2.8.2018 20:17:01
[ italik ]
bembeyaz bir sayfaydı sana açtığım
güneş penceresi vardı
ne zaman karanlık
perdesini üzerimize atsa
ayağa kalkar bakardık
daha şiir yazmamıştın bana
sözde başka birine de bakmamıştın
çocuk sözlerin ahengi güzeldi
sığardı küçük bir kalp kolyeye
teybin sesini açardım sana
aşk şarkımız çalardı
eskimeyen seslerden
uzakta çıkacağımız bir dağımız vardı
düşman çizmeleriyle çiğnetmediğimiz
orda güzel gözlü çocuklar yaşardı
hemen eteğinde dağın
uzatsalar ellerini
ekin ekmek ellerindeydi
göz kadar pencereli evlerde
hamur bazen tekneden taşardı
samanlıkta üzümler armutlar
sallanırdı tavandan
ne masal zamanlardı
suya giderdi keloğlan
ocakta mısır közlerdi
kül kedisi sinderella
henüz sevda nedir bilmezdik
ödevime yardım ederdin, ben de senin
nasıl diz dize dinlerdik
yaşlıların sözünü
sobanın üstünde demlenirdi çay
birbirimizde ısınırdık
içimizde hiç bitmeyen sıcaklık bundan
02. 08. 2018 / Nazik Gülünay