm ettim.
eğilmeyen dik başım düşerken öne
diz çöktüm can yakan
en güzel hatırana...
Ahmet KARA (Meram Bağları)